Hollanda’nın Lahey kentinde, güzel ve tarihi bir binada oturumlarını sürdüren BM’ye bağlı Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD), Kosova’nın tek yanlı bağımsızlık ilanını uluslararası hukuka uygun bulması uzun vadede 19. ve 20. yüzyılın bir çok tabusunu yıkacak Hukuki bir Tsunami gibi gözüküyor.
Zaten artık dünyamızdaki siyasi dengeler de 19. yüzyılın sonundaki ve 20. yüzyılın içindeki gibi değil.
20. yüzyılın ilk çeyreğinde yok olmanın kenarından dönen Türk ulusu, 21. yüzyılın daha ilk başlarında bölgesinde lider konumunda.
2. Dünya savaşından önce kendi stratejileri doğrultusunda Hitler’e ve Almanya’ya desteğini veren Amerika, savaşın sonunda Almanya’yı neredeyse haritadan silerek, Avrupa’ya Rusya ile birlikte yeni bir şekil vermişti.
Ne o şekil kaldı, ne Rusya, ne de 20. Yüzyılın son yarısındaki Amerika. Hızla değişime uğradı tüm dünya aktörleri.
1. Dünya savaşını Saray Bosna’daki bir suikast başlatırken, aynı düzeyde ama kansız bir savaşı da İngilizce adı “International Court of Justice” olan Uluslararası Adalet Divanı’nın Kosova ile ilgili aldığı bu son karar başlatacak.
Bundan, özellikle Avrupa’nın ve Asya’nın büyük devletlerinin kaçınabilmesi olanaksız olacak.
Birleşmiş Milletlerin Kosova ile ilgili olarak 1244 numaralı bir kararı var.
Bu karar Kosova’nın Sırbistan’ın bir parçası olduğunu vurguluyor.
Yönetiminin geçici bir süreliğine BM tarafından yapılacağını ve belli “Demokratikleşme ve benzeri gibi” bir takım kriterlerin sağlanmasından sonra da Kosova’nın statüsünün görüşüleceğini söylüyor.
Kosova’nın bağımsızlık sürecinde, söz konusu kriterler daha oluşmadan, “Temas Grubu” ismiyle 5 devletin güdümünde görüşmeler başladı ve sonucu “Bağımsızlığı” getirdi.
Sırplar, Kosova’lıların bağımsızlık haricindeki tüm taleplerini kabul etmelerine rağmen, Kosova’lılar Bağımsızlıkta ısrar ettiler.
Sırpların Lahey Adalet Divanı’na başvurmalarının ana gerekçesi, BM’nin kararında Kosova’nın Sırbistan’ın toprak parçası olduğuna dair vurgu bulunmasıydı.
UAD’nın Belgrad’ın talebi üzerine önceki gün tavsiye niteliğinde aldığı “Uluslararası hukuk, bağımsızlık ilan edilmesine yönelik uygulanabilir yasak içermiyor. Bu nedenle Kosova’nın 17 Şubat 2008’deki bağımsızlık ilanıyla uluslararası hukuk çiğnenmemiştir” yönündeki kararı elbetteki bağımsızlık peşinde olan diğer küçük devletler gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de önünü açmaktadır.
Kosova’nın Bağımsızlığını ilan etmesinin Uluslararası Hukuka aykırı olmadığı gibi, KKTC’nin de Bağımsızlığını ilan etmesi Uluslararası Hukuka aykırı değildir.
UAD’nın, BM’nin 1244 No.lu kararında Kosova topraklarının Sırbistan’ın bir parçası olduğunun vurgulanmasına rağmen dikkate almaması, Kıbrıs için de geçerli bir karardır.
UAD’nin Kosova kararına göre KKTC toprakları, ne Rumların iddia etikleri gibi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti kontrolündedir, ne de AB’nin kendi kendine gelin güvey olup 10. Protokolda bahsettiği şekli ile AB sınırları içindedir.
AB Kıbrıs Rum Cumhuriyeti AB’ye katılırken ahkam kesmiş ve KKTC topraklarını “Şimdilik üzerinde AB Müktesebatının geçerli olmadığı AB toprağı” olarak ilan etmişti.
Aynen Sırbistan’ın askeri ve siyasi yenilgisinin ardından hukuk savaşını da kaybetmesi gibi Rumlar da 20 Temmuz 1974’deki askeri yenilgilerinin ardından 21. Yüzyılın ilk çeyreği çıkmadan Kıbrıs’ın kuzeyi ile ilgili hukuk savaşını da kaybedecekler.
Lahey Uluslararası Adalet Divanı aynen bu şekilde söylüyor.
Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com
25 Temmuz 2010
Bir yanıt yazın