Bildik Rum Oyunu Başladı

 

Bu oyunun son sahnelenmesi 1993 yılında olmuştu.

Baş aktörü de dönemin Cumhurbaşkanı Glafkos Klerides di.

Ondan evvel de dönemin Cumhurbaşkanı ve ünlü EOKA’cı Spiros Kyprianu sahneye koymuştu aynı oyunu.

Kartlaşmış ve bıktırıcı bir oyun bu.

Klerides tam 2.5 yıl “Anlaşma Zemini” yoktur diye masadan kaçmış ve oturmamıştı.

Spiros Kyprianu da “Denktaş benim muhatabım değildir” diyerek masadan kalkıp gitmişti.

Kimdi muhtabı?

O gün bu gündür hala çözmüş değilim.

Herhalde rahmetlik “Çoronik”i karşısında istiyordu muhatap olarak, ara sıra kendisine kim olduğunu hatırlatsın diye.

Şimdi de aynı bayat oyunu Hristofyas sahneye koydu.

Önce Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun “Beni Downer’in açıklamasından ziyade BM Genel Sekreterine gönderdiğim mektup bağlar” sözünü bahane edip masadan kaçtı.

Üstüne geri çeviremeyeceği baskılar ve kınamalar gelince bu sefer, Eroğlu’ndan diyet talep etmek yönetimini yani “Masaya oturmam için ne vereceksin”i uzun kulaklardan ve boş boğazlardan işittirdi.

Baktı gördü bu yöntemler artık bayatlamış ve prim de vermiyor, Eroğlu dikkate almıyor ve ucunda da bir şey yok, işi sözcüsü kanalı ile Eroğlu’nu suçlamaya vardırdı.

Sözcüsü Stefanu, bu amaçla yaptığı açıklamada Kıbrıslı Rumları, Kıbrıs konusunda “Kurban” konumuna koydu ve yaptırımların “Türkiye”ye yapılması gerektiğini dile getirdi.

Yani “Kıbrıslı Rumlar da ne kurban ama”.

Duyan da inanacak.

1963-1974 yılları arasında adadan Türkleri atmak ve yok etmek için Akritas Planı ile Iphestos Planı’nı yapıp uygulamaya koyanlar, adaya Yunanistan’a bağlamak için 103 köyden Türkleri göçe zorlayanlar ve mallarını yağmalayanlar,  geriye dönmeyelim diye evlerimizi yıkanlar ve tarladaki ürünlerimizi yakanlar, Kıbrıslı Türklere Soykırım uygulayanlar, binlerce masum kardeşimizi sadece Türk oldukları için öldürenler her halde Rumlar değil de başkalarıydı.

Hızını alamayan Stefanu Rum Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sayın Derviş Eroğlu, uzlaşılmış müzakere zeminini şaibe altına sokmazsa, müzakereler ilerleyebilir. Kıbrıs sorununun çözümü müzakere masasına konulan tezlerin kalitesine de bağlıdır. Kıbrıs Türk tarafı müzakere zeminine ilişkin uzlaşılmış çerçevede istikrarlı olmalıdır” laflarını ederek, Hristofyas’ın masadan kaçmasını bir nebze olsun kamufle etmeye çalıştı, sanki masaya oturmam diyen kişi Eroğlu imiş gibi.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da, baktı gördü, Hristofyas’ı haklı bulan birileri yok ve suçlamalar hep Rum tarafına doğru oluyor, Stefanu’ya arka çıkabilmek için bir dizi inci döktürdü ve “B planımız,Kıbrıs davası aleyhine hiçbir şey kabul etmeyeceğimizdir” açıklamasını yaptı.

Kiprianu aslında “Müzakereler sürecinde her hangi bir şekilde anlaşma niyetlerinin olmadığını, Rum yönetiminin yaklaşmakta olan olumsuz gelişmeleri göğüsleyecek alternatif bir planı bulunmadığını ve Kasım 2010 tarihinde BM tarafından masaya konması planlanan Hakemlik Yöntemini ve Müzakerelerin bir takvime bağlanmasını da kabul etmeyeceklerini net bir şekilde dile getirdi.

Belli ki Rumların bu müzakere sürecinde bir anlaşmaya varmaya niyetleri yok ve ipe un sermenin geçerli ve göz boyayabilecek yollarını arıyorlar.

Prof. Dr. Ata ATUN

http://www.ataatun.com 

11 Haziran 2010

  - kıbrıs

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir