Noam Chomsky’nin Taksim Gezi Parkı Direnişi hakkında dünya kamuoyuna mesajıdır
14 June 2013
Bugün İstanbul sokaklarında ve Türkiye’nin dört bir yanında yaşanmakta olan olaylar, her şeyden önce, halk kitlelerinin baskıya, şiddete karşı; sermaye çıkarları doğrultusunda toplumu değiştirerek onurlu bir yaşam hakkının büyük ölçüde yok sayılmasına karşı nasıl bir mücadele verebileceğine dair ilham verici bir örnektir.
Türkiye’de yaşananlar Türkiye’nin bölgedeki kritik rolü ve en önemli ülke olması açısından özellikle kayda değerdir. Türkiye’de olanların çok geniş etkileri olacaktır. Bunun hem Doğu’da hem Batı’da çok geniş etkileri olacaktır; daha şimdiden hem Doğu’da hem Batı’da bu etkiler gözlemlenmektedir.
Bu direniş küresel halk kitlelerine karşı, bir nesildir devam eden neoliberal saldırıya karşı uluslararası boyuttaki bir başkaldırının parçasıdır. Farklı yerlerde farklı şekiller alabilir; ama başkaldırı her yerde gerçekleşmektedir. Bu milenyumun başında Latin Amerika, uzun yıllardır süren mücadeleden sonra, batının -özellikle de Amerika’nın- tahakkümünden kurtuldu ve daha bağımsız bir yönde ilerlemeye başladı.
Bazı ülkeler kendilerine dayatılan haksız borçları ödemeyi reddettiler. Diğerleri ise, Kuzey Afrika’da olduğu gibi, büyüme ve gelişmeyi engelleyen ve toplumun geneli için büyük zorluklar yaratan neoliberal zincirlerden kendilerini kurtarmak için başka yollar aradılar.
Arap Baharı da, şu anda geçici bir bekleme sürecinde de olsa, aynı yolu izlemeye başladı. Orada da uluslararası finansal kurumların dayattığı ekonomik programların etkilerine ve genel olarak Batılı güçlere karşı ve bu ekonomik programları yürürlüğe sokan yerel otoritelere ve diktatörlere karşı güçlü tepkiler verildi. Bunun nereye varacağını henüz bilemiyoruz.
Türkiye de, şimdi, Avrupa’da ortaya çıkan benzer toplumsal direniş hareketlerine – özellikle Yunanistan’da ve İspanya’da oldukça şiddetli gelişen, Birleşik Devletler’de de Wisconsin ve Zucotti Parkı’ndaki İşgal (Occupy) Hareketleri gibi oluşumlara dahil olmaktadır.
Bence tüm bu hareketler genel küresel bir tepkinin parçalarıdır. Bu tepkiler, şimdiye kadar dayatılan ve ekonomik zenginliğin büyük bir kısmını elinde bulunduran küçük bir zümrenin çıkarına hizmet ederken dünyanın dört bir yanındaki halklar üzerinde korkunç etkiler yaratan sosyal ve ekonomik politikalara karşı başlatılmış bir mücadeledir. Birçok yerde bu politikalar beraberinde büyük bir baskıyı getirmektedir.
Geçtiğimiz bir kaç yılda Türkiye’de talihsiz bir gerileme yaşandı. 1990’lar tam bir korku filmiydi. Her ne kadar bu milenyumun başlarına kadar kayda değer düzelmeler yaşanmış olsa da, şu anda Türkiye dünyadaki bütün ülkelerden daha çok sayıda tutuklu gazeteciye sahip. Bununla birlikte başka alanlardaki baskılar da devam etmekte.
Halk şimdi bunlara karşı direnişe geçmektedir. Başlangıçta bu direniş İstanbul’un merkezindeki halka açık son alanın, bir yandan tarihi kışla ve cami yapımı, diğer yandansa ticarileşme ve kentsel dönüşüm adına talan edilmesi ve şehrin geleneksel karakterinin yok edilmesi girişimine tepki olarak doğmuş olsa da, şimdi artık daha geniş mücadele alanlarına yayılmaktadır.
Bu hareket, uluslararası düzeyde, insan hakları, adalet, özgürlük ve halkların refahı için sorumluluk hisseden herkes için bir destek ve dayanışma sebebi ve fırsatı olmalıdır.
Gerçekten de her yerde dayanışma etkinlikleri devam etmektedir ve aynı zamanda Türkiye’deki bu hareket kendisiyle dayanışma gösterenlerin kendi mücadeleleri için de bir ilham kaynağı olmaktadır. Bunların hepsi uluslararası mücadelelerdir; bu yüzden karşılıklı destek ve etkileşim sürmelidir.
Bu sistemleri dayatan egemen güçlere gelince, bu sistem Avrupa’yı yavaşça tahrip etmekte, Amerika’da da zararlı etkileri gözlenmektedir. Dolayısıyla yaşanan bu mücadeleler bu güçlere bir uyarı niteliğindedir. Egemen güçler, uyguladıkları politikalara son vermeli ve dikkatlerini sermayenin en tepedeki kısmına ve ekonomik zenginliği ellerinde bulunduran çok küçük bir zümreye değil, halkların ihtiyaç ve kaygılarına yöneltmelidirler.
Şu anda Türkiye’de yaşanan olaylar, mümkün olan en güçlü desteği hak eden bir fırsat ve umut ışığıdır. Ön saflarda mücadele edenlere, insan ancak hayran kalabilir ve onların bu çok haklı ve önemli mücadelelerinde başarıya ulaşmalarını temenni edebilir.
Her yer Taksim, her yer direniş! Noam Chomsky Professor (Emeritus) in the Department of Linguistics & Philosophy at MIT
Bir yanıt yazın