Ya Avrupa, ya da Avrupa’sız…

NECDET BULUZ

 

Avrupa Birliği (AB) müzakere süreci sık sık kesiliyor. Birlikten de Türkiye’ye birçok konuda uyarı üzerine uyarı geliyor. En son uyarı da yine AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle’den geldi. Füle, açıklamasında “Türkiye, Avrupa değerlerine ve standartlarına bağlılığından birliği şüpheye düşürdü”dedi.

Bu açıklamadan önce Füle’nin Avrupa’nın bazı saygın gazetelerine verdiği bir açıklama daha var. Bilindiği gibi Başbakan Erdoğan AB ziyaretinde, birliğin sorumluları ile görüşmüş, Türkiye’nin AB kriterlerini yerine getirmede bir sıkıntı olmayacağını, bunun garantisini verdiğini söylemişti. Ancak Füle, gazetelere verdiği açıklamada “Görüyoruz ki, Türkiye Başbakanı verdiği sözlerde durmamaktadır” vurgusu yaptı.

                                        AVRUPA YAKIN TAKİPTE

                                           Başbakan Erdoğan Brüksel’e gitmeden önce HSYK değişikliği gündeme gelmiş, yetkilerin çoğunun Adalet Bakanı’na devredilmesi gündeme gelmişti. Bu değişikliğe de AB sert tavır ortaya koymuş” “Bu değişiklikler, Türkiye’de yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile kuvvetler ayrılığıyla ilgili ciddi endişeler uyandırıyor” açıklamasında bulunmuştu. Başbakan AB’deki temaslarında yetkililere bu konuda yumuşama sözü vermiş “AB kriterlerine zarar vermeyen düzenlemeler yapılacaktır” sözünü vermişti.

                                              Füle’nin açıklamalarına bakacağız. Ancak, bu açıklamalara geçmeden önce söyleyeceklerimiz var:

Avrupa’ya girmek gibi bir niyetimiz varsa, Avrupa standartlarına uymak, kendimizi Avrupa değerlerine göre hazırlamak durumundayız. AB’nin kriterleri bellidir. İstekler ortadadır. Ya Avrupa’ya adım atacak olgunluğu yaratmak, ya da kendi değerlerimizle bu kapıyı kapatmak durumundayız. Bugüne kadar ortaya çeşitli pürüzler çıktı, zamanla bunlar aşıldı. İş uzadıkça uzuyor. Bu işin artık adını koymak, ne yapacağımıza da kesin karar vermek durumundayız.

                                            FÜLE’DEN SERT AÇIKLAMALAR

                                               AK Parti Hükümeti’nin, hali ile Başbakan Erdoğan’ın attığı her adım, bizi Avrupa’dan biraz daha uzaklaştırıyor. Dikkat edilecek olursa 2013’ün sonunda AB ile yani bir faslı müzakereye açmıştık. Türk vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahat için görüşmelere de başlanılmıştı. Bunun yanında ticari ilişkiler, enerji işbirliği, dış politikada stratejik diyalog konularında da gelişmeler olmuştu. Şimdi ise AB’den yapılan açıklamalarda “Endişe ve hayal kırıklığı yaşıyoruz” deniliyor.

Bugün yapılanlar ve yaşananlar Avrupa’ya uymuyor. Bizi sıkı takip ediyorlar. Ortaya konulan endişelere yenileri ekleniyor. Bu anlayış ve gidişle AB üyesi olmamız mümkün değil. Bunu AB yetkilileri de çok açık ifade ediyorlar. Zaten Batı kaynaklı medyada da bu konularda tepki niteliğinde yazı ve yorumlar birbirini izliyor.

                                              17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu neredeyse unutulmak üzere. Ancak, AB bu konuda çok duyarlı ve konuyu unutmaya da niyetli değil. Bunu da Füle, çok sayıda polis, hakim ve savcıların yerlerin değiştirilmesini de eleştiriyor. “Yolsuzluk iddialarının münasip şekilde soruşturulması tehlikeye düşürülmüştür” diyor. Hükümetin, usulsüzlük iddialarının şeffaf ve tarafsız şekilde ele alınmasının mutlaka sağlanması gerektiğine de dikkat çekiyor.

                                           AVRUPA’YA TERS DÜŞMEK

                                              AB, öyle görünüyor ki, Türkiye’de son 3 aya bakarak değerlendirme yapmış. Bu süre içinde yaşananları, yapılanları mercek altına almış. Füle, yaptığı açıklamada da bu son 3 aya vurgu yapıyor. “Son 3 ay içindeki gelişmeler birlik tarafından endişe ile izleniyor, şüphe uyandırdı” diyor. Emniyet,hakim,savcı tayinlerini de 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun önünü kapatan önlemler olarak değerlendiriyor.

İlk 3 ay sonrası gelecek 3 ay içinde neler olacak? Bunu önemsiyoruz. Çünkü AB, gelecek 3 ay içindeki gelişmeleri de izleyecek ve ilerleme raporuna not düşülecek. Bu nedenle Füle” Gelecek 3 ay içinde yanıldığımı görmek istiyorum” diyerek son noktayı koyuyor.

Yukarıda da vurguladığımız gibi, kendi içimiz kapanıp, kapıları dış dünyaya kapatacağız, Avrupa rüyasını noktalayacağız. Ya da adam gibi Avrupa kriterleri ve değerlerine uyacağız. İkisinin ortası yoktur. İki de bir Avrupa’nın “şamar oğlanı” durumuna düşmeyi de kendimize yediremiyoruz. Hem Avrupa’lı olmayı isteyip, hem Avrupa’ya ters düşecek kararlar, açıklamalar ve uygulamalarla bu yolun sonunu getiremeyiz.

e.mail: [email protected]

             [email protected]

 

                                              

NECDET BULUZ - 0203 40

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir