Yaşar Aksoy
1 Eylül’de “Uşak” kurtuldu.. Daha sonra tüm Ege’miz adım adım kurtarıldı.. Bugün 7 Eylül’de “Aydın” kurtulacak.. Yarın “Manisa” özgürlüğüne kavuşuyor.. Ertesi gün “İzmir”e şanlı ordumuz girecek.. En son 18 Eylül’de “Erdek” kurtarılacak.. Tüm Ege, yeniden Türk bayrağını öpecek..
TÜRK Kurtuluş Savaşı’nın 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen kesin ve son zaferi, hızla “Ege şehirlerimize” ilerleyerek, bozguna uğramış Yunan ordusunu kovalayarak, denize yani İzmir’e doğru coşku içinde ilerler.
Yunan ordusu kaçarken Ege şehir, kasaba ve köylerini yakıp son zulümlerini gerçekleştirmekte, yanıp yıkılan her beldeye giren ordumuzu fedakar halkımız Türk bayrakları ile karşılamakta ve düğün bayram yapmaktadır. Bu bakımdan Eylül ayı için, “Türk’ün Milli Kurtuluş Ayı” tanımını getiriyorum.
KURTARILAN YÖRELER
Büyük Zafer’in gerçekleştiği 30 Ağustos ile İzmir’in düşmandan kurtarıldığı 9 Eylül arası, sadece ve sadece 10 gündür. Pençe pençe bir boğuşma sonucu Dumlupınar’dan muzaffer ayrılan Türk Ordusu, düşmanın peşine düşerek amansız bir kovalamaca sonunda arka arkaya Ege yörelerimizi kurtardı.
1 Eylül’de Uşak kurtarıldı. 2 Eylül’de Türk Ordusu Eskişehir’deydi. 3 Eylül’de Dursunbey, Ödemiş, Emet, Eşme, Sındırgı ve Tavşanlı düşmandan geri alındı. 4 Eylül’de Tire, Bayındır, Buldan, ve Simav, 5 Eylül’de Nazilli, Alaşehir, Bilecik, Gördes ve Salihli kurtarıldı.
6 Eylül’de Akhisar, Balıkesir, Söke, Gönen, İnegöl, 7 Eylül günü efeler şehri Aydın, ertesi gün 8 Eylül’de şehzadeler kenti Manisa, Kemalpaşa, Burhaniye düşman çizmesinden kurtuldu. 9 Eylül’de Türk Ordusu, sevgili İzmir’e, Menemen’e ve Edremit’e girdi.
11 Eylül’de Bursa, Foça, Gemlik ve Orhaneli, 12 Eylül’de Mudanya, Kırkağaç, Urla, 13 Eylül’de Soma, 14 Eylül’de Bergama, Dikili ve Karacabey, 15 Eylül’de Alaçatı ve Ayvalık, 16 Eylül’de Çeşme, 17 Eylül’de Karaburun, Bandırma ve 18 Eylül’de Erdek düşman zulmünden kurtarıldı.
KURTULUŞ HEYECANI
Yine bir “Eylül” ayını yaşıyoruz.. Milli Kurtuluşu gerçekleştiremeseydik, Ege yörelerimiz acımasız “Yunan-Ermeni vatanı” olacaktı. Bu yüzden, Milli Kurtuluşun tüm heyecanını, tıpkı 86 yıl önceki vatanseverlik duyguları ve bağımsızlık bilinciyle yaşıyoruz. Tüm Ege’mize kutlu olsun!
Bu kurtuluş heyecanı, yıllar boyunca hiç eksilmeden tüm Ege yörelerinde kutlanır. Her yöre kendi çapında “kurtuluş şenlikleri” yaparak günün anlamını yeni kuşaklara aktarır.
Ege’mizde böylece bağımsızlık bilinci sonsuza kadar yaşayacaktır. Tanrı’dan, Başkumandan Gazi’ye ve tüm vatan savaşçısı gazilerimize rahmet diliyoruz.
Yunan Ordusu’nun Ege’yi işgal ederken söylediği marş
Şimdi füstanella* İzmir’e geldi
Fes ortadan kalkacak
Türk’ün kanı akacak!
Şimdi İzmir’e geldik
Ayasofya’ya uçalım!
Camiler yerle bir edilecek
Ve onların üzerine
haç dikilecek!
*(Füstanella:
Efzon askerinin pileli eteği)
Vatan haini ’Kel Bekir’ Gazi’nin casusu çıktı!
2004 yılında 98 yaşında vefat eden babam Cemal Aksoy anlatmıştı:
“- Kafkasya Ahıska Türkleri’nden olup Uşak’a yerleşen sağlık memuru Aşıcı Ahmet Efendi’nin en büyük oğlu idim. Yunan işgalinde 13 yaşıma girmiştim. Evimiz hala Tabakhane Yolu başındadır. Yunan askerleri Uşak’ta büyük zulüm uyguladı. Her sokak başında askerleri vardı, camileri karakol yaptılar, mahallemizin çeşmesinde karavana yıkar ve hayvan sularlardı. Biz çocuklar onları seyrederdik.
Bir gün arkadaşlarımın elime tutuşturdukları iskambilin papazını çeşme başındaki askerlere gösterip, anlamını bilmediğim ve arkadaşlarımdan öğrendiğim bir Rumca cümleyi birkaç kez tekrarladım. Meğer bilmeden küfür etmişim. Beni yakalayıp feci şekilde dövmeye başladılar. Anam, karşı evimizden, feracesi ve çarşafı apaçık halde fırladı, arslanlar gibi saldırıp beni kurtardı.
Yunan, bozguna uğrayıp kaçarken, 31 Ağustos gecesi şehri ateşe verdi. Çarşı ve Türk mahalleleri ateşler içinde kaldı. Sabaha karşı şehrin içlerinde en son Yunan birlikleri ile bizim çeteciler ve mahalle kabadayıları arasında büyük çatışma çıktı, bir yandan alevler gökleri yalıyordu. Ordumuz Uşak köylerine girmiş ama şehre ulaşamamıştı.
KEL BEKİR
Sabahla birlikte ordumuz şehre çarpışarak girdi, anamın elinden kurtulup, sokaklara fırladım, yediğim dayağın intikamını alacaktım. Sokaklara bol miktarda silah, cephane ve ölü askerler saçılmıştı. Yerden pırıl pırıl bir süngü kaptım. Tam dayak yediğim çeşme başında, yerde yatan her tarafı kan içinde ölü bir Yunan askerine yaklaştım ve şakağından süngüyü batırdım. Adam müthiş bir şekilde bağırarak fırladı, meğer üstünü kanla sıvayıp ölü taklidi yapıyormuş, kargaşa ilerleyince kaçacakmış. Beni hırsla yakaladı, tam boğazımı sıkıp öldürecek iken, mahallemizin ünlü kabadayısı “Kel Bekir” yetişip, tek atışla tabanca ile Yunan askeri vurdu. Ben yatağa düşüp sarılık oldum.
KUYUDAKİ CESETLER
Kel Bekir, “vatan haini” olarak bilinirdi. Uşak’ta Yunan askerlerine fahişe bulur, onlarla yatıp kalkar, gece yarıları Yunanlıların kollarına girerek, bahçe aralarından işret alemlerine götürürdü. Ordumuz Uşak’a girince, babamın da içlerinde bulunduğu bir komisyon derhal Kel Bekir’i sorguya çekti.
Bekir amca, komisyonu bahçelere götürüp su kuyularının dibinde yatan Yunan cesetlerini bir bir yukarı çıkarıp gösterdi. Tam 40 Yunan askeri öldürmüştü. İçirip içirip kuyuya atmıştı. Mustafa Kemal’in gizli örgütünün mensubuymuş.
İşte bu kahramanlar sayesinde savaşı kazanmıştık. Kel Bekir atına atladı ve bir zamanlar vatan haini olarak nefret edildiği Uşak’tan ayrıldı, ordunun peşine takılıp İzmir’e doğru uçtu gitti. Bir daha şehrine dönmedi.. Hiç haberini alamadık..”
Hakkını nasıl öderim senin?
Mustafa Kemal Paşa Ordusu’nun kahraman askerleri, yurdumun imanlı halk savaşçıları, tüm Ege’yi düşmandan temizleyen şanlı bağımsızlık neferleri.. Rahmet hepinize.. Hakkınız, istiklalimizin arması olsun!
Bir yanıt yazın