HSYK , KPSS , AYM

HSYK , KPSS , AYM - erdem bey21

HSYK , KPSS , AYM

Başlık bir formül gibi ama içeriği de çözümsüz bir formül görünümünde. HSYK Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, KPSS Kamu Personeli Seçme Sınavı, AYM Anayasa Mahkemesi anlamına geliyor.

Anayasa değişikliğinde; HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısının değiştirilmesi sonucunda; bu kurullara üye seçimine ilişkin yasal düzenleme yapılmadan seçime gidilmektedir. Anayasa’da yer alan maddelere uygun olarak seçimlerin nasıl yapılacağı konusunda yasal düzenlemeler yapılmadan seçime gidilmesi halinde, bu seçimlerin; iptal edilen KPSS sınavından farkı olmayacaktır.

Anayasa’da en üst nitelikte düzenleyici hükümlerin yer alması esastır. Bu düzenleyici hükümlere göre yasalar çıkarılarak uygulama yapılır. Örneğin Anayasa’da TBMM ve Milletvekillerine ilişkin hükümler de vardır. Ancak bu organların seçimi için, Anayasa’da yer alan hükümler doğrultusunda, Seçmen Kütüklerine ve Seçimlerin Temel Hükümlerine ilişkin yasalar çıkarılarak seçimler yapılır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin seçimlerine ilişkin yasalar çıkarıldıktan sonra, ilgili kurulların üyelerinin seçiminin yapılması yasal bir zorunluluktur.

BELİRSİZ OLAN DURUMLAR

Konuya ilişkin düzenleyici yasalar çıkarılmadığı için bir çok konuda belirsiz durumlar vardır. Bu durumda üye seçimini yapılamaz.Bir kısım yasal belirsizlikleri şu şekilde sıralayabiliriz :
“1.- HSYK’ na seçilebilecek hakimler ‘birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş’ hakim ve savcılar olarak belirlenmiştir. Birinci sınıfa ayrılmamış Hakimler hakim değil midir. Henüz birinci sınıfa yükselmemiş Savcılar savcı değil midir ki bu hakim ve savcılara seçilme ve kendilerini temsil etme hakkı tanınmamıştır.
2.- Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanınmıştır ama buna ilişkin kanun çıkmadığı için bu hak kullanılamamaktadır. İlgili kanunun çıkması yaklaşık olarak iki seneyi bulacaktır. Çıkmayan ve iki sene sonra çıkacak olan bir kanuna göre bu günden nasıl ve neden seçim yapılmaktadır.
3.- Anayasa Mahkemesi üç daire ve genel kurul haline getirilmesine rağmen, dairelerin görevleri belirlenmemiştir. Düzenlenmeyen ve belirlenmeyen görevler için üye seçilmesinin, hiç bir hukuki dayanağı yoktur.
4.- Keza HSYK’ya ilişkin Anayasa değişikliğinde; ‘Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve görevleri kanunla belirlenir’ denmektedir. Böyle bir kanun çıkmadığına göre, görevi ve çalışma şekli belli olmayan kurullara nasıl ve neden üye seçilmektedir.
5.- Anayasa Mahkemesinin ve HSYK’nın bazı üyelerinin; yüksek öğrenim kurumları, üst kademe yöneticileri, avukatlar arasından örneğin 5 kişi olarak Cumhurbaşkanınca seçileceği öngörülmüştür. Hangi guruptan kaç kişinin seçileceği yani seçilecek üyelerin dağılımı belli olmadan, kişisel ve keyfi bir seçim yapılmış olmaktadır. Bu dört beş kişiden kaç tanesi hangi meslek gurubundan olacaktır.
6.- Belirlenen adaylar içinde, HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile davalı- davacı durumda olanlar, haklarında soruşturma başlatılanlar veya Baro tarafından seçilen adaylar içinde TBMM üyesi olan milletvekillerinin bulunması halinde durumun ne olacağı belirsizdir. Bu kadar belirsizliklere rağmen seçim nasıl yapılacaktır.
7.- Anayasa Mahkemesinin bir üyesinin Baro Başkanlarının göstereceği üç aday içinden Cumhurbaşkanınca seçileceği öngörülmüştür. Ama seçimin nasıl yapılacağına ilişkin en ufak bir düzenleme yoktur. Seçim nerede, ne zaman, nasıl yapılacaktır. İtiraz ve şikayetler nasıl değerlendirilecektir. ‘10.000 üyesi olan bir Baro ile 50 üyesi olan Baro’ aynı oranda mı oy kullanacaktır.”

Bütün bu ve benzeri soruların yanıtları ve yasal düzenlemeleri yoktur. Bu durumda yapılacak seçimlerin hukuki ve yasal dayanağı olmayacaktır. Seçimlerin durdurulması veya iptali yolunda davalar açılması halinde durum daha da karmaşık hale gelecektir.

İŞİN EN VAHİM YANI
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ ANLAYIŞINDA ÜYE ARAYIŞI

Geçtiğimiz günlerde, Muş’ta toplanan 16 İl’in Baro Başkanları Anayasa Mahkemesi üyeliği için ortak aday belirleme çalışmaları yapmışlardır. Anayasa Mahkemesi üyeliği için Muş’ta toplanan 16 İl’in Baro Başkanları, seçecekleri üyenin niteliklerini ‘kürt sorununun çözümünde eşitlikçi anlayışa sahip olması’ şeklinde belirlemiş ve deklare etmişlerdir. Bu anlayışın çok vahim sonuçlar doğuracağı ve bir üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yı çalışamaz hale getireceği açıktır. Yüksek hakimler için aranması gereken nitelikler, etnik anlamda değil, hukuk alanında olmalıdır. Diğer gurupların da seçimlerinde ‘belli bir mezhep veya belli bir cemaat sorununun çözümünü öngören anlayışa sahip’ üye istemeleri halinde –ki böyle bir olasılık vardır- yargının ve ülkenin durumunu düşünmek dahi ürkütücü olacaktır. Böyle bir düşünce; adaylarda ve aday seçecek kurullarda değişik pazarlıkları gündeme getirecektir. Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadan, Türk Yargısının üst kurullarına üç beş gün içinde yangından mal kaçırırcasına seçim yapılacak olması bu ve benzeri pek çok sakıncalı duruma neden olacaktır.

Bu nedenle açıkca ifade etmek gerekir ki; HSYK ve AYM seçimleri, iptal edilen KPSS sınavından farklı olmayacaktır. Ancak sonuçları bakımından çok daha büyük zarar, tehlike ve karmaşa doğuracaktır.

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
erdemak@gmail.com

HSYK , KPSS , AYM - erdem bey2

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir