Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
CHP’deki son kongre ile birlikte Türk siyasi hayatında yeni bir döneme daha girilmiş oldu. Yeni CHP, üzerindeki bu tartışmalarla şimdiden farkını ortaya koymaya başlamış durumda.
Yeni oluşum, hiç kuşkusuz “Yeni Türkiye”nin inşası sürecinde milletin iradesini esas alan yeni siyasi anlayışı temsil etmeye aday. Bir diğer ifadeyle sistemin yeniden yapılandırılması sürecinde Yeni CHP, Yeni Türkiye’deki iki partili sistemin sol ayağını temsil edeceğe benziyor.
Bu noktada sekiz partinin Yeni CHP ile seçim sürecinde birleşmeye gideceğine dair yapılan son açıklamalar, bir anlamda merkez solun inşası anlamına geliyor ki, arzu edilen de bu olsa gerek.
Bu sekiz partinin Türk siyasi hayatında görünürde çok önemli bir yeri, ağırlığı olmayabilir ama böylesi bir birleşmenin sol seçmen tabanında yaratacağı etki ve bunun alternatif bir “arayış” içinde bulunan kamuoyu üzerinde oluşturacağı hava, kısmen de olsa seçim sürecinde bir çarpan etkisi yaratacak ve bu motivasyon ile birlikte Yeni CHP belki de birkaç kritik puan daha elde edebilecektir.
Burada, Yeni CHP’nin tüm eleştirilere ve hatta kendi tabanının kısmi hoşnutsuzluğuna ve yine eski CHP’li bazı tüfeklerin sert eleştirilerine rağmen toplumunun geneline yönelik “kapsayıcı” ve “birleştirici” yaklaşımı ve bundaki ısrarı oldukça dikkat çekici.
Diğer taraftan, Kılıçdaroğlu’nun ve yeni ekibinin zaman zaman CHP’nin kurucu felsefesi ile ters düşme pahasına gerçekleştirdikleri “değişim” ve “açılım” politikaları, açıkçası Yeni CHP ve onun lider kadrosu açısından büyük bir risk anlamına da gelmiyor değil…
Dolayısıyla Yeni CHP üzerinden, büyük bir kumar oynanıyor.
Bu tutmadığı takdirde, Yeni Türkiye’nin siyaseten uygulamaya koyduğu proje de büyük bir darbe alacaktır. Bundan dolayı Yeni CHP’nin 2011 seçimlerinde “tatmin edici” bir sonuca ulaşması hiç de sürpriz olmayacaktır.
Burada eylemler ve söylemler bazında adeta “Çakma AKP” konumunda bulunan Yeni CHP’nin, siyaseten ödüllendirilme durumu her ne kadar mevcut şartlar altında tek başına iktidar gibi gözükmese de, siyasette tasfiye sürecinde son aşamanın tamamlanabilmesi için “akepemsi” bir denge partisine ihtiyaç noktasında önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Milliyetçi-muhafazakâr tabanı esas alan yeni bir yapılanma sürecinde Yeni CHP daha çok bir geçiş partisi olarak ön plana çıkmaktadır.
Bu da siyasette yeni ittifaklar ve dolayısıyla yeni koalisyonlar anlamına gelmektedir ki, bu yeni dönemde AKP’nin (yerini seçimler sonrasında önemli ölçüde korumakla birlikte) dengelenmesi ve Türkiye’nin yeni sürece geçişinin kazasız belasız gerçekleştirilebilmesi için Yeni CHP’nin “kolaylaştırıcı rolüne” ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir diğer ifadeyle Yeni CHP’nin misyonu, ülkede artan tansiyonu ve gazı giderme noktasında birleştirici bir rol oynamak ve temiz siyaset için saha temizliğine katkı yapmak şeklinde olacaktır.
Yeni CHP, önce kendi içinde başlattığı bir takım operasyonlar ile bunun net mesajını tüm ülkeye vermeye çalışmaktadır.
Nitekim CHP tarihinde pek şahit olunmayan bir takım çarpıcı açıklamalar, “bazı kesimlere” yaklaşma çabaları bu doğrultuda değerlendirilebilir…
Tüm gelişmeleri bir de bu açıdan okumakta fayda var…
Bir yanıt yazın