DİN, DEVLET, MİLLET
(AYRIŞMASI-BÜTÜNLEŞMESİ?)
HÜSEYİN MÜMTAZ
Kim ne derse desin Anastasiadis büyük politikacı, karşısındakilerin beyin kıvrımlarına girmiş, formatı çözmüş, ezber bozuyor.
Yahut, AB’ye “S..tir et!” dedikten sonra çat kapı adaya ve Atina’ya gelen (Ankara’ya uğramadı) Nuland öyle buyurdu ki, öyle söylüyor..
Büyük bir ihtimalle adanın kuzeyinde birbirimizin gırtlağına sarıldığımız mahalli basının pek ilgi göstermediği Vatikan ziyaretinde Anastasiadis; “Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkleri birbirinden ayıran şeyin din olmadığını, milliyetçilik olduğunu” söylemiş.
Alithia Anastasiadis’in, Cumartesi günü Sant Egidio Topluluğu Başkanı Marco Impaliazzo’yla görüştüğünü, görüşmede KKTC’de bulunan bir Ortodoks ve bir Maronit kilisesinin topluluk tarafından restore edilmesi konusunun da ele alındığını yazdı.
Topluluğun daha önce Güney Kıbrıs’ta bir de dinler arası seminer düzenlediğini vurgulayan Anastasiadis, “Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızdan bizi ayıran şeyin hiçbir zaman din olmadığı, milliyetçilik olduğu göz önüne alınırsa Kıbrıs’ın dinler arası birlikteliğin mevcut olduğu yer şeklinde addedilebileceğini” öne sürmüş, “Her iki toplum da yanlışları pahalıya ödedi. Özelikle dini çatışmaların yaşandığı bir bölgede barışçıl birlikteliğin örneğini teşkil edebiliriz” diye de devam etmiş.
Madem Anastasiadis “her iki dinin” de Başkanı olmak istiyor şimdiye kadar meselâ İKÖ’ye güneydeki bir caminin restoresi için baş vurmuş mu?
AB fonlamasıyla iki toplumlulaştırılan göstermelik bir-iki tamirattan bahsetmiyorum.
AB fonlaması deyince 2004 döneminin dolar-euro girişine ve embedilmiş Karen Fogg/Sorosçu çocuklarının inlerinden çıkışına yine hazır olunması gerektiğini de hatırlatmak isterim.
Anastasiadis’in bahsettiği düşünce yapısı bize yabancı değildir.. İngiliz Sömürge İdaresi de aynı kafadaydı. Ada halkını, özellikle 1931 isyanından sonra etnik özelliklerini baskı altında tutup dini tercihlerini öne çıkararak yönetmeye önem vermişti.
Her iki tarafa da “Siz millet değil, cemaatsiniz” diyordu..
O zamanın embedilmişleri Sir Münir’ler aracılığı ile de amaçlarına pek alâ ulaşıyorlardı.
Şimdinin Sir Münirleri kimler acaba?
İngiliz, her iki cemaate de dini tercihli bol tatil öngörmüştü. Toplamda Ortodoks Rumların dini tatil günleri fazla çıkınca, eşitlemek için Mevlit “Kandil”ini de Müslümanların hanesine eklemişti.
Kandil şu anda Türkiye’de değil, KKTC’de resmen “resmî tatil”dir.
E bu kadar tatile mecburen bir de “Kraliçe’nin Doğum Günü” eklenmişti.
(Bakınız Lefkoşa Selimiye’deki mahya)
Aslında “Siz Türk değil, Müslümansınız” söyleminin bize hiç yabancı gelmemesi lâzım…
Batı Trakya, Adalar Türkleri’nin hâli meydanda..
Yaklaşık on senedir dost meclislerinde dillendirdiğim “bir rüyam var”.
Çağırın her hafta, onbeş günde, ayda bir batı Trakya ve Adalar’dan üç beş kişi, anlatsın size AB üyesi Yunan hakimiyetinde Türk pardon Müslüman olmanın faziletlerini..
Anlatamadım kimseye.
Yunanistan’da Türk olmak mümkün değildir. Derneklerinize “Türk”lü dabella asamazsınız.
Anastasiadis’in öyle dediğine bakmayın, Yunanistan’da “Müslüman olmak” da zordur.
Uluslararası anlaşmalara göre Müslüman olduğunuzu iddia ederler ama yine aynı uluslararası anlaşmalara göre edindiğiniz kendi din adamlarınızı, müftülerinizi seçme, camilerinizi yönetme hakkını tanımazlar.
Pat diye müftü, 240 imam ataması yaparlar. Cemaat, seçilmiş yahut atanmış imamın arkasında saf tutmaya “ayrıştırılır”.
“Azınlık okullarında” Türkçe kitaplar, öğretim ve eğitim bin zorlukla-yoklukla karşı karşıyadır.
Türkçeyi, Türk tarihini Yunanlı öğretmenler “öğretir”.
“Müslüman”sınızdır ama minarelerinize yükseklik kotası koyarlar.
Camilerinizi onaramazsınız..
Rum’un çoğunlukta olduğu AB üyesi KIPRIS Federasyonu’nda farklı olacağını mı zannediyorsunuz?
Kaldı ki ufak bir “cürmü meşhut” durumu söz konusu..
Anastasiadis öyle derken Dışişleri Bakanı Kasulidis, “Planın reddi Helenizm için olumsuz olur!” diyor.
Yâni BM yapımı Nuland destekli plan “Helenizm” için kabul edilmeliymiş.
Bir plan, hem Helenizm, hem Türkçülük için olumlu olabilir mi?
O halde gelin siz “cemaat” olun..
Helenik çoğunluğun sultası altında Türklükten vaz geçip Müslüman kalın..
Bakın “Batı Trakyalı ve Adalarlı” Müslümanlar ne kadar mutlu!
Yunanistan’da böyle de Hristiyan Avrupa’da farklı mı?
Bulgaristan’da aşırı sağ söylemleriyle bilinen ve iktidardaki koalisyon hükümetini destekleyen Ataka Partisi, ülkenin en yüksek dağı Rila’nın zirvesinin Musalla olan adının değiştirilmesini istiyormuş.
Ataka lideri, Cumhurbaşkanı’na gönderdiği ve isim değişikliğinin talep edildiği mektubunda, diğer ülkelerde Türkçe olan yer isimlerinin çoktan değiştirildiğini, sadece Bulgaristan’da bu konuda geri kalındığını iddia etmiş.
Siderov, 2 bin 925 metre yüksekliğindeki Bulgaristan’ın ve Balkanlar’ın en yüksek dağ zirvesi olan Musalla’ın isminin Türkçe olduğu gerekçesiyle Bulgarcasıyla değiştirilerek Aziz İvan Rilski olmasını istedi.
Karar verdiniz mi bundan böyle “Beşparmaklar”a artık ne diyeceğinize?
Sadık okuyucu bu köşede Hristiyan Avrupa’nın AB üyesi ülkelerinde Türk-Müslüman göçmen istenmediğini, hastahanelerde Türk ve Müslüman kanı alınmadığını yazdığımızı hatırlayacaktır.
Hâl böyleyken Hürriyet’ten Ömer Bilge, son liderler buluşmasından önce “Yeni kurulacak devlette, Türk ve Rumlar Katolik nikâhında olduğu gibi birbirlerinden ayrılamayacak” cümlesini kurmuştu.
Ortodoks ve Müslüman’a Katolik nikah..
Yahut Anastasiadis’in söylediği gibi “Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkleri birbirinden ayıran şey din değil milliyetçiliktir”.
Kıprıslı Müslüman, Türklüğünden vaz geçerse Kıprıslı Rum da Ortodoksluğundan vaz geçecek mi?
O halde önce “kıprıslıtürk” mü yoksa “Kıbrıs Türkü” mü olduğunuza karar vereceksiniz..
Sonra da dini inançlarınızı özgürce yaşayacaksınız..
“kıprıslıtürk”, Elen bir adada Elen çoğunluğun hakimiyetini kabul eder..
“Kıbrıs Türkü” ise büyük Türk dünyasının Kıbrıs’ta yaşayan ayrılmaz bir parçası olduğunu.
Karar vermeden önce çağırın “Batı Trakyalı ve Adalarlı Müslümanları” her hafta, Üniversitelerinizde, televizyonlarınızda “cemaati” aydınlatsın..
Türk ve Müslüman olmak, hem Türk hem Müslüman olmak bu kadar mı zor?
Kendini ırk ve din olarak rahatça tarif edebildiğin devletinden vaz geçmeye değer mi bunca rezillik?
Hadi bakalım, kolay gelsin.. 18 Şubat 2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın