RIZA ŞAH PEHLEVİ VE ATATÜRK
“Men Leşkerem Sen Serdarsen”
“Ben askerim, Sen Serdarsın”…
Serdar; yani büyük komutan…
Bu sözleri İzmir ziyareti sırasında İran Şahı Rıza Şah Pehlevi Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya söylemişti…
İran Şahı Rıza Pehlevi, Mustafa Kemal Paşa’yı büyük bir komuttan olarak görüyor ve ona büyük bir hayranlık duyuyordu.
Mustafa Kemal Paşa, İran Şahı’nı Türkiye’ye davet etti.
Şah bu daveti büyük bir memnuniyetle kabul etti
Şah davet üzerine şunu demişti:
– “Sabırlı bir adamım. Ancak iki şeye sabrım kalmadı. Biri Avrupa’daki oğlumu görmek, öteki de dostum Gazi Hazretleriyle buluşmak ve tanışmak…”
Türkiye gezisi, Pehlevi’nin şah olduktan sonraki ilk yurt dışı ziyareti olacaktı.
Rıza Pehlevi Ankara’ya gitmek üzere 10 Haziran 1934 tarihinde Gürcübulak sınır kapısından Türkiye’ye girerek, Trabzon ve Samsun üzerinden 16 Haziran 1934 günü Ankara’ya geldi.
Başkent, yılın en güzel günlerinden birini yaşıyordu.
Gazi, bizzat kendisi Ankara İstasyonu’nda onu karşıladı. Ankara’da Şah ile yakından ilgilendi. 20 Haziran’a kadar Ankara’da, Halkevi Binası’nda kalan Rıza Pehlevi bu süre içinde Türk-İran dostluğunu anlatmak için bestelenmiş ilk Türk Operası Özsoy’u Gazi ile birlikte izledi. Türkiye’deki modern gelişmeyi yakından gördü.
Resmi Programa göre Rıza Pehlevi Atatürk ile birlikte İstanbul’a gidecekti. 20 Haziran 1934 günü trenle Ankara’dan hareket edildi. Yanlarında her iki ülkenin üst düzey yöneticileri de vardı.
Anadolu o günlerde bahardan yaza geçiyor; yurt toprağı bütün güzelliğini gözler önüne seriyordu.
Yolda programda bir değişiklik yapıldı. Gazi, Rıza Pehlevi ile İzmir’e gitmeye karar verdi. Tren Eskişehir’den önce Afyon’a oradan da Manisa’ya geldi. Burada heyete İzmir Valisi Kazım Paşa da katıldı. Karayoluyla İzmir’e doğru yola çıkıldı.
Bu arada İzmir’de Gazi ve Rıza Şah Pehlevi’yi karşılamak için hazırlıklar yapılmış, her yer Türk ve İran bayraklarıyla süslenmişti.
22 Haziran 1934 günü Bornova’ya gelindi. Rıza Pehlevi askeri üniformasının içindeydi. Gazi de açık renk bir elbise giymişti. Önce Bornova Ziraat Enstitüsü ziyaret edildi. Burada bir süre kalan konuklara meyve ve çay ikram edildi. Ardından Halkapınar Şehitliği’ne gelindi. Burada Şahı ve Gazi’yi İzmir Belediye Başkanı Behçet Salih Bey karşıladı. Öğleden sonra halkın coşkun gösterileri, fabrikaların ve vapurların siren sesleri arasında İzmir’e girildi.
Her iki lider, coşkulu gösteriler yapan İzmirlileri selamlayarak, Kordon’da bulunan Gazi Köşkü’ne vardılar. Bugün Atatürk Evi ve Müzesi olarak kullanılan bu Naim Palas olarak da bilinmekteydi. Binaya gelen Gazi ve Rıza Pehlevi, körfeze bakan küçük balkona çıkarak, halkı selamladılar… İran Şahı, bu binada, Gazi ise Vali konağında kalacaklardı.
Şah 24 Haziran’a kadar İzmir’de kaldı. Bu süre içinde Atatürk kendisine refakat etti. Önce Hava Kuvvetleri Karargahına gidilerek orada uçuşlar izlendi.
Ardından da Kız öğretmen okulu ziyaret edildi.
Okulun kapısından girilmek üzereyken Atatürk konuğuna yol gösterdi. Ancak Şah bunu kabul etmeyerek, kendisi Büyük Gazi’ye yol göstererek şunları dedi:
“Yoh; Men Leşkerem Sen Serdarsen” demişti…
Yani; “Hayır, ben erim, sense büyük komutansın” demişti İran Şahı…
O gün İzmir Halkevi ve Milli Kütüphane’si de ziyaret etti.
23 Haziran günü saat 15’te Gaziemir Seydiköy’de Türk Ordusunun askeri manevraları izlendi.
Aynı gün Şah; “Bir kardeş gibi olan sevgisini ifade etmek” için, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Karşıyaka’daki mezarına on kişilik bir heyet gönderdi ve bir törenle çelenk koydurdu.
İzmir Valisi Kazım Paşa, 23 Haziran akşamı şehir gazinosunda Pehlevi ve Atatürk onuruna bir balo verdi.
Zeybek ve Halkoyunları oynandı.
O gün büyük bir koşturma içinde olduğunu gördüğü İzmir’in sevilen Valisi Kazım Dirik’e Rıza Şah Pehlevi şunu söylemişti:
” Maşallah sen Dirik Paşa”…
Diri, çevik anlamına gelen “Dirik” soyadı Kazım Paşa’ya Şah tarafından verilmiş oldu.
Balo bittikten sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Şah Rıza Pehlevi ve Atatürk İzmir’den ayrıldılar…
Bu yaşananlar, tarihi Tür İran dostluğunun en güzel anlarından biri olmuştu…
O, dış politikada gerçekçiliğe ve dostluğa inanıyordu
Kemal Arı, 16.01.2015
Bir yanıt yazın