Libya müdahalesi ile ne amaçlanıyor? Almanya neden koalisyona katılmadı? DW editörlerinden Bernd Riegert yorumunda, Sarkozy’nin liderliğini irdeliyor, Avrupa için tehlikelere dikkat çekiyor
“Fransa’nın başı çektiği uluslararası koalisyon, Libya’ya yönelik askeri müdahaleyle, tehlikeli bir maceraya atılmış oldu.
Libya’yı yöneten diktatör Kaddafi’ye bağlı orduların, birkaç hava saldırısıyla teslim alınması mümkün değil. Kaddafi’ye bağlı güçler, geri çekilecek, saklanacak, uygun zamanı kollayarak tekrar Bingazi’yi kuşatacak, kentin su kaynaklarını kesebilecektir. Muammer Kaddafi, Libya’nın yüzde 80’inin kontrolünü elinde bulunduruyor ve gerekli tüm kaynaklara sahip.
Eğer koalisyon güçleri, kapsamlı hava operasyonlarıyla, Kaddafi’ye ait tüm hava savunma sistemlerini, hava kuvvetlerini imha edemezse, Libya üzerinde “uçuşa yasak bölge” kararının uygulanması mümkün görünmüyor.
ABD’den gelen sinyaller ise Washington yönetiminin çok kapsamlı bir operasyona fazlı istekli olmadığını gösteriyor. Amerikan Başkanı Obama, uzun sürecek bir operasyonu, karadan müdahaleyi istemediğini açıkça ortaya koydu.
Koalisyon güçlerinin, askeri müdahaleyle tam olarak neyi amaçladıkları belli değil. Eğer sivil halkın, Kaddafi güçlerinden korunması isteniyorsa, bu aylar sürecek bir müdahaleyi gerektirecektir. Kaddafi için ise bu sorun değil, zamanı sonuna kadar kullanacaktır.
Libya’ya yönelik bir müdahale ancak Kaddafi rejimine son verme hedefiyle yürütülürse bir anlam taşıyacaktır. Bunun için ise Trablus’ta Kaddafi rejimine yönelik binaların, Kaddafi’nin saklanmakta olabileceği yerlerin hedef alınması gerekecektir.
Libya’da rejim değişikliği sağlanmadan, istikrar ve kalıcı bir çözümün sağlanması mümkün değildir. Ancak şu anda yürütülen askeri müdahalenin temelini oluşturan BM Güvenlik Konseyi kararı, rejim değişikliği konusunda yetki vermiyor. Askeri müdahale konusunda siyasi kararın alındığı Paris’teki zirveye katılan liderler de, en azından kamuoyuna yönelik yaptıkları açıklamalarda, hedefin rejim değişikliği olmadığını söylediler.
Her savaş için geçerli olan bir kural vardır. Eğer askeri müdahaleyi başlatıyorsanız, bunu ne zaman ve nasıl bitireceğinizi de bilmeniz gerekir. Geçmişte yaşadığımız Balkan savaşları, Irak savaşları ve Somali fiyaskosuna rağmen, uluslararası koalisyon bir kez daha -haklı gerekçelerle de olsa- nasıl biteceği belli olmayan bir maceraya atıldı.
Federal Alman hükümeti, bu askeri müdahaleye katılmayarak, Avrupa dayanışmasına zarar vermiş olsa da, doğru olanı yaptı. Böyle bir müdahalede öncü rolün, iç politikada yoğun baskı altında olan Fransız Cumhurbaşkanı’na verilmesi de ciddi endişelere yol açıyor. Sarkozy, önümüzdeki günlerde, çok da sağduyulu olmayan kararlar verebilecektir.
Eğer koalisyon güçlerinin şansı varsa, ne yapacağı hiçbir zaman kestirilemeyen Libya lideri Kaddafi, ateşkesi kabul edecek ve BM kararlarına uyacaktır. Ancak dengesiz hareketleriyle bilinen Kaddafi, sivilleri ve Avrupa’yı tehdit edecek davranışlar içerisine de girebilir.
Acaba Fransa ya da İtalya, köşeye sıkışmış bir Kaddafi’nin, bombacılarını Napoli ya da Marsilya’ya göndermesine, saldırılara girişmesine karşı yeterince hazırlıklı mı? Bu tür tehditleri Kaddafi şimdiden dillendirmeye başladı.
Eğer koalisyon güçlerinin operasyonları gelecek günlerde çok sayıda sivil kayba yol açarsa, bu durum hem Batılı devletlerdeki hem de Arap ülkelerindeki kamuoyunu koalisyona karşı harekete geçirecektir.
Tek cümleyle özetlemek gerekirse, koalisyonun Libya müdahalesiyle, tüm dünya için sonu kestirilemeyen, tehlikeli bir macera başlamış oldu.”
© Deutsche Welle Türkçe
Bernd Riegert/ Çeviren: Ayhan Şimşek
Editör: Değer Akal
Bir yanıt yazın