NECDET BULUZ
Ali Kerküklü (Irak’taki Türkmenlerin Sessiz Çığlığı Kitabının Yazarı) bize de gönderdiği son yazısında Kerkük’te oynanan Kürt gruplarının oyunlarını gözler önüne seriyor. Kerkük’te ve bölgede olup bitenleri daha iyi anlamak ve tahlil edebilmek için Ali Kerküklü’nün bu yazısını aynen sizlerle paylaşmak istedik.
“Kürt grupları Irak’tan ayrılmayı öngören bağımsızlık referandumuna 25 Eylül’de gitme kararı aldı. Başta Türkiye olmak üzere bölgedeki ülkeler de referanduma şiddetle karşı çıkıyor. Bölgenin diğer büyük oyuncularından İran ve Irak’ın komşusu Suriye de bölgeyi istikrarsızlaştıracağı için referanduma destek vermiyor. Batılı yetkililer de oylamanın bölgede istikrarsızlığa yol açmasından ve özellikle DEAŞ ile mücadeleyi sekteye uğratmasından kaygılı. Irak’ın kuzeyindeki bağımsızlık referandumuna şu an açık bir şekilde destekleyen tek ülke İsrail.
Kerkük resmi olarak Bağdat yönetimine bağlı bir kenttir. Kerkük İl Meclisi, Türkmen ve Arap boykot ettiği oturumda Kerkük’ün de 25 Eylül’deki referanduma katılması kararını aldı. Toplantıya Kerkük’ün Kürt Valisi Necmeddin Kerim de katıldı. Necmeddin Kerim’in Irak Anayasası’nı da hiçe sayarak yaptığı provokatif referandum başvurusu, Kerkük İl Meclisi’nde Kürt üyelerin oylarıyla kabul edildi.
Başlangıçta, “Araplaştırma”, Günümüzde “Kürtleştirme” Politikasına Dönüştü.
Kerkük, asırlardan beri Irak Türkmenlerinin bu coğrafyada şekillenmiş Türk kültürünün merkezidir. Diktatör Saddam Hüseyin, kentin Türk kimliğini ortadan kaldırmak istedi. Bir¬çok yer¬le¬şim yerinin Türk¬çe olan ad¬la¬rı Arap¬ça isim¬ler ile de-ğiş¬ti¬rildi¬. Kerkük Kalesi ve on¬lar¬ca Türk¬men köyü ve yer¬le¬şim ye¬ri yı¬kıl¬dı ve Türk¬menler Irak’ın gü¬ne¬yi¬ne ve farklı illerine sürüldü.
Başlangıçta, “Araplaştırma” politikası ile Türk kimliğini eritme çabaları, günümüzde “Kürtleştirme” politikasına dönüştü. Türk¬menlere yönelik yıllarca in¬san¬lık dı¬şı uygulamalarının bugün daha beteri yapılmaktadır. Çeşitli siyasi gelişmelere bağlı olarak Kerkük ve çevresinin demografik yapısı değiştirilmeye çalışılmıştır. Bunda bölgenin zengin petrol kaynaklarına sahip olması en önemli etken olmuştur. Dün ve bugün emperyalist devletler ile bunların yönlendirdikleri Arap ve Kürt gruplar bölgenin nüfus yapısını Kerkük Türklerinin aleyhine değiştirmek için her yola başvurmuşlardır.
Ne zaman ki işgal güçleri ABD ve İngiltere Irak’a girdi, Kerkük’te tapu ve nüfus kayıtları yakıldı ve bu kent talan edildi, yağmalandı. Türkmen şehri Kerkük’ün nüfusunda ve nüfuzunda büyük hareketlenmeler ve oynamalar baş gösterdi.
700 bin Kürt Kerkük’e İthal Edildi.
2003 yılında Amerika ve İngiltere’nin Irak’ı işgalinin ardından Kürtlerin Türkmen bölgelerinde etkin konuma getirilmesi sonucu, Türkmenlerin hakları yok sayıldı. Daha önceden olan Araplaştırma politikasının yerini Kürtleştirme politikası aldı. İşgal sırasında oluşan istikrarsız ortamda Kürtlerin Kerkük’e kamyonlarla taşınması, Saddam Hüseyin döneminde, Araplar ve Kerkük petrol şirketi çalışanları için yapılan konutlara, askeri garnizonlara, sosyal tesislere, devlet daireleri ve hatta Kerkük Stadyumu´nun soyunma odalarına bile Kürtler yerleştirildi. On binlerce Kürt planlı ve programlı bir şekilde çadırları ile getirildi, Kerkük’e 700 bin Kürt ithal edildi. Dün çadırlarla gelen bu ithal Kürtler bugün konut sahibi oldular. Kürt grupları, devletin tüm imkanlarını sözde göçmen diye bu ithal Kürtlere seferber ettiler. Onlara aş, iş, aylık maaş ve konut imkanı sağladılar. Getirilen Kürtlere sahte “Kerkük” nüfus kağıdı ve gıda karnesi (bu karne her Iraklının devlet işlemlerinde bulundurması gereken bir belge) verildi. Bu ithal Kürtler Kerkük’e yerleştiği içinde Kürt partiler ve Devlet’ten de “göçmen adıyla” maaş almaktalar.
Yeni Kürt Mahalleri Oluşturuldu
Kerkük’teki Kürtleştirme hareketlerinin ne derece tehlikeli bir noktaya geldiğini kanıtlayabilecek en önemli durum, Kerkük-Erbil ve Kerkük-Süleymaniye şehirleri yolu üzerinde kurulan yeni mahallelerdi. Petrol kenti Kerkük´e yerleşen ve ev kurmak için geniş araziler üzerinde hak iddia eden on binlerce Kürt, Kerkük üzerinde hak iddialarını güçlendirmek için kurduğu konutlardan bir kısmı, dumanların yükseldiği doğal gaz tesislerine sadece yarım mil uzaklıkta. Kerkük’e ithal edilen Kürtler, Kerkük petrol yataklarını ele geçirmek için kentin zengin petrol yatakları ve rafinerisi etrafındaki devlete ait arazilere kanunsuz konutlar yaparak yerleştirildiler. Çeşitli vaatlerle Kerkük’e getirilen Kürtlerin oluşturduğu bu mahalleler kentin demografik yapısının nasıl değiştirilmeye çalışıldığına en belirgin örneklerinden bir tanesidir. Kültür ve medeniyet şehri olan bir kent ancak bu kadar acımasız bir şekilde tahrip edilebilirdi.
Bu yerleşen kişilere para verilmesi, “tecavüz evleri” olarak nitelendirilen gecekondulaşmanın yoğunlaşması, 700 bin Kürt’ün Kerkük’e ithal edilmesi, nüfus kayıtlarının ve tapu dairelerinin tahrip edilip yakılması, tüm devlet daireleri ve müdürlüklerin Kürtlerin eline geçmesi gibi gelişmeler Türkmen toplumu üzerinde psikolojik etki yaratmıştır. Bunun akabinde kamunun üst düzey Türkmen yetkililerine, siyasetçi, doktor, iş adamı, bilim adamı, askeri komutan ve sivil halka karşı tehdit, yıldırma, sindirme, fidye isteme, göçe zorlama, bombalı saldırı ve suikast girişimlerinin devam etmesi, Türkmenler üzerinde bu psikolojik etkiyi daha da arttırmıştır. Türkmen bölgelerinde ve diğer kritik merkezlerde oluşan şiddet olayları, Türkmenlere yönelik eylemler bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Irak Türklerinin Irak’taki binlerce yıllık varlığı tehdit altında. Baas rejimi 35 yıl baskı ve zulüm altında tuttuğu ve Araplaştırma politikalarına maruz bıraktığı Irak Türkleri, bugün dış güçlerin işbirlikçilerinin zulmü altında yaşam ve kimlik mücadelesi veriyor. Bölgedeki binlerce yılık Türk kimliği ve varlığı yok ediliyor.
Çocukken yaşadıklarını hiçbir zaman unutmazsın. Çünkü hafızanın en temiz en güçlü olduğu zamanlardır çocukluk. Çocukluk cennetiz Kerkük, nasıl bir “yitik cennet”e dönüştüğünü görüyoruz. Bu da bize derin bir acı ve keder veriyor. Zalimler, çocukluk cennetimizi harabeye ve hayatımızı da cehenneme çevirdiler. Kerkük giderek solan, el değiştiren, artık tutunamayan bir kent. Ötesi, halen, belleğimizde yaşayan, kanayan haliyle çocukluk cennetiz. “
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın