Müslümanlardan özür dile ve genellemede bulunma

Seehofer’e tepkiler çığ gibi: Müslümanlardan özür dile ve genellemede bulunma

Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in özellikle Türkleri hedef alan konuşması, sadece muhalefet partileri arasında değil ülke genelinde infial uyandırdı.
Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in özellikle Türkleri hedef alan konuşması, sadece muhalefet partileri arasında değil ülke genelinde infial uyandırdı.

Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in özellikle Türkleri hedef alan konuşması, sadece muhalefet partileri arasında değil ülke genelinde infial uyandırdı.

Bavyera eyaleti başbakanı Horst Seehofer’in Müslüman göçmenlerin ülkeye gelmesinin durdurulması talebine tepkiler çığ gibi büyüyor. Uyum konusunda Müslüman göçmenlerin sorunlar yaşadığını savunan Seehofer’den özür dilemesi ve genelleme yapmaması talep edildi. Tartışmanın ardından Seehofer, Arap ve Türklerin ülkeye göçünün durdurulmasını asla talep etmediğini söyleyerek kendini savundu.

Federal Hükümetin küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Başkanı ve Bavyera Başbakanı Horst Seehofer’in Müslümanların Almanya’ya göçlerinin durdurulmasını istemesinin ardından tepkiler giderek büyüyor. Konuyu Zaman’a değerlendiren Münih Üniversitesi (LMU) Sosyoloji Profesörü Armin Nassehi, Seehofer’in açıklamalarını popülizm olarak değerlendirdi. Eyalet Başbakanı’nın bunun için kendi saflarından dahi eleştiri aldığını hatırlattı. Uzman sosyolog, bu çıkışın nedeninin CSU’nun kötü anket sonuçları ve parti içinde (Guttenberg’e karşı) rekabet olabileceğine parmak basıp, dikkat çekmek için yapılabileceğine işaret etti.

Seehofer’in özellikle Türkleri hedef alan konuşması, sadece muhalefet partileri arasında değil ülke genelinde infial uyandırdı. Bavyera Başbakanı’nı eleştirenler arasında CSU’nun kardeş partisi Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’li Federal Uyum Yetkilisi Maria Böhmer de yer aldı. Böhmer, şoke olduğunu ve diğer kültürlere ait insanlar hakkında genelleme yapılmasının mümkün olmadığını ifade etti. Göçün durdurulması talebini sert bir dille eleştiren Böhmer, genellemelerin insanları sınırlandırdığını ve uyum çalışmalarına ters olduğunu kaydetti. Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı Selahattin Saygılı yaptığı yazılı açıklamada, ,”Muhalefet ve hükümet düzeyinde bizler Almanya’daki göçmenlerin meselelerinin tartışılmaya başlanmasını hayırlı bir başlangıç olarak görürken, hükümet ortağı bir partiye mensup ve Bavyera Eyaleti Başbakanlığı gibi önemli bir mevkinin sahibi olan Seehofer’in, özellikle Türkleri ve Arapları hedef almasını ve dışlamasını hayra alamet görmüyoruz” ifadesini kullandı.

Almanya Türk Toplumu (TGD) ise, Seehofer’in özür dilemesini talep etti. Cemiyet Başkanı Kenan Kolat, Seehofer’in açıklamalarının iftiracı ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cluadia Roth ise, Seehofer’in sözlerini ‘kundakçı sağcı popülizm’ olarak değerlendirdi. ‘Seehofer, milyonlarca insanı pratik olarak vatandaşlıktan çıkardı. Bu, uyumu en fazla isteyenlerin Alman toplumuna uyum sağlayamadığını gösteriyor.’ şeklinde konuşan Roth, normal bir futbol takımı taraftarının dahi Seehofer’den daha ilerde olduğunu ifade etti. Mesut Özil ve Fatih Akın’ın kendisinin Almanya resmine Seehofer’den daha iyi uyduğunu belirten çevreci siyasi, Seehofer’in özür dilemesini talep etti. Sosyal Demokrat Parti ise, Almanya’nın göçe ihtiyacı olduğu kararı aldığını bildirdi. Göçe ihtiyacın önemine ise Federal İş Ajansı (BA) Başkanı Frank-Jürgen Weise parmak bastı: Süddeutche Zeitung gazetesine röportaj veren Weise, ‘Bu gün Almanya’da 44 milyon işgücü var, göç olmazsa bu rakam 2050 yılında 26 milyona düşecek.’ dedi.

FDP’li siyasi Mahmut Türker ise, Seehofer’in 2013’deki seçimleri göze alarak hodri meydan dediğini ifade etti. Seehofer’den asla böyle bir açıklama beklemediğini dillendiren Türker, partisinin CSU ile yapacağı rutin görüşmede bu konunun gündeme getirileceğini ve uyum konusunda basit siyaset yerine mantıklı ve rasyonel politikaların takip edilmesi gerektiğini anlattı. Türker, Bavyera’daki vatandaşların bu açıklamaya tepki göstermesini beklediklerini sözlerine ekledi. Federal İçişleri Bakanlığı da Arap ülkelerinden gelen her göçmenin uyum sorunu yaşamadığını açıkladı.

Seehofer kendini savundu

Seehofer ise ülkeye Türk ve Arap göçünün durdurulmasını asla talep etmediğini kaydetti ve özür dileme taleplerini geri çevirdi. ‘Ben, geleceğimize yönelik sorulara ve çözmemiz gereken zorluklara dair sorulara cevap verdim. Bu benim görevim.’ diyen Seehofer, Almanya’ya yabancı kalifiye eleman getirilip getirilmemesi konusundaki görüşlerini bildirdiğini belirtti. Seehofer’in, ülkedeki işsiz vatandaşlara öncelik verilmesi taraftarı olduğu ve bu konuda Başbakan Angela Merkel’den destek aldığı ileri sürüldü. Almanya’ya Türkiye ve Arap ülkelerinden yeni göçe ihtiyaç olmadığı kanaatinde. CSU’lu Başbakan, ‘Başka kültürlerden ekstra bir göçe’ ihtiyaç yok diyerek konuşmasında Türkleri ve Arapları hedef almıştı. Bavyeralı siyasi ayrıca, uyum konusunda Türk ve Arap ülkelerinden gelenlerin zorluk çektiklerinin açık şekilde görüldüğünü savunmuştu.

Koalisyon hükümetinin liderlerinin açıklamaları Seehofer’i destekler nitelikte. CDU’lu başbakan Angela Merkel, ülkede yaşayan Türklerin ve Arapların topluma uyum sağlamakta diğer göçmenlere oranla daha fazla zorluk çektiğini ve farklı kültürlerden göçe artık ihtiyaç olmadığını söyledi. Merkel Seehofer’in görüşlerini anlayabildiğini belirtti.

FDP lideri Guido Westerwelle ise, “Göçmenler değerler sistemimizi kabul etmeli” açıklamasında bulundu. Almanya’daki düşünce özgürlüğünün zıt görüşlü kitapları da kaldırabilecek güçte olması gerektiğini belirten Westerwelle, liberal bir politikacı olarak, ülkede yaşayan Müslüman göçmenleri eleştiren Thilo Sarrazin’in “Almanya Kendini Yok Ediyor” adlı kitabını da lanetleyenlerden biri olmadığını söyledi. Westerwelle, Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un, İslamiyet’in Almanya’ya ait olduğunu söylemesini nasıl karşıladığı şeklindeki soruya da şu cevabı verdi: “İslamiyet Almanya’nın toplumsal gerçeğinin bir parçası. Bizim kültürel kökenimiz Hristiyanlık ve Musevilik geleneğine dayanıyor.”

Hessen Eyaleti Entegrasyon Bakanı Jörg Uwe Hahn ise Seehofer’in analizinin doğru, ancak Türk ve Arapların göçünü durdurma talebinin yanlış olduğunu belirtti. Hahn, Almanya devletinin ihtiyaçlarına göre ayarlanmış bir göç konseptinin daha hedefe yönelik olacağını dile getirdi. Bazı halk gruplarının entegre olma konusunda zorluk çektiğini, ancak bundan böyle bir sonuç çıkarmanın doğru olmayacağını belirten bakan şu ifadelerde bulundu: “Bizim çalışma ve bilim piyasamız ve kültürümüz için hangi insanların doğru olduğunu kendimize sormalıyız. Başka ülkelerin insanlarına hangi fırsatları sunuyoruz ve bu insanlar hangi potansiyelleri beraberinde getiriyor. Burada bir alışveriş söz konusudur.”

Almanya’daki Türk cemaatlerine de seslenen Hahn, entegrasyon ve göç politikalarını birbirine karıştırmama konusunda dikkatli olunmasını istedi. Nesillerce ülkede olan insanlara olan yaklaşım ile bu ülkede uzun süre kalmak isteyen insanlara olan yaklaşımın farklı olacağını kaydeden Hahn, “Birinci grubu biz çağırdığımız ve şimdi toplumumuzun bir parçası olarak görmek istediğimiz için onları entegre etme yükümlülüğümüz var. İkinci grup için ise geçmişin düzensiz göçüne son vermek için net bir seçimde bulunmamız gerekiyor” ifadesinde bulundu.

12.10.2010
BAYRAM AYDIN, MÜNİH

Kaynak: Euro Zaman


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir