İngiliz The Economist dergisinin son sayısındaki bir yazıda, Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kızdırma korkusuyla kendilerine otosansür uyguladıklarını itiraf ettikleri belirtildi.
Dergi, Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili değerlendirmesinde, Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nun, Türkiye’yi basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar üzerinden de eleştirdiğini yazdı.
Economist’teki yazıda bu konuda şu ifadeler de yer aldı:
“Avrupa Komisyonu Türkiye’nin basınına yaptığı muamele konusunda oldukça eleştirel bir tutuma sahip. Cezaevlerinde tutuklu ya da mahkûm edilmiş 40 kadar gazeteci var. Birkaç gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı çok eleştirel yaklaşan köşe yazarlarının işlerine son verdi. Komisyon Türkiye’nin en büyük holdingi Doğan Grubu’na karşı vergi makamlarının ancak, bu grubun gazetecileri, AK Parti üyelerinin yolsuzluklarıyla ilgili araştırmalar yaptıktan sonra başlayan taarruzundan endişe ettiğini tekrar etmiştir. Önde gelen birçok gazeteci, Erdoğan’ın canını sıkmamak için kendi kendilerine sansür uyguladıklarını itiraf etmektedir.”
Economist, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise bu kaygıları reddettiğini ve Türkiye’de “Herkesin istediğini yazmakta özgür olduğunu” söylediğini de aktardı.
Gül, dergiye verdiği mülakatta, gazetecilerin korunmasına yönelik yasal ve hatta anayasal düzenlemeleri düşünecekleri sözünü verirken, söz konusu gazetecilerin çoğunun sızdırılan belgeler dolayısıyla tutuklu olduğunu vurguladı.
Gül: Batıdan uzaklaşma iddiaları psikolojik baskı aracı
Cumhurbaşkanı Gül’e göre, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığı iddiaları sıklıkla, “psikolojik baskı” aracı olarak kullanılıyor.
Economist ayrıca, Türkiye’nin Amerikan füze savunma sisteminin kurulmasını kabul etmesi durumunda, İsrail’e karşı sert tavrı ve İran’a karşı sergilediği yumuşak tutuma rağmen tekrar Batı’nın gözüne gireceğinden emin olduğu tespitini de yapıyor.
Dergi, İlerleme Raporu’nda Türkiye’yle ilgili olumlu bölümleri, “Dini azınlıkların daha iyi muamele görüyor olması; Kürtçe yayınlarda sınırlamaların gevşetilmesi; ceza kanunundaki iyileştirmeler; sivillerin ordu üzerindeki kontrolünü artıran yeni anayasal tedbirler ve azınlık okullarında Ermenice kitapların da okutulmasına verilen onay” olarak sıraladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiltere’de Yılın Devlet Adamı Ödülü’nü alması ile Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreci ilerleme raporunun yayımlanmasının arasında yalnızca birkaç saat olduğuna dikkati çeken Economist, Brüksel’in Türkiye’ye yönelttiği eleştirilerin bu nedenle daha çok dikkat çektiğini ancak Gül’ün bu eleştirileri karşılayıp geri döndürebildiği yorumunu yaptı.
Economist, Abdullah Gül’ün AB’nin Kıbrıs Sorunu konusundaki eleştirilerini de şöyle özetledi:
“Avrupa Birliği, her zamanki gibi, Türkiye’nin liman ve havalimanlarını Kıbrıslı Rumlara açması çağrısında bulundu. Fakat, Gül, Türklerin tek taraflı tavizlerde bulunması fikrini geri çevirdi ve ‘Avrupa Birliği, 2004 yılındaki vaadine rağmen Kıbrıslı Türklere uyguladığı tecridi kaldırmadı’ dedi. Kendisine ev sahipliği yapan İngilizler de Kıbrıslı Rumların daha fazla taviz vermeleri gerektiğinde hemfikir olduklarını sessiz sedasız ortaya koydular.”
Economist ayrıca, Cumhurbaşkanı Gül’ün, müzakere başlıkları açılmasa da reformlara devam edeceklerini ve belki ilerde Türklerin de üyeliği reddedeceklerini söylediğini de aktardı.
Bir yanıt yazın