HALKOYLAMASI
Türkiye 12 Eylül 2010’da gene sandık başına gidecek. Bu defa yapılacak olan bir “referandum” yani Türkçe karşılığı ile “halkoylaması”.
Adına ne derseniz deyin; ister talihin garip bir cilvesi, ister bir rastlantı, ister kasden belirlenmiş bir tarih olarak, gene bir 12 Eylül günü, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe sonucu kabul edilen Anayasa’nın temel maddelerine ilişkin, önemli değişiklikler oylanacak ve eğer değişiklişiklikler kabul edilirse, askeri darbeyi yapanlara ve kurumlarında yer alanlara “yargı yolu” açılacak.
REFERANDUM VE PLEBİSİT
Referandum; vatandaşlara, siyasal tercihlerini aracısız şekilde açıklama olanağını sağlayan, doğrudan demokrasinin bir yöntemidir. Anayasa’nın, yasaların, anlaşmaların kabulü veya reddi sonucunu doğurur.
Referanduma götürme yetkisinin kimde olduğunu Anayasalar belirler. Genel olarak Cumhurbaşkanına bu yetki tanınmaktadır. Anayasamıza göre, TBMM.de yapılan oylamalarda belli sayılar arasında kabul oyu alan anayasa değişiklikleri, Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulur. Bir diğer yöntemde ise; seçmenler, hazırladıkları bir dilekçe ile yeterli sayıda imza toplayabilirse, bir kanunun veya belli bir konunun halkoyuna sunulmasını sağlayabilirler. Buna “halkın tasdiki” veya “halkın vetosu” denir. Seçmene daha fazla insiyatif tanıyan bu yöntemin daha demokratik olduğu kuşkusuzdur.
Referandum ile eş anlamlı olarak kullanılan “plebisit” ise; bazı bölge, ülke veya sınıfların kaderini belirlemek için yapılan halkoylamasını ifade eder ve bu yönü itibariyle referandumdan ayrılır.
TÜRKİYE’DE REFERANDUM
Türkiye’de “ilk referandum”, 27 Mayıs 1960 İhtilali’nden sonra hazırlanan 1961 Anayasası için yapıldı. 9.Temmuz 1960 da yapılan halkoylamasına katılan seçmenlerin % 62'si “evet”, % 38'i “hayır” şeklinde oy kullanarak; Kurucu Meclis'in hazırladığı Anayasayı kabul etmiş oldular.
Türkiye “ikinci kez” 1982 Anayasasının halkoyuna sunulması üzerine sandık başına gitti. 1980 İhtilalini müteakıp oluşturulan “Danışma Meclisi” tarafından hazırlanan Anayasa referandumuna 18 milyon 885 bin 488 seçmen katıldı. 17 milyon 215 bin 559 seçmen “kabul”, 1 milyon 626 bin 431 seçmen de “ret” oyu verdi. Yani kabul oyları % 91.37 oranını buldu. Ret oyları ise % 8.63 de kalmıştı. Bu kadar büyük bir seçmen kitlesi tarafından kabul edilen Anayasa’nın, bir baskı veya askeri rejim anayasası olduğunu iddia etmek inandırıcı olmasa gerektir. Bir başka deyişle, bu kadar yüksek bir oyla kabul edilen Anayasa üzerinde yapılacak değişikliklerde de aynı oranın sağlamasının istenmesi doğal karşılanmalıdır. Yapılan değişikliğin “aynı oranı sağlamaması” karşısında, halk tarafından o kadar desteklenmediği düşünülebilir. Şu anda maddelerinde yapılan değişiklikle halk oyuna götürülmek istenen Anayasa, işte bu Anayasa’dır.
Türkiye’de “üçüncü halkoylaması”, 1982 Anayasa’sının Geçici 4. Maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasi yasakların kalkıp kalkmaması için 6.Eylül.1987’ de düzenlendi. Geçici 4. Madde ile siyasi partilerin Genel Başkan ve üst yöneticilerine 10 yıl süre ile siyaset yasağı getirilmişti. 1 Ocak 1980 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde üye bulunan milletvekilleri ile senatörlere ise, beş yıl süre ile siyasi parti kuramayacakları, kurulacak siyasi partilerin merkez yönetim kurullarında veya benzeri organlarında görev alamayacakları yolunda yasak getirilmişti. Gene bir 12 Eylül günü, 1987 yılında açıklanan sonuçlara göre “kıl payı farkla” siyasi yasaklar kaldırıldı. Siyasi yasaklar kaldırılsın diyen seçmen sayısı 11 milyon 711 bin ile % 50.1, kaldırılmasın diyen seçmen sayısı ise 11 milyon 636 bin ile % 49.9 idi. Arayan kişiler, kuşkusuz burada da önemli bir “seçmen mesajı” bulacaklardır.
Türkiye’de “dördüncü kez” yapılan halkoylamasının konusu ise yerel seçimlerin 1 yıl öne alınıp alınmaması idi. 25.Eylül.1988’de yapılan oylamada; % 65 “hayır”, % 35 “evet” oyu ile, bu öne alınış kabul edilmedi.
Türkiye’nin sandık başına gittiği “beşinci referandum” 2007 yılında, 367 sayısına kilitlenen Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ile oldu ve Cumhurbaşkanını artık Meclisin değil, halkın seçmesine yönelik referandum yapıldı. Referandum 21.Ekim.2007 tarihinde yapıldı. En düşük katılımlı bu referandumda seçmenin yüzde 68'i sandık başına gitti. Gidenlerin % 69’u pakete “evet” oyu verirken, %31’i “hayır” oyu kullandı.
REFERANDUM SÜRECİ
Referandumda kullanılan oyların rengi ve sloganların biçimi de ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Beyaz renk genelde “evet”, kırmızı veya kahverengi ise “hayır” oyunu temsil etmiştir. Referandumda “hayır” sonucunu sağlamak isteyen bir gurup “Hayır’da hayır vardır” diyerek simgesel bir dini motif kullanarak tartışma konusu yaratmışlardır.
Referandum için öngörülen sürenin 120 günden 60 güne indirilmesi ise Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmemiştir. Seçim ve benzeri işlemler hakkında yapılacak düzenlemelerin, bu düzenlemeyi izleyen ilk oylamada değil, onu takip eden sonraki uygulamada yürürlüğe girmesi gerektiği kuralı uyarınca, gene eski 120 günlük sürenin uygulanmasına karar verilmiştir.
HALKOYLAMASININ KOŞULLARI
Yeni referandum konusunu, birbiri ile bağlantılı olmayan değişik ve farklı maddeler oluşturmaktadır. Çocukları, yaşlıları, özürlüleri, harp ve görev şehitlerinin dul ve yetimlerini ilgilendiren maddeler yanında, Cumhuriyetin temel kurumları olan yüksek yargı organlarını, Anayasa Mahkemesini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu hedef alan maddelerin bir arada bulunması, bunların ayrı ayrı değil, birlikte oylanmasının istenmesi önemli bir tartışma konusu olmuştur. Maddeler üzerinde toplumsal bir uzlaşma sağlanmadan değişikliklerin hazırlanması ve uygun olmayan yöntemlerle kabul ettirilmeye kalkışılması ise ayrı ve önemli bir sakınca kaynağını oluşturmaktadır.
Aslında temel yasalar ve temel kurumlar üzerinde yapılması düşünülen değişikliklerin, dengeli ve dingin bir sosyal, ekonomik, siyasal ortamın sağlandığı koşullarda yapılması daha kalıcı ve sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Böyle bir ortamın sağlanamadığı; işsizliğin, geçim sıkıntısının, terörün yaşandığı bir ortamda yapılacak önemli ve temel değişikliklerin kalıcı olmayacağı ve huzurlu bir ortam sağlamayacağı, yeni tartışmalara yol açacağı kuşkusuzdur.
İşte gene bir 12 Eylül günü yapılması düşünülen referanduma bu tarihi süreçten geçilerek gidilmektedir.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
erdemak@gmail.com
Bir yanıt yazın