İstanbul Barosu Kamuoyu Duyurusu…

KAMU OYUNA  DUYURU

Siyasal iktidar, anayasa değişikliği paketiyle KUVVETLER  AYRILIĞI sisteminden KUVVETLER  BİRLİĞİ sistemine geçişi amaçlamaktadır.  Böylece bağımsız olması gereken YARGI, yasamanın ve yürütmenin, dolayısiyle SİYASİ  İKTİDARLARIN denetimine ve güdümüne girecek, HUKUK  DEVLETİ olma niteliği ortadan kalkacaktır.

Türkiye’de toplumun kaygı verici ölçüde sürüklendiği bir süreçte BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİ olan anayasa değişikliği için olmazsa olmaz olan ASGARİ  UZLAŞMA ortamı sağlanmamıştır.  Bu durum  ANAYASAL GELENEKLERE aykırı olduğu gibi tamamen iktidar partisine ilişkin ÖZNEL nedenlere dayanmaktadır.

Bu süreç KATILIMCILIK  VE  ÇOĞULCULUKTAN uzak ve diğer siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına, kısaca ULUSUMUZA  DAYATMAYA dönüşmüştür.

Bu girişimin, Türkiye’de olağanüstü dönemler dışında  İLETİŞİM  ÖZGÜRLÜĞÜ, ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ VE ADİL YARGILANMA HAKKI gibi en temel hak ve güvencelerin en ağır ve sistematik biçimde ihlal edildiği bir iktidar döneminde ve bu iktidar partisi tarafından başlatılmış olması kaygıları daha da arttırmaktadır.

Türkiye’de YARGI BAĞIMSIZLIĞINI daha da güçlendirmek yönünde öncelikli ve zorunlu olarak yapılması gereken köklü  REFORMLAR GEREKSİNİMİ varken, salt HSYK  VE  ANAYASA  MAHKEMESİ gibi yargının üst kurumlarında yapısal değişikliğe gitmenin bir yargı reformu olarak tanımlanması olanaksızdır.

Siyasi iktidarın özellikle son yıllarda YARGI BAĞIMSIZLIĞI,  KUVVETLER  AYRILIĞI ve  HUKUK  DEVLETİ ilkeleriyle bağdaşmayan bir tavır içinde olduğu, YARGIYI kuşattığı ve Adalet Bakanlığının  HSYK nın çalışmalarını bilinçli olarak engellediği kamu oyunca endişeyle izlenmektedir.

İktidar partisince dayatılan anayasa değişikliğinin amacı, kendisine ayak bağı olarak gördüğünü ifade ettiği yüksek yargı organlarını tasfiye etmek ve İKTİDARA  BAĞLI  BİR YARGI yaratmaktadır.

Bu yöntemle ve bu amaca yönelik olarak yapılmak istenen anayasa değişikliği, KUVVETLER  AYRILIĞI, YARGI  BAĞIMSIZLIĞI ve Anayasanın 2. maddesindeki cumhuriyetin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez niteliklerinden olan HUKUK  DEVLETİ  İLKESİ ile bağdaşmamaktadı r.

Yapılmak istenen, CUMHURİYETİN  TEMEL  NİTELİKLERİNİ ORTADAN  KALDIRACAK  VE  ÜLKEYİ  OTORİTER  BİR YÖNETİM  BİÇİMİNE  GÖTÜRECEK  OLAN  BİR  REJİM  DEĞİŞİKLİĞİDİR. Eş söyleyişle  DAYATILAN  ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR KURUMSALLAŞTIRILMAK  İSTENMEKTEDİR.  ANCAK  BU  REJİMİN  ADI “DEMOKRASİ” OLMAYACAKTIR.

SONUÇ  OLARAK:

KATILIMCI  VE  ÇOĞULCU  BİR  SÜREÇ  İÇİNDE GELİŞMEYEN, temel bir UZLAŞMAYA  DAYANMAYAN ve bu nedenle MİLLİ  İRADEYİ  YANSITMAYAN böyle bir anayasa değişikliğinin ve bunun bütün olarak halk oylamasına sunulmasının, özünde yöntem olarak  12 Eylül Anayasasının hazırlanma ve kabul sürecinden hiçbir farkı yoktur.   Bu şekilde yapılmak istenen bir halk oylaması süreci; gerçek anlamda halkın görüşünün sorulması değil, tıpkı 12 Eylül Anayasası gibi bir dayatma ve aldatmaca olacaktır.  Kısaca siyasi iktidar ÖZGÜRLÜKLER  VE HAKLAR ÜLKESİ YARATMAK İÇİN DEĞİL iktidarını daha da güçlendirmek  YARGI ERKİNİ VESAYET ALTINA ALMAK, ANTİDEMOKRATİK  VE BASKICI BİR DÜZEN KURMAK İSTEDİĞİ İÇİN bu yönde değişiklik yapmak istemektedir.  Bu değişikliğin gerçekleşmesi durumunda ne ANAYASANIN  RUHU ne de DEMOKRASİNİN adı kalacaktır.

BU  TEHLİKELİ  GİDİŞE  DUR DEMEK  VE YAPILMAK İSTENENLERİN KARŞISINDA  OLMAK  SAĞ DUYULU VE ÜLKESİNİ SEVEN  HER VATANDAŞIN GÖREVİDİR.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur

İSTANBUL  BAROSU  BAŞKANLIĞI


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir