CBS’in 60 Dakika’sında ”habercilik katliamı”

CBS Televizyonunun, Amerikan Kongresinde 4 Mart’ta yapılacak kritik oylama öncesi, 1915 olayları ile ile ilgili tartışmalı bir propaganda faaliyeti yapması tepki ile karşılandı. Programda bir avuç toprak, birkaç kemik delil gösterilerek yüzyıllık bir tartışmanın 12 dakikada tek taraflı hükme bağlanması, ‘habercilik etiği katliamı’ olarak nitelendirildi.


28 Şubat 2010, Pazar
(Turkish Journal Haber Merkezi)

Amerikan CBS Televizyonunun 60 Dakika adlı programının, 28 Şubat Pazar günü yayınlanan bölümünde, 1915 olayları ile ile ilgili tartışmalı bir propaganda faaliyeti yapması tepki ile karşılandı. Programın hazırlayıcısı ve sunucusu Bob Simon’un Suriye’nin Deyrizor şehri yakınlarında ‘’en büyük Ermeni mezarlığı’ olarak tanıtılan bir mezarlığa kadar giderek çekim yaptığı programda, bu alanda ‘’450 bin Ermeninin toplu şekilde gömülü olduğu’’ iddia edildi. Bu büyük iddiaya da sadece Harut Kahveciyan adlı Suriyeli bir dişçi ile bir mezarlıkta avuçlanan topraktan çıkan birkaç kemiğin kaynak olarak gösterilmesi büyük bir habercilik skandalı olarak yorumlandı. Simon’un, ‘’Öyleyse bugüne kadar kimsenin burayı neden kazmadığı’’ sorusunun cevabı ise pas geçildi.

Bob Simon’un olayların tarihi arka planını bir tek Amerikalı Ermeni tarihçi Peter Balakyan’a anlattırması da, araştırmacı habercilikten çok, yanlı bir propaganda faaliyeti hazırlandığının en önemli göstergelerinden biriydi. Taraflı bakışı bir parça gizlemek için Türkiye’nin Washington eski Büyükelçisi Nabi Şensoy ile de görüşülmüştü. Ancak Şensoy’un açıklamalarının kesilerek, iddiaları doğrulayacak bir tarzda verilmesi de bir başka habercilik etiği cinayetiydi. Şensoy’a, ‘’Suriye’deydik. Toprağı avuçladığımızda elimize kemikler geldi. Bunu nasıl açıklarsınız?’’ diye soran Simon, Şensoy’un daha uzun olduğu belli cevabından bir tek, ‘’Türkiye’nin her yerinde kemikler bulabilirsiniz. Bu topraklarda çok trajediler yaşandı’’ cümlesini vermesi dikkat çekiciydi. Simon’un Şensoy karşısında ‘soru soran gazeteciden’’ çok, ‘sorgu yapan savcı’ gibi ‘’ısrarcı itiraf ettirme’’ soruları sorması da, aslında objektif bir anlamadan çok bir propaganda filmi hazırladığının bir başka göstergesiydi.

Şensoy açıklamasında, Birleşmiş Milletlerin soykırımı, ‘’Bir etnik ya da dini grubu tamamen ortadan kaldırma niyetiyle hareket’’ olarak tanımladığına dikkat çeken Şensoy, ‘’Burda kilit kavram ‘niyet’tir. Ölüm başka birşeydir. Her iki tarafta da insanlar öldü. Soykırım ise ayrı bir tartışmadır. Soykırım hukuksal bir kelimedir ve böyle gelişigüzel kullanılmamalı’’ dedi. Şensoy, ”Osmanlı yönetiminde, Ermenilerin tamamen ya da kısmen imha edilmesi niyetinin asla bulunmadığını vurguladı ve isyanlara karışanların tehciri sırasında bazı trajediler yaşandığını” aktardı.

Simon’un, yine bazı Ermenilerin Suriye’deki bir mağaranın ‘’gaz odası’’ olduğu iddiasını, hiçbir tarihsel belgeye dayanmadan programına taşıması da, bir başka objektif habercilik cinayetiydi. ‘’1915 yılında gaz odasının ne aradığını’’ bile sorgulamayan tavır, ‘’Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesindeki Yahudi milletvekillerine İkinci Dünya Savaşının gaz odalarını hatırlatarak etkilemek için ucuz bir propaganda faaliyeti olarak’’ göründü daha çok. Nitekim Balakyan’ın da ‘’Kimse Ermenilerin imhasını hatırlamıyor diyen Hitler’e ilham kaynağı oldu bu imha’’ diyerek, bu fırsatı Yahudi milletvekilleri üzerindeki propagandayı pekiştirmek için kullanması dikkat çekti.

Simon’un 12 dakikaya sığdırdığı habercilik katliamlarından biri ise, Hrant Dink’in hunharca katledilmesini programa ekleyerek duygusal sömürü yapmasıydı. Hrant Dink’in katledilmesinin, sadece Ermenilerce değil bütün Türkiye’ce nefretle kınandığı ve sorumlularının tetikçilerinden azmettiricilerine kadar yakalanarak adalete teslim edildiğinden hiç bahsedilmedi.

Simon, Türkiye’nin jeopolitik öneminden dolayı hiçbir ABD Başkanının ‘soykırım’ kelimesini kullanamadığını ve 2 yıl önce Kongre’deki tasarının da yine Türkiye’nin ilişkileri gözden geçirme tehdidi yüzünden başarısız kaldığına dikkat çekti. 6 ay önce ABD’nin arabuluculuğunda Türkiye ve Ermenistan’ın, ortak bir tarih komisyonu kurulması gibi kilit bir unsur da taşıyan bir protokolü imzaladığını hatırlatan Simon, bugünlerde bu protokolün çökmeye başladığını iddia etti. ‘Soykırım’ kelimesinin kullanılıp kullanılmyacağı ile ilgili mücadelenin ise bitmekten çok uzak olduğunu ifade ederek programı bitirdi. ‘Amerikan Kongresinin bu konuda bir karar tasarısı kabul etmesinin ya da bu kritik oylama öncesinde yaptığı bu propaganda programının, Türkiye ve Ermenistan arasındaki protokole ya da genel olarak Türk halkı ile Ermeni halkı arasındaki uzlaşma, yeniden ilişki kurma çabalarına destek mi köstek mi olacağı” sorusunu cevapsız bırakarak…


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir