Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan sorunları şöyle dile getirebiliriz.
Bölgede şiddet, terör, eğitimsizlik, etnik insan hakları ve toplumsal boyutun önemi büyüktür.
Güneydoğu Anadolu bölgesine şöyle bir gidilecek olunursa, ekonomi sıkıntı ve işsizliğin gelindiği noktayı görmemek mümkün değildir
Oysaki bu bölgenin iklim şartlarına bakıldığında büyük bir hazinenin merkezi olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebepledir ki hazineyi işleme görevi halka, halkı teşvik edip iş istihdamı sağlayabilmek ise devlete düşmektedir.
Eğer ki, toprak doğru bir şekilde işlenip, oradaki çiftçilerimize yeteri kadar maddi ve manevi destek sağlanılabilinirse eminim ekonominin boyutu çok farklı doğrultuda ilerleyecektir.
Mesela; GAP projesi…
Bu proje sosyal bir proje olarak ele alınıp, bölgenin birçok sıkıntısı çözümlenebilinir
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk ve diğer ekonomik problemlerin nedenlerinden biri de ulaşım sıkıntısıdır.
Yollar yetersiz olduğu için bölgeye turistik, ekonomik ve ticari kültürün girişi de güçlenebiliyor.
Bölge ticaretinin kopukluğu çevre devletler ile oluşabilecek sınır ticaretiyle güçlenilebilir ki, bunun için önce komşu ülkeler ile birlik olup, iyi ilişkiler kurmak gerekmektedir.
Bu ilişkilerin kurulabilmesi, ekonomik ve ticari kültürün yükselmesi için Suriye, İran ve Irak ile bir anlaşma içerisine girilebilinir.
Türkiye geneline bakıldığında Güneydoğu bölgesinin unutulmuşluluğunu görmemek içten değil. Oysaki bölgeye sanayi yatırımları tarım, hayvancılığı destekleyecek şekilde olursa göçlerin önü kesilerek kente geri dönüş sağlanılabilinir.
.Bölgedeki etnik kimlikleri ile ayrımcılığa düşmüş olan insanlarımıza çözüm olarak fırsat eşitliği sunulabilinir.
Mesela, bölgedeki kardeşlerimizin dilleri ülke bütünlüğünün korunmasıyla serbest bırakılsa anlaşılabilirlik ve ifade edebilirlik daha net olacaktır.
Resmi dilimiz Türkçedir. Bunu kimse inkâr edemez. Fakat ana dil olarak her kesimden insanlarımıza kendi dilleriyle eğitim yapma imkânları sunulabilinirse, birçok çıkabilecek sorunun önü kesilmiş olacaktır.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde büyük bir terör sorunu vardır. Bu sorunun en ana nedenlerinden birisi de ekonomik sıkıntıdır. Bu sıkıntının çözümlenmesi için devlete büyük işler düşmektedir.
Eğer devlet halka güvenip onu dinleyebilirse ve halka varlığını her an hissettirip güven verirse, halk devlete doğru ilerleyerek, birçok sorunun önü kesilecektir. Böylelikle de ortada ne terör kalacak, nede terörü tetikleyebilecek unsurlar…
Bölge halkı kendini güvende hissettiği için evlatlarını teröre kurban vermek yerine okullara gönderecektir. Çocukların elleri tüfek yerine, silgi kalem tutacaktır. Ölmeyi, öldürmeyi değil, yaşatmayı öğrenip, gelecek nesiller için iyi birer birey olacaktırlar.
Hiç kimse kendilerine atılabilecek her olumlu adımın önüne gölge düşürmez. Eğer onlara olumlu güzel adımlar atılabilinirse eminim devlete uzanabilecek en küçük elin kırbacını önce ülkem insanları sallayacaktır.
Güneydoğu bölgesindeki eğitim seviyesinin yükselmesi için, okullar inşa edilerek, kaynaklar sunulabilir.
Birey ve çocukların okula teşvikleri için ulaşıma destek verilip, servisler tahsis edilebilir.
Unutulmamalıdır ki, eğitim olan bir yerde bilgelik, bilgelik olan bir yerde zenginlik, zenginlik olan bir yerde ise huzur ve barış vardır.
Barışa katkıda bulunmak adına eğitim, toplumun tüm kesimine yaygınlaştırılabilinir.
Güneydoğu bölgesi tarım ve hayvancılığa yatkın bir bölgedir. Eğer bu bölgede halka iş istihdamı sağlamak ümidiyle meslek teknik eğitimler verilmiş olsa, işsizlik düzeyi en aza indirgenmiş olunacaktır.
Her ne kadar bölgede etnik kimlik kaynaklı bir sorun bulunduğu söylenilse de, aslında aksine şiddete sürüklenmeye çalışılan bir ortamda böyle bir olgunun varmış gibi gösterilmesi en büyük sorundur. Ama bilinmez…
Eğer halkın barışı sağlanılıp, devlet tarafından kazanılmak isteniliyorsa, öncelikle halk sosyal barışa inandırılmalıdır.
Bu barışı sağlamak ve inandırmak ağalara değil, devlet büyüklerine düşer.
Eğer bölgede toprak reformu yapılıp, ağalık sistemi zayıflatılmış olsa halk kendini ifade edebilme konusunda daha güçlü olacaktır ki, bu durumda devlete yine büyük görevler düşmektedir.
Unutmayalım, bu ülke lazıyla, çerkeziyle, kürdüyle, türküyle hepimizin… Çünkü hepimiz bu ülke için omuz omuza çarpışıp, şehit verdik. Bu ülkede hepimizin atası yatmakta. Bu sebeple onu korumak, kollamak ve bir bütün halinde muhafaza edip, barışı sağlamak bizlerin elinde.
Eğer ki, bizler sağduyulu bir nesil olarak halkımıza, milletimize ve devletimize sahip çıkar haklarımızı korumak uğruna sessiz kalmazsak, emin olun ki bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Saygılarımla,
Tuğba ALTUN
Bir yanıt yazın