Rum Liderlerin İtirafları

Bu hafta içinde, Kıbrıs Rum tarafında değişik konumdaki lider kişilerin açıklamaları, bu güne değin büyük bir ustalıkla gizlenmiş bir takım art niyetli düşünceleri de ortaya çıkardı.

Çok ilginç itiraflardı bunlar bence.

Rum Başkanlık Ofisi Müdürü Hristos Hristofidis’in dün, Rum tarafının siyasi aşamada uluslararası bir “kalkan” meydana getirilmesi için girişimlerine devam ettiğini söylemesi, Rum Yönetimin bölgede sorun yaratıp Türkiye’yi AB ve ABD ile karşı karşıya getirmek için elden geleni yaptığını ortaya koymakta. Tam bir Bizans taktiği. Başkaları ile Türkiye’yi kapıştırmak için her yolu deneyip ortamı hazırlayacak, arada kendisi de eğer Türkiye bu dalaşıdan yaralı çıkarsa, aklınca Kıbrıs’ın kuzeyine yani bizlere saldırıp tüm adayı ele geçirecek.

15 Temmuz 1974’de de Türkiye’yi hiçe sayıp, Radyoda ve Televizyonda “Bekledim de Gelmedin” şarkısını çalıp adayı Yunanistan’a bağlamak için darbe yapmışlardı.

Darbenin neticesinde adanın tümünü Yunanistan’a bağlamayı ümit ederken, sonunda adanın üçte birini yıllarca soykırım uyguladıkları ve ada üzerinde yok saydıkları Kıbrıslı Türklere terk etmek zorunda kalmışlardı.

Bu tür aptalca düşünceleri “Dimyata pirince giderken evdeki Bulgurdan olmak” cümlesi ile tanımlamış atalarımız.

Şimdi de bu Bizans taktiğini uygularken, Dimyata giderken evdeki bulgurdan da olabileceklerini hiç düşünmüyorlar.

İçinde bulunduğumuz bölgede ve ortamda siyasi kriz ve çatışma kokusu var. Aynen 1938-1939 Avrupa’sındaki havaya benziyor.

Rumlar ise ateşe benzinle yaklaşıyorlar.

Benzin doğru kullanılırsa, ateşi harlar, yanlış kullanılırsa elinde tutanı yakar.

Kıbrıs’ın Rum kesimindeki siyasiler bir taraftan politika kazanını kaynatırken, Rumların dini lideri, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos’da bir başka kazan kaynatıyor.

Etrafa köpükler saça saça hem de.

Başpiskopos Hrisostomos, Rum lider Hristofyas’tan memnun değil. Türklere aşırı taviz verdiği düşüncesinde. Bu tavizler her ne ise. Bu nedenle de Hristofyas’ı devirmek ve EOKA’cı Tassos Papadopulos gibi birisini Rum devletinin başına getirmek istiyor.

Hrisostomos’a göre bu kişi memleketin dizginlerini eline alacak ve ulusal konuda somut bir çizgi ortaya koyacak biri olmalı.

Hedefi de, kendisinin atayacağı veya da seçtireceği Rum lidere, her türlü politik düzenbazlığı yaptırarak AB veya da ABD’nin yardımları ile Türkiye’yi adanın kuzeyinden atmak ve adanın tümüne hakim olmak.

Bu plan başarılı olmazsa da Rum Milli Muhafız Ordusunu güçlendirip Kıbrıslı Türklere saldırtarak adanın kuzeyini ele geçirmek ve tüm adaya bu yöntemle hakim olmak.

Hrisostomos’a göre şimdi kurtuluş vakti ve herkesin milli anlamda uyanık olması gerekiyor. İdeal çözüm “Rum üniter devleti”ni kurmak ve Kıbrıslı Türkleri de bu devletin içine lütfen “Azınlık” olarak kabul etmek. Bunu beğenmeyen Kıbrıslı Türkler, Hrisostomos’a göre adayı terk edip gidebilir.

Gerçekte Hrisostomos’un asıl istediği veya da ana tercihi de bu.

Bütün Kıbrıslı Türkler adayı terk etsin ve ada Rumlara kalsın.

Rum politikacılarının ve din adamlarının, Kıbrıs adası üzerinde Kıbrıslı Türklerin de yaşadıklarını ve ada üzerinde kendileri kadar hak sahibi olduklarını anladıkları gün adaya barışın gelmesinin kapıları açılacaktır.

Rumların bu mantalitesi değişmedikçe adaya barışın gelmesi sadece bir iyi niyet temennisi olmaktan öteye geçemeyecektir.

Prof. Dr. Ata ATUN

[email protected]

14 Eylül 2011

Bu hafta içinde, Kıbrıs Rum tarafında değişik konumdaki lider kişilerin açıklamaları, bu güne değin büyük bir ustalıkla gizlenmiş bir takım art niyetli düşünceleri de ortaya çıkardı. - kıbrıs

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir