Davutoğlu: Tek Bir Hedefimiz Var, Tarihi Normalleştirmek

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin, Avrupa standartlarında demokrasi, Çin standartlarında kalkınmayı gerçekleştirecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi.

Sheraton Oteli’nde yapılan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısında konuşan Davutoğlu, Türkiye’nin 2023 yılında, Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıl dönümünde dünyanın ilk on ekonomisi arasına girmesini hedeflediklerini belirterek, “küresel ekonominin merkezi ülkelerinden birisi haline gelmek, bütün enerji hatlarının geçiş ülkesi olmak, yenilenebilir enerjinin payını artırmak, ulaştırmada coğrafyanın tüm imkanlarını kullanarak Türkiye’yi Afro-Avrasya’nın merkezi haline getirmek istediklerini” ifade etti.

2023 yılında bu hedeflere ulaşabilmek için yürütülmesi gereken dış politikayı anlatan Davutoğlu, “Avrupa Birliği standartlarında demokrasi, Çin standartlarında kalkınma” hedeflediklerini ve Türkiye’nin bunu gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, Yüksek İstişare Konseyi’nin, Türk dış politikasının geleceği konusundaki görüşlerini paylaşmak üzere davetleri dolayısıyla “memnuniyet ve minnet duyduğunu” söyledi.

Türkiye’nin en köklü işadamları kurumlarından TÜSİAD’ın, sadece Türk ekonomisine değil, Türk kültürüne de önemli katkılarda bulunduğunu belirten Davutoğlu, “Ülkemizin geleceğiyle ilgili yürüttüğümüz politikaların, taşıdığımız vizyonların karşılıklı olarak doğru anlaşılması; siyasetçiler ile iş dünyası arasındaki bağlantıların doğru şekilde kurulması ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’de “gelecekle ilgili perspektif çizme çabalarında, gördüğü bir yöntem hatası olduğunu” belirterek, bu tür toplantılarda “bazen resim analizi olarak gördüğü bir analizin kıskacına kapılındığını” söyledi. “Yaşadığımız anın resmini çekiyoruz ve değerlendirmelerimizi o anın resmine bakarak yapmaya çalışıyoruz” diye konuşan Davutoğlu, uzun dönemli perspektifler için bunun “ciddi bir entelektüel eksiklik” yarattığını kaydetti.

Davutoğlu, kendisinin tercih ettiği yöntemin “süreç analizi” olduğunu belirterek, “son 200 yıl içinde, uluslararası ekonomik sistemin yaşadığı dört değişimi ve Türkiye’nin bu değişimlere verdiği tepkileri” özetlediği bir konuşma yaptı.

Soğuk Savaş sonrasında, 2000’li yıllara gelindiğinde ekonomik anlamda büyük bir dönüşüm olduğunu belirten Davutoğlu, “Asya’nın, Sanayi Devrimi öncesi, sonrası, Dünya Savaşları ve 1950’lerden sonraki süreçte, başlangıçtaki duruma döndüğünü ve yeniden ekonomik merkez haline geldiğini” aktardı.

“Bu değişimin iyi okunması gerektiğini” vurgulayan Davutoğlu, Türkiye’nin de tarihinin dördüncü reformasyon sürecini yaşadığını ve bunun “uluslararası sistemin temel dönüşümüne uygun bir restorasyon çalışması olduğunu” kaydetti.

-“SİYASETİMİZİN REFERANSI AVRUPA BİRLİĞİ”

Davutoğlu, ekonomik restorasyonun temelinin, yeni bir küresel ekonomiye tam anlamıyla intibak etmek olduğunu belirterek, bu restorasyonun başarılı bir şekilde sürmekte olduğunu söyledi. Yatırım, yabancı şirket yatırımları, turizm, dış ticaret hacmi verilerine değinen Davutoğlu, bu rakamların “Türkiye’nin son 8 yıl içinde çok kapsamlı bir siyasi ve ekonomik restorasyon yaşadığını” gösterdiğini belirtti.
Dışişleri Bakanı, dış politikanın, restorasyon sürecine hizmet etmesi gerektiğini belirterek, Avrupa Birliği ile ilişkilerin en kapsamlı ve verimli hale getirilmesinin şart olduğunu söyledi. “Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefinden sapması söz konusu değildir” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Kim ne derse desin, Türkiye Avrupa’nın bir parçasıdır, Avrupa’nın parçası olmaya devam edecektir ama Avrupa’nın nesnesi değildir. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin biraraya gelerek geleceğini tartıştığı bir nesne değildir.

“”Özgürlük-güvenlik” dengesinin sağlanması için Türkiye’nin NATO ile ilişkilerinin de sağlam tutulmaya devam edileceğini ifade eden Davutoğlu, “Ama bugün siyasetimizin referansı Avrupa Birliğidir. Güvenliğimizin referansı NATO olabilir ama siyasetimizin referansı Avrupa Birliğidir” dedi.

Davutoğlu, dış politikada diğer bir başlığın da komşularla yürütülen “sıfır sorun” politikası olduğunu, Avrupa Birliği’ne üyelik durumunda sorunsuz sınırlara sahip olabilmek için bu politikanın yürütüldüğünü kaydetti. “Eksen kayması söylemi, tamamen psikolojik bir operasyona dönüştürülmüştür” diye konuşan Davutoğlu, “üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız düşmanlarla çevrili” düşüncesini yıkmak istediklerini belirtti.

-“TÜRK MÜTEŞEBBİSİNİN ÖNÜNDE ENGEL KALMASIN…”

“Bu düzene herşeyden çok bizim ekonomimizin ihtiyacı var” diyen Davutoğlu, bölgedeki en büyük ekonomi, ticaret merkezinin Türkiye olduğunu, bütün bu halkada vizelerin kalkmasını, insan akışının, mal akışının artmasını istediklerini” belirtti.

Davutoğlu, şunları söyledi:

“Biz bunu, eksen kayması nedeniyle değil, sizin için istiyoruz. Bu olağanüstü güce sahip Türk müteşebbisinin önünde engel kalmasın diye istiyoruz. Türk dış politikasının birinci gücü demokrasiyse, ikinci önemli gücü işadamlarımızın, müteşebbislerimizin ekonomik gücüdür.”
Türkiye’nin dış politikası anlamında “bu kapasiteye sahip olup olmadığı” sorusuna da değinen Davutoğlu, “Şunu çok net söylüyorum. Evet sahibiz. Eğer bir ülkenin potansiyeli varsa, o potansiyeli aktif hale dönüştürmek o ülkeyi yönetenlerin sorumluluğudur” dedi.

“Diplomat sayımız yeterli değil, yirmi sene bunları yetiştirelim diyemeyiz. Yirmi sene sonra bambaşka bir dünyayla karşı karşıya kalacağız” diye konuşan Davutoğlu, “bürokrasinin, diplomasinin, ekonominin sınırlarının zorlanması gerektiğini” kaydetti.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Biz artık kapalı bir siyaset, kapalı bir ekonomi, kapalı bir kültür istemiyoruz. Küresel kültürün öncüsü olacak üniversiteler, küresel ekonominin öncüsü olacak işadamları, örgütler, küresel siyasetin öncüsü olacak siyaset adamları ve diplomatlar istiyoruz. Evet yapabiliriz, çünkü çok köklü bir tarihimiz var. Biz konjonktürel şartlarda ortaya çıkmış bir ulus devlet değiliz.”

-“YENİ-OSMANLI” KAVRAMI-

“Ben ne zaman tarih referansı yapsam ‘yeni-Osmanlı’ kavramıyla karşı karşıya kalıyorum” diyen Davutoğlu, bu eleştirilerin kaynaklandığı röportaja değindi. Davutoğlu, kendisine “ne yapmak istiyorsunuz, Osmanlıcı gündeminiz var mı?” sorusunun yöneltildiğini belirtti. Bakan, “Benim de verdiğim yanıt şuydu, hayır, tarih tekerrür etmez. Bu anlamda tekerrür etmez. Osmanlı İmparatorluğu tarihi bir olgudur. Ama tarih ihmal edilemez, yok sayılamaz” diye konuştu.

Davutoğlu, “doğrudan coğrafi, ekonomik ilişkilerin devam ettiği ülkelere, Türkiye’nin ilgisinin sürmesinden daha doğal birşey olamayacağını” belirterek, bu bağlantıların Türkiye’ye “güç katacağını” söyledi. Türkiye’nin hiç kimseye hükmetmek niyeti olmadığını vurgulayan Davutoğlu, “Biz, bize dayatmayı kabul etmediğimiz gibi, kimseye de birşey dayatma niyetimiz yok” dedi.

Komşu ülkelerle ilişkilerde son dönemde yaşanan gelişmelere değinen Davutoğlu, İsrail ile ilişkilerin “doğal seyrinde olmamasının”, İsrail’in sivilleri hedef alan saldırısı olduğunu vurgulayarak “Bizim kültürümüzde ne anti-Semitizm vardır, ne de herhangi bir ülkeyle kalıcı düşmanlık anlayışımız vardır” diye konuştu.

Bütün bu başarıların en önemli unsurunun “özgüven” olduğunun altını çizen Davutoğlu, “Bu özgüven olduğunda, bu tarih ve coğrafya üzerinde gelecek nesillere çok büyük bir ülke devrederiz” dedi.

Davutoğlu, “Tek bir hedefimiz var, tarihi normalleştirmek. Tarihin normalleştirilmesinden en yüksek kazancı sağlayacak olan Türk ekonomisi olacaktır. İşadamlarımızdan, dış politikaya destek bekliyoruz. Çünkü bütün bu dış politika sizin önünüzü açmak için gerçekleştiriliyor” diye konuştu.

AA

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin, Avrupa standartlarında demokrasi, Çin standartlarında kalkınmayı gerçekleştirecek kapasiteye sahip olduğunu söyledi. - 101210 ha hedef1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir