Siyasetin manevileştirilmesi, dini retoriği siyasi söylemin içine dâhil etmek, halkın sorunlarını çözmüyor.
Belki dini ihtiyaçlarını okşuyor, ama günlük hayatına yansımıyor.
Tüm Cumhuriyet hükümetleri döneminde ekonomik büyüme ortalaması %5,1 iken son 11 yılın büyüme ortalaması;%4,7’dir.
Dinle ilişkilendirip, meşrulaştırma bir yere geliyor, dünyevi olanla çatışıyor.
İnsanın manevi varlığıyla, deneye dayalı koşullar çatıştığında, ampirik koşullar iradeyi belirler hale geliyor.
Kapitalizmin yerinden etme ve mülksüzleştirme gücü sürerken, boşalan yeri, dinsel/manevi unsurlarla doldurmak, bir raddeden sonra yürümüyor.
İttifakı oluşturan işbirlikçi liberallerin ihtiyacını karşılamıyor.
İttifakı oluşturan dört bileşenden biri olan, liberal bileşen, iktidarı kerhen destekliyor, bir yandan da desteğini çekiyor.
Öte yandan, Türkiye’nin içinde bulunduğu dinamikler, çevre koşulları, Amerika ve Batının halk nezdinde, ortaya çıkan gerçek yüzü, Türkiye’de, ABD’nin, yeni bir iktidar dizayn etmesi olanağını elinden alıyor.
Bu gün, CHP ve MHP’nin “muhalefet iradesi” nin olmayışının nedeni; esas itibariyle, Amerika’nın kendisinin bir irade kullanmaktan giderek yoksun kalmasıdır.
Türkiye’de bozulan, sosyal, iktisadi ve siyasi dengeleri yeniden kurmaya, ABD ve onun işbirlikçilerinin gücü yetmiyor.
ABD’nin en etkin kullandığı cemaatin ve liberal işbirlikçilerin manevi/siyasi gücü, bu dengeleri, yeniden oluşturmaya, ilk paragrafta anlattığım nedenlerden yetersiz kalıyor.
Özetle, iktidarı oluşturan bileşenler; AKP, Bölücüler, cemaat, işbirlikçi liberaller arasında ittifak işlemiyor.
Yeni ittifaklar kurulması, yeni irade gerektiriyor.
Sözünü ettiğimiz irade, şimdiye dek, Amerikan iradesiydi.
Bu irade zayıflayınca, yeni bir iktidar iradesi de muhalefetten de çıkmayınca, kriz derinleşiyor.
Halkın iradesine ambargo koyanların işleri hayli zorlaşıyor.
Yeni bir Amerikan bağımlısı iktidarı kuracak irade oluşmuyor.
Muhalefet olmak demek, Batının tasallut iradesine muhalefet etmek demektir.
Batı ile birlikte, Batının çıkarları (NATO, AB, vs.) ile uyuşarak, muhalefet iradesi oluşmaz.
Dinsel/siyasal hizipçilik iktidarın en zayıf halkasıdır. İktidarın, Amerika ile var olan ilişkisinin zayıflığından yararlanıp, ben daha iyi Amerikancıyım demek, irade koymak demek değildir.
Muhalefetin iradesiz kalmasının nedeni budur.
Zaten devrimler de, böyle dış güçlerin ve onların işbirlikçilerinin iradesinin zayıfladığı dönemlerde, halkın iradesi olarak ortaya çıkar.
Bir yanıt yazın