Vasıflıyım, göçmenim, dertliyim

Almanya’da her geçen gün vasıflı çalışan eksikliğinden daha çok bahsediliyor ve bu açığı kapatmak için yabancı diplomaların tanınması önerileri gündeme geliyor. Buna rağmen uygulamada yaşanan zorluklar değişmiyor.

Almanya'da her geçen gün vasıflı çalışan eksikliğinden daha çok bahsediliyor ve bu açığı kapatmak için yabancı diplomaların tanınması önerileri gündeme geliyor. Buna rağmen uygulamada yaşanan zorluklar değişmiyor. - vasifli gocmenYabancı diplomaların tanınması halinde Almanya’da hâlihazırda binlerce göçmenin vasıflı eleman açığını kısmen de olsa kapatacağından söz ediliyor. Ancak pratikte, Almanya’da yaşayan diplomalı göçmenlerin sürekli yaşadıkları zorluklarda hiçbir kolaylık veya değişiklik olduğu söylenemez.

4 yıllık diploma 3 sömestr yerine geçiyor

Serkan Kaygısız, 6 yaşındaki kendi kızı da dahil, etrafındaki birçok çocuğun matematikle arasını düzeltmiş. Türkiye’de matematik öğretmenliği bölümünü başarıyla bitirmiş 31 yaşındaki Kaygısız, Leverkusen şehrindeki Türk Veliler Derneği’nde yüzlerce çocuğa matematik dersi veriyor. Ancak bu işi sadece gönüllü yapabilliyor. Çünkü  diploması Almanya’da tanınmadıdığı için okullarda öğretmenlik yapmasına izin verilmiyor:

”Ben sürekli daha fazla çocuğu ve genci üniversiteye gitmeye teşvik etemeye çalışıyorum.  Ama onlar da bana haliyle şu soruyu sormadan edemiyorlar: ‘Sizin iki tane diplomanız var, üniversite mezunusunuz ama hâlâ sosyal yardımlarla geçiniyorsunuz. O zaman biz neden üniversiteye gidelim?’. Ben ve benim gibilerin Almanya’da malesef seçenekleri yok denilebilir.”

Yurtdışında yetişmiş diğer kalifiye göçmenler gibi Serkan Kaygısız da Türkiye’de aldığı diploma ile Almanya’da bir yerlere ulaşmanın ne kadar zor bir süreç olduğunu çok iyi biliyor. Örneğin Serkan Kaygısız’ın Türkiye’de 4 yıllık eğitimin ardından aldığı diploma, Almanya’da sadece 3 sömester yerine geçiyor ve daha 3 yıl üniversiteye gitmesi bekleniyor.

Diplomalar tanınsa bile iş bulmak zor

Ancak kalifiye göçmenlerin, diplomaları tanınsa bile kolayca iş bulduklarını söylemek de doğru olmaz. Örneğin 2003 yılında ailesi ile birlikte Moldavya’dan Almanya’ya göç eden elektronik mühendisi Aurel Ciumac’ın diplomasını Federal Eğitim Bakanlığı tanımış. Ancak Ciumac, 5 yıl boyunca yaptığı hiçbir iş başvurusundan olumlu cevap alamamış. Ciumac, yurtdışında üniversiteyi bitirmiş kişilere Aqua adlı programı ile meslek içi eğitim kursları veren Otto Benecke Vakfı’nın bir yıllık ilaç teknolojisi kurslarına katıldıktan sonra ancak bir iş bulabilmiş. 35 yalındaki Aurel Ciumac, Siemens firmasında klinik kimya alanında mühendis olarak çalışıyor ve mutluluğunu şöyle ifade ediyor:

”Şimdi kendimi mühendis olarak geliştirmeye devam etme şansım var. Sürekli yeni teknolojileri takip ediyor olmam, bu işte beni en çok sevindiren şey oldu. Yani bu iş aslında tam da benim istediğim gibi bir iş.”

Ancak her göçmenin Aurel Ciumac kadar şanslı olduğunu söylemek çok zor. Federal Çalışma Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, yurtdışında diploma almış her iki göçmenden biri kendi vasıflarının altında işlerde çalışıyorlar.

”Hoşgeldin kültürü’

Bu konuda son dönemde yapılan araştırmalar da Almanya’nın yurtdışından gelen vasıflı göçmenler için çekici bir ülke olmaktan çok uzak olduğunu ortaya koyuyor. Aqua Programı’nın yöneticisi Dagmar Maur, Almanya’nın bu konuda tutumunu değiştirmesi gerektiğini düşünüyor:

”Bence eğer Almanya’da bir ‘hoşgeldin kültürü’ oluşturabilirsek, o zaman bir şeyler başarılabileceğini düşünüyorum. Yani göçmenlere ‘Almanya’ya geldiğiniz ve vasıflarınızı burada değerlendirmeyi istediğiniz için size teşekkür ederiz, biz de bu konuda size seve seve eşlik edeceğiz’ duygusu verilebilirse, demek istiyorum. İşte o zaman hatrı sayılan kalifiye göçmenleri kapma yarışında önemli bir pozisyon elde edilebilir.”

Oysa şimdilik Almanya’da bu anlamda bir hoş geldin kültüründen bahsetmek mümkün görünmüyor. Binlerce kalifiye göçmen her gün yabancılar dairesinin kapılarını aşındırıyor. 25 yaşındaki Lübnanlı Mahmut Atris, inşaat mühendisliği bölümünü Almanya’da okuyup bitirmesine ve çok iyi Almanca konuşmasına ve Bochum şehrindeki Jeotermal Araştırma Merkezi’nde çalışmasına rağmen sürekli ikamet iznini almak için yaptığı başvuru, hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedilmiş. Atris, duygularını şu sözlerle ifade ediyor:

”Ben tamamen Alman toplumuna uyum sağlamış birisiyim, o kadar yabancı diplomaları tanıma tartışması yapılırken, Almanya’da diplomasını almış birisiyim ama yine de beni bu ülkede istemiyorlar.”

© Deutsche Welle Türkçe

Alexandra Scherle / Çeviren: Başak Demir

Editör: Ahmet Günaltay


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir