ÖZÜR VE TAZMİNAT……

Rafael  Sadi

Bugünkü  Haaretz  gazetesinde  Barak Ravid  imzası ile  bir yazı yayınlandı.

Yazının  başlığı  şöyle:

İsrail-Türkiye  Diplomatik  krizi sonuna yaklaştı.

Barak Ravid  yazısında  , Türk kaynaklarına dayanarak İsrail’in özür dilemeyi kabul ettiğini ve tazminat ödemeyi kabul ettiğini prensipte kabul ettiğini ve bunu Sayın Sinirlioğlu ile Sayın Chehanover’in iki tur görüşmelerden sonra  gerçekleştiğini ifade ediyor.

Hürriyet Gazetesi  de Planet   ekinde  bu yazıya atfen:
İsrail özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul edebilir.


Başlığı ile   Haaretz’e dayanarak  Barak Ravid’i  vurguluyor.
Türkiye ile İsrail arasında yapılan görüşmelerin ardından, İsrail’in prensipte Gazze Özgürlük Filosu baskını için Türkiye’den özür dilemeyi ve baskında ölenlerin ailelerine tazminat ödemeyi prensipte kabul ettiği belirtildi.

Barak Ravid  ilk yazdıkları ile yetinmeyip   ikinci yazısını aynı gün içinde  kaleme almış ve saat 19.26  da  yayına sokarak:

İsrail’in Türkiye’ye   : mavi Marmara’ya yapılan baskın  art niyetli  değildi dendiğini  açıklıyor.
Bu yazının Türkçe tercümesi ise  Hasturktv.com  sitesinde   aşağıdaki link ile  yayınlandı.
/mavi_marmara/1282.htm

Peki  Barak  Ravid’in yazdıkları ne denli doğru?
Özellikle   sabah  saat 01.44’te yayınladığı ve İsrail’in presnipte  Özür  dilemeyi kabul ettiğini  yazdığı  yazısının doğruluğunu  araştırmadan edemedim.
Sabah saat 09.30  sularında İsrail Dış İşleri  Bakanlığı Türkiye Masası şefini  aradım.
Aslında  Türkiye masası  diye bir  bölüm yok o bölümün adı  Avrupa 2. Yetkili memur  eskiden tanıdığım  ve dürüst  sözlü  bir dost.
Hayırlı olsun  özür  dilemeyi kabul etmişsiniz  dedim.  Dürüst  dediysem  uyanık değil demedim, hemen Haaretz gazetesindeki yazıyı  kastettiğimi anladı ve  bak dedi  bunun doğru olduğunu sanmıyorum , çünkü  öyle bir  durum sözkonusu olsaydı  öncelikle benim haberimin olması gerekirdi. Her ne kadar bu görüşmeler  Başbakanlık Ofisinden yönetiliyorsa da  bizim Dış İşleri olarak  haberimiz olur ve hatta bütün dünya  basınıda  bunu manşetten verirdi  dedi.
Yani İsrail Dış İşleri Bakanlığı bu haberi  yalanlıyordu. Ya benim kaynağım yeterince dürüst değildi , yahut ta  yeterince bilgili değildi.Ben  dürüst olduğundan eminim.
İkinci  telefon   Chehanover –Sinirlioğlu  görüşmelerinin  operasyon merkezi olan İsrail Başbakanlığına  idi. Başbakanlık Ofisi Basın müşaviri ile görüştüm. Sayın Mark Regev ,  yazıdan haberdarım  ama  henüz  bu safhaya gelinmedi ne prensipte nede fiiliyatta  böylesi bir  haberi yazmayı hak edecek bir sonuç yok.
İki diplomat  aralarında  bir çok şey konuştular ve doğal olarak  Türkiye’nin talebi olan Özür  ve Tazminat  gündemin esasını oluşturuyordu , ama biz bunu kabul ettik demiyoruz. Yazar  BLA BLA BLA  ediyor  dedi bunu aynen kendi  sözleri ile yazdım.Türkçeye  tercüme  edersek  palavradır  diyebiliriz dedi.

Üçüncü  durak  İsrail’deki Türkiye Büyükelçiliği  Müsteşarı  Sayın Tolga Uncu idi.Kendisine de aynısını  söyledim  hayırlı olsun İsrail özür dilemeyi ve tazminat ödemeyi kabul etmiş  ne diyorsunuz.
Tolga bey , şaşırdı  , valla ben bilmiyorum haberim yok  bana söylemediler herhalde diyerek bunun  spekulasyon olduğunu ima etti , ve umarım o  safhaya da geliriz dedi.

Kısaca  haber  iyi niyetli  bir  dilekten öteye gidememektedir  şimdilik.
Benim  yorumumu katmam gerekirse  İsrail  sayın Erdoğan’ın  arzuladığı şekilde  bir özür  dileyemez. İki diplomat  bu özürün  nasıl bir uslup ile  söylenirse kabul görebileceğini ve iki tarafında  zarar  göremeden  bu sıkıntıdan kurtulabileceklerinin çaresini  arıyorlardır.
Aslına bakarsanız  5 temmuz 2010  tarihinde  hasturktv.com’da
/arsiv/87.htm
Ve    6 temmuz 2010  tarihinde  skyturk.net’te

Yayınlanan yazımda  bu özür ve tazminat meselesinin ne şekilde  çözüleceğini yazmıştım.

Tazminat meselesine  gelecek olursak bu özürden daha karmaşık bir durumdur ama taraflar için daha kolaydır. Tazminat  ödenebilmesi  belli bir dava açılabilmesine  bağlıdır. Şayet herhangi bir mahkeme  tazminat  ödenmesini haklı görürse  devletler için bu parayı ödemek  sanırım sorun değildir. Ama  bir başbakan istedi diye  bir diğer başbakanın  tazminat ödeyebilmesinin hukuki dayanağı olduğunu sanmıyorum.
Kaldı ki  Türkel Komisyonu  raporunun  beklenmesininde  en azından İsrail hükümeti açısından şart olduğu kanaatindeyim. Olayın iç siyaset boyutu olduğunu  sanırım iki  tarafta algılamakta ve bunu  hesaba katmadan da hareket edilmeyeceğini bilmektedirler.  Gerçekçi  ve hakkaniyetli bir karar için beklemek gerektiğini  düşünüyorum.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir