İSLAMİ SİYASETE TAM GAZ
Başbakan Erdoğan’ın yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile başbaşa şekillendirdiği Yüksek Askeri Şûra’nın tarihteki en kısa görüşmelerinden çıkan kararlar, askeri vesayetin tasfiye edildiğinin bir sonucu olarak Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever tarafından açıklandı.
Şûra kararları; Mustafa Kemal’in,”Cumhuriyet Orduları, Cumhuriyeti ve kutsal topraklarını güvenle koruma ve savunma kudretindedir ve hazırdır” direktifine rağmen,Org.Işık Koşaner’le birlikte Kuvvet Komutanlarının emeklilik gerekçelerinde “Cumhuriyet Ordusu ve Cumhuriyete” ya da Atatürkçü Düşünce Sistemine doğrudan herhangi bir vurgu yapmaksızın,
Tutuklanmaların evrensel hukuk kurallarına,hakka,adalete ve vicdani değerlere uygun olmadığı,
Kesin yargı kararı olmamasına rağmen tutuklu subayların,Yüksek Askeri Şûra’da değerlendirilme haklarını kaybetmesiyle peşinen cezalandırıldığı,
TSK’nın kamuoyuna bir suç teşkilatı olduğu izlenimi verilmesinden duyulan rahatsızlık ve bunun önlenmesine yönelik girişimlerin dikkate alınmaması konularında;yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in elini kuvvetlendiren bir sonuca işaret ediyor.
*
14 tutuklu general ve amiralle ilgili olarak alınan bir yıllık uzatma kararı,Cumhurbaşkanı Gül’ün eşinin elini sıkmadığı için tartışılan Org.Aslan Güner’in Harp Akademileri Komutanlığına,internet andıcı soruşturmasında hakkında yakalama kararı istenen Org.Nusret Taşdeler’in Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığına atanması,
Işık Koşaner komutanın başarısızlığını, Necdet Özel komutanın başarısını teyid ediyor.
Üstelik hükümet hukukun üstünlüğüne inancını, husumette olmadığını ve herhangi bir önyargısı olmaksızın TSK’nın rutinine saygılı olduğunun gösterisini yapıyor!
*
İslam düşüncesi ve pratik siyaset geleneği,islami sayılabilecek bir siyaset teorisine ya da islami sosyo-politik kurumsal modele dayalı bir devlet teorisine sahip değildir.
Rağmen çevresiyle birlikte AKP iktidarı, küresel ekonomi ve siyasete entegrasyonu ve egemenliklerini teminen Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerine verdiği destek ve Kuran’ın , Maide-44′ te “Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyenler kafirlerdir” meali benzeri ayetlerden “Hakimiyet”in islami bir orijin, tanrısal egemenliği dünyevi-siyasal alanda da tesis etmenin dini bir zorunluluk olduğundan hareket ediyor.
Türk toplumunun islami bir sosyo-politik modele yerleştirilmesini teminen halkın bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirecek demokratik sorumluluk ve bilince sahip olduğu popülizmi başarıyla uygulanıyor ve dolu dizgin İslami kurumlaşmaya gidiliyor.
*
Devletin demokratik ve çoğulcu yapıda örgütlendiği görüntüsü sergileniyor.
Halbuki islami kurumlaşmayı oluşturmaya yönelik seçim sandığı bazında maaş,aş ve iş’e bağlanmış her daim güncellenen adrese kayıtlı seçmen örgütlenmesiyle çoğulculuk ilkesi garanti çoğunlukçuluğa dönüşmüştür!
*
Nasçılığı bertaraf eden Cumhuriyetin lâik, hayatın gerçeğinden ve onun zorunluluklarından oluşan temel ilkelerine dayanan,kadın haklarını güvenceye alan, Cumhuriyetin karşı devrimci hareketlere karşı korunması ve dinsel-siyasal bölücülüğün bertaraf edilmesini sağlayan ve uygar milletlerce uygulanan ölçüleri esas olarak kabul eden Türk Hukuk Sistemi;
Yargının tarafsızlığını, demokratikleşmesini sağlamak, yüksek yargının oligarşik yapısını gidermek teziyle sözde reforme edilmiş ve çoğunlukçu AKP iktidarına ilişiklenmiştir.
*
İslami kurumlaşma karar alıcı merkezi, yerel ve özerk idarelerde oluşturulan kadrolaşmayla da sağlanmış bulunuyor.
Bu kadro işadamı örgütlerinin başta MÜSİAD, Hür Sanayici ve İşadamları Derneği,İş Hayatı Dayanışma Derneği ve diğerlerinin yurt çapında bir örgütlenmeyle konfederal yapıda Türkiye Sanayicileri Konfederasyonunu ihya ediyor.
Federasyonun (TUSKON) üyesi ANSİFED, KAŞİF,MARİFED, GÜNSİAF, ESİDEF, DASİDEF bölgesel federasyonlardır. Federasyonların üyeleri ise İŞHAD, KASİD, GUSİAD, KARGİD, MABİAD, İHSANDER gibi işadamı dernekleri binlerce şirketi temsil ediyor.
*
Siyasal islamın Atatürkçü merkezde askerin Türkiye’nin siyasal ve toplumsal kurumları üzerinde tahakküm kurduğu,demokrasiyi vesayet altında tuttuğu tezi,
Kürt,Alevi,Ermeni sorunlarının,din-vicdan,ifade ve özgürlükler,komşularla ilişkiler vb. tüm sorunların askere atfedilmesi,
Askeri vesayetin sadece anayasal hukuki düzeyde değil siyasi kültür temelli ya da bizzat Atatürkçü Düşünce Sisteminden kaynaklandığına yapılan töhmetin sonuna gelmiş bulunuluyor.
Yüksek Askeri Şûra sürecinde alınan kararlarla TSK kadrolarında nihai tasfiyeler yapılmış ve şikayet edilen vesayet sona ermiştir.
*
Türkiye’nin önünde şu anda islami kurumlaşmanın ihtiyacını karşılayacak yeni bir anayasa bulunuyor.
*
Bugün devletin hiç bir kurumu Atatürkçülükle açılmıyor, Atatürkçülük libere edilmiştir -ki,bu şu anlama geliyor;
Mesela;bendeniz, şu mübarek Ramazan ayında şu dilekte bulunuyorum:
Allah’ım, Atatürkçü bir Türk vatandaşı olarak benim, Mahşer’de Peygamber’imiz şefaatine, Mustafa Kemal’in sancağı altında gidebilmemi nasip eyle…
Bir yanıt yazın