NECDET BULUZ
Başbakan, Twitter’in kapatılmasından sonra gerekirse You Tube ve internetin kapatılabileceği mesajları veriyor. Twıtter’in kapatılması ile ilgili olarak da kendisine yapılan uyarılara “Dünya ne derse desin, bu bizim iç işimiz, kimseyi ilgilendirmez” diyerek de meydan okuyor. Kendisini bu konuda uyaran gazetecilere de “Twitter’i savunmak size mi kaldı?” diye yanıt veriyor. Konu ile ilgili olarak önüne gelenle kavgaya giriyor.
Biz, bir hukuk devletiyiz. İleri demokrasi adına da adımlar attığımızı söylüyoruz. AB ile görüşmelerimiz sürüyor. Bu görüşmelerde AB kriterlerine uyum konusunda da sözlerimiz ve yapılan anlaşmalarda imzalarımız var. İfade ve iletişim özgürlüğünün bir parçası olan Twitter konusunda dünyaya meydan okuyarak, kendimizi üçüncü sınıf bir devlet konumuna getirmekle bir noktaya varabilir miyiz? Kendimizi niye ifade ve iletişim özgürlüğü olmayan ülkeler konumuna taşımaya çalışıyoruz?
İMAJIMIZ YOK EDİLİYOR
Nitekim Twitter’in kapatılması üzerine Amerika’dan AB’den çok ağır eleştireler de gelmeye başladı. Türkiye, alay konusu yapılıyor. Ağır eleştiriler yapılıyor, Batı basınında çıkan karikatürlerle yerin dibine sokuluyoruz. İmajımız giderek lekeleniyor. Biz, eğer dış dünya ile ilişkilerimizi gelişmiş ülkeler seviyesinde sürdüreceksek, varsak, bazı konularda ağırlığımız olacaksa, özgürlükler, hukuk, iletişim konularında dünyaya meydan okuma lüksümüz de olamaz, olmamalıdır.
Başbakan, Twıtter’in kapatılmasını, dış güçlerin oynadığı oyunlara bağlıyor. Bazı paylaşımların zararlı olduğunu söylüyor. Bu konuda haklılığı olabilir. Bu, yapılan yayınların kaynağını bulup kesmenizle ve mahkemelere vermenizle sonuçlandırılır. Hukuka uygun olmayan, hakaret ve küfür içeren siteler kapatılabilir. Gelişmiş ülkelerde bunu böyle yapıyor. Kırmaya, dökmeye, iç ve dış güçleri sürekli suçlayarak, tehdit ederek bir sonuç almak mümkün değildir. Bu, Türkiye’nin dışarıdan daha da dışlanması anlamına gelir.
TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE
Burada Twitter siyasi, hukuksal, sosyal yönde tartışılabilir. Tartışılan bu konular da hukuk çerçevesi içinde akılcılıkla çözülür. “Ben böyle istiyorum, Twitter, mivittir dinlemem, kökünü kazırım” gibi iddialı ve tepki çeken sözler “İleri demokrasi”den söz eden, “Hukukun üstünlüğünü” savunan bir Türkiye’ye yakışıyor mu? Siz bu sözleri söyler, herkesi karşınıza alırsanız, dışarıda da alay konusu olursunuz, buna da kızmaya hakkınız yoktur. Hiç kimse şüphe etmesin, Türkiye dışarıda üzülerek söylüyoruz böyle görünüyor. Son günlerde Amerikan ve Batı basını twıtter’in yasaklanması konusunda öylesine ağır eleştiriler yapıyorlar ki, biz bunları içimize sindiremiyoruz.
Türkiye’yi bundan sonra bekleyen asıl tehlike, dış yatırımların askıya alınmasıdır. Nitekim bugün dış yatırım durmuştur. Dışarıdan ülkemize yatırım yapmak isteyenleri bir yana bırakalım, yatırımı olanlar da bunları başka ülkelere taşıma hazırlığındadırlar. Hukuk, demokrasi, iletişim ve ifade özgürlüğünün yara aldığı, olmadığı bir ülkeye turist da gelmez. Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Dış politikada daha aktif hale geleceğiz” diyor. Böyle bir imajla dış politikada aktif hale gelmek ancak rüyalarda olabilir. Dünyaya meydan okumakla, herkesi karşınızla almakla dış politikada daha aktif hale nasıl gelebileceksiniz? Biz, bu nedenle, Twıtter yasağını, ya da arkasından gelebilecek diğer iletişim ve özgürlüklerin kısıtlanması yaptırımlarla dış dünyanın çok yakın ilişkisinin olduğunu söylüyor ve iddia ediyoruz. Eğer demokrasiye, hukuka bağlıysanız, dış dünyayı kaldırıp atamazsınız.
AB KRİTERLERİNİ HİÇE SAYMAK
Burada şunu da anımsatmadan geçemeyeceğiz:
Türkiye AB’ye girmeye çalışan, AB’nin kriterlerine uymaya çalışan ve bu konuda çaba gösteren bir ülkedir. Özgürlüklerin ve iletişimin önlenmesi, dış dünyaya meydan okunması, AB kriterlerini de hiçe saymak anlamına geliyor. O zaman ne olacak? AB’ye girmekten vaz geçeceğiz. Dış dünyaya kapılarımızı kapatacağız. Çin, Kuzey Kore, İran gibi ülkelerde olduğu gibi içe kapanıp, iletişim ve ifade özgürlüklerini askıya alacağız. Eğer böyle düşünülüyorsa bunun da adını koymak gerekiyor.
Zaten daha önce de Türkiye, medya üzerindeki baskı nedeni ile içte ve dışta lekenmiş, itibar yitirmiş, imajı zedelenmişti. Bunların üzerine Twitter’in kapatılması gelince daha sıkıntılı bir dönem başladı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi hala diğer iletişim yollarının da kapatılmasının gündeme gelmesi Türkiye’yi çok daha zorda bırakabilir. Biz, bunları tehlikeli ve olumsuz buluyoruz. “Dünya ne derse desin, ne düşünüyorsa düşünsün bu bizi ilgilendirmez” demek, ancak kendimize zarar vermek demektir. Kaldı ki bu görüşün içte de deprem yaratabileceğiniz gözlerden uzak tutmamak gerekiyor.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın