KIBRIS’TA TAŞLARIN YERİNE DİKKAT EDİN

<p>KIBRIS’TA TAŞLARIN YERİNE DİKKAT EDİN
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Çünkü yakında hepsi yerinden oynayacak…
Egemen Bağış ile başlayalım.
Muhterem bu sefer, Türkiye’deki bilmem hangi üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı olarak bir heyetle beraber KKTC’yi ziyaret etmiş.
Bayram değil, seyran değilken eniştemizin bu ziyaretinin altında neler yatıyor acaba? Yeni üniversite, yeni kampüs?
“Denktaş Üniversitesi” söz konusu olunca dünyaları ayağa kaldıranlar bu sefer neden susmuş?
Ve gelmişken yine “Tayvan Modeli”nin altını yakmış, ısıtmaya başlamış.
Türkiye’deki AB Bakanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkileri konusunda milim ilerleme olmadığı için (AB karşıtı olmam ayrı konu) kendisini asla dikkate almam.
Bence görev süresinin “şahikası”/tepe noktası 12 Haziran 2009 tarihinde HaberTürk Gazetesinde Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda sarf ettiği şu cümledir; “Biz limanlarımızı açmaya hazırız ama KKTC’ye uygulanan ambargo kalksın, Ercan limanından bir gemi gidip portakal yüklesin getirsin, limanlarımızı açalım”.
Önce “dil sürçmesi” demiş, üzerinde durmaya niyetlenmemiştim ama cümlenin devamında gelen “geminin portakal yüklemesi” olgusu, konunun aslında mantık yahut bilgi sürçmesi olduğunu açığa çıkarmıştı.
Şimdi Kıbrıs’la ilgisi/bilgisi; “Ercan’ın gemi yanaşabilecek bir liman” olduğu ile sınırlı Bağış 2017 ziyaretinde hem de üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı yaka kartı ile Tayvan Modeli’nden bahsediyor.
Hadi canım sen de!
“Türk tipi Başkanlık” pekâlâ oluyor da; şekil (a)da görüldüğü gibi “Türk tipi bağımsız devlet” neden olamıyor?
Tayvan; Komünist Çin’in dayatması ile BM tarafından bağımsızlığı tanınmayan Milliyetçi Çin’in adıdır. Başka devletlerle kurduğu ikili ilişkilerle ekonomi, dış ticaret, turizm, refah çıtasını yükseltmiştir.
Ve BM’yi fazla dikkate de almayın, zira “dünya beşten büyüktür”.
KKTC’nin de Tayvan’la ilgisi yoktur, çünkü;
K.Çin aynı ırka mensup Tayvan’ın can düşmanıdır. Türkiye, KKTC’nin tek dostudur.
KKTC’nin diğer devletlerle ikili ilişki kurmasının, çok “çalışarak” ekonomisini düzeltmesinin önünde ne engel vardır?
Neden tanınma istemiyor KKTC?
Diğer Türk Devletleri neden tanımıyor? Acaba kapıları çalınsa “hayır” mı diyecekler?
Araplardan şüpheliyim. Geçmişte Makarios’un en büyük destekçisi Filistinli Yaser Arafat değil miydi?
Müslüman Mısırlı Nasır, yine Makarios’un Çekoslovakya’dan silah tedarikine aracılık yapmıyor muydu?
“Bir kere yükselen bayrak bir daha iner mi?”
“Devlet kuran son Türk, Denktaş!”ın kemiklerini mi sızlatacağız?
Egemen Bağış’tan fazla bile bahsettik, asıl konumuz Recep Akdağ’a dönelim..
Recep Akdağ çocuk doktorudur, profesördür. Refik Saydam’dan sonra en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapmış isimdir.
Halen “Kıbrıs İşleri”nden sorumlu Başbakan Yardımcısıdır.
“Kıbrıs İşleri”nden sorumlu her bakan kısa bir süre sonra Ada’ya geldiği halde Akdağ bu ziyaretini oldukça uzatmıştır. Zannederim konu, şimdiye kadarki ilgi alanının hayli dışında olması nedeniyle kapsamlı bir çalışma yaptığı için ziyareti gecikmiştir…
Kız ve erkek öğrencilerin eğitimleri ile ilgili düşünceleri konumuz dışıdır.
Tuğrul Türkeş’in hemşehrilik yakınlığını ilişkilere yansıtan (ve hayli istismar edildiğine inandığım) hoşgörülü yaklaşımından sonra Akdağ’ın sergileyeceği sosyal ve ideolojik tavrın iktidar dahil KKTC’deki çoğu çevreye ters geleceğini düşünüyorum.
Kapalı kapılar ardında sergilenmesi muhtemel bir amir-memur tavrının ortamı oldukça soğutması ihtimal dahilindedir.
Öte yandan bir başka konudan oldukça ümitliyim.
Akdağ Türkiye’de uzun süren Sağlık bakanlığı zamanında mevcut sağlık sistemini kökünden değiştirmiştir. SGK ve kamu hastahaneleri farkını ortadan kaldırmış; hocaların muayenehanelerini kapattırmış, özel hastahaneleri özendirmiş, aile hekimliği kavramını yerleştirmiştir.
Bu sistemin iyiliği/kötülüğü şu an Türkiye’de halen tartışılmaktadır, en fazla şikâyet edenler doktor ve eczacılardır ama giderek alışılmakta ve her geçen gün daha fazla uygulama alanı da bulmaktadır.
Şimdi…
“KKTC’de en kötü sektör hangisi?” sorusu karşısında oldukça zorlanırım ama “Sağlık” sistemini ilk sıraya yazarım.
Hasta, hastahane, doktor, sendika, eczane, ilaç… içler acısı bir haldedir.
(Tek bir “Genel Hastahane”miz varken ne kadar mutluyduk!)
Akdağ eğer KKTC’deki sağlık sorununa el atarsa (bundan kötüsü zaten olamayacağına göre) çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
Bir fırsat daha…
Akdağ ilk gece mümkünse Girne “Lord’s Palace Hotel”in beş kilometre yakınlarında bir yerde misafir edilmelidir.
Ertesi sabah; “Çevre Dairesi mi-Belediye mi sorumlu?” probleminin kökten çözüleceğine; Girne ahalisinin Akdağ’a duacı olacağına inanıyorum.
Ve son olarak ilişik fotoğrafa dikkatle bakın, Akdağ’a da gösterin lütfen…</p>
<p>
Otobüs değil, Trabzon Havalimanından Türkiye’nin değişik şehirlerine uçak bilet fiyatlarıdır gördüğünüz 64 liralar. Lefkoşa’dan Ankara-İstanbul-İzmir’e olan fiyatlarla karşılaştırın.
İzolasyon filan diyorsunuz ya… Sorumluyu hiç başka yerde aramayın… Bu fiyatlarla Kıbrıs Türkü’nü dünyadan izole eden, ille de gitmek istiyorsa Rum’un Larnaka’sına yönelten sizsiniz efendiler.
Yarın KKTC’ye gelecek olan Akdağ’ın, eğer haberi olursa; 1)sağlık; 2)gürültü cinayetleri ve 3)uçak fiyatları meselesini çözeceğine inanıyorum.
Ama ne olursa olsun başka taşlar da yerinden oynayacak, dikkat edin. 27 Ağustos 2017</p> - 33587

KIBRIS’TA TAŞLARIN YERİNE DİKKAT EDİN
Hüseyin MÜMTAZ

Çünkü yakında hepsi yerinden oynayacak…
Egemen Bağış ile başlayalım.
Muhterem bu sefer, Türkiye’deki bilmem hangi üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı olarak bir heyetle beraber KKTC’yi ziyaret etmiş.
Bayram değil, seyran değilken eniştemizin bu ziyaretinin altında neler yatıyor acaba? Yeni üniversite, yeni kampüs?
“Denktaş Üniversitesi” söz konusu olunca dünyaları ayağa kaldıranlar bu sefer neden susmuş?
Ve gelmişken yine “Tayvan Modeli”nin altını yakmış, ısıtmaya başlamış.
Türkiye’deki AB Bakanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkileri konusunda milim ilerleme olmadığı için (AB karşıtı olmam ayrı konu) kendisini asla dikkate almam.
Bence görev süresinin “şahikası”/tepe noktası 12 Haziran 2009 tarihinde HaberTürk Gazetesinde Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda sarf ettiği şu cümledir; “Biz limanlarımızı açmaya hazırız ama KKTC’ye uygulanan ambargo kalksın, Ercan limanından bir gemi gidip portakal yüklesin getirsin, limanlarımızı açalım”.
Önce “dil sürçmesi” demiş, üzerinde durmaya niyetlenmemiştim ama cümlenin devamında gelen “geminin portakal yüklemesi” olgusu, konunun aslında mantık yahut bilgi sürçmesi olduğunu açığa çıkarmıştı.
Şimdi Kıbrıs’la ilgisi/bilgisi; “Ercan’ın gemi yanaşabilecek bir liman” olduğu ile sınırlı Bağış 2017 ziyaretinde hem de üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı yaka kartı ile Tayvan Modeli’nden bahsediyor.
Hadi canım sen de!
“Türk tipi Başkanlık” pekâlâ oluyor da; şekil (a)da görüldüğü gibi “Türk tipi bağımsız devlet” neden olamıyor?
Tayvan; Komünist Çin’in dayatması ile BM tarafından bağımsızlığı tanınmayan Milliyetçi Çin’in adıdır. Başka devletlerle kurduğu ikili ilişkilerle ekonomi, dış ticaret, turizm, refah çıtasını yükseltmiştir.
Ve BM’yi fazla dikkate de almayın, zira “dünya beşten büyüktür”.
KKTC’nin de Tayvan’la ilgisi yoktur, çünkü;
K.Çin aynı ırka mensup Tayvan’ın can düşmanıdır. Türkiye, KKTC’nin tek dostudur.
KKTC’nin diğer devletlerle ikili ilişki kurmasının, çok “çalışarak” ekonomisini düzeltmesinin önünde ne engel vardır?
Neden tanınma istemiyor KKTC?
Diğer Türk Devletleri neden tanımıyor? Acaba kapıları çalınsa “hayır” mı diyecekler?
Araplardan şüpheliyim. Geçmişte Makarios’un en büyük destekçisi Filistinli Yaser Arafat değil miydi?
Müslüman Mısırlı Nasır, yine Makarios’un Çekoslovakya’dan silah tedarikine aracılık yapmıyor muydu?
“Bir kere yükselen bayrak bir daha iner mi?”
“Devlet kuran son Türk, Denktaş!”ın kemiklerini mi sızlatacağız?
Egemen Bağış’tan fazla bile bahsettik, asıl konumuz Recep Akdağ’a dönelim..
Recep Akdağ çocuk doktorudur, profesördür. Refik Saydam’dan sonra en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapmış isimdir.
Halen “Kıbrıs İşleri”nden sorumlu Başbakan Yardımcısıdır.
“Kıbrıs İşleri”nden sorumlu her bakan kısa bir süre sonra Ada’ya geldiği halde Akdağ bu ziyaretini oldukça uzatmıştır. Zannederim konu, şimdiye kadarki ilgi alanının hayli dışında olması nedeniyle kapsamlı bir çalışma yaptığı için ziyareti gecikmiştir…
Kız ve erkek öğrencilerin eğitimleri ile ilgili düşünceleri konumuz dışıdır.
Tuğrul Türkeş’in hemşehrilik yakınlığını ilişkilere yansıtan (ve hayli istismar edildiğine inandığım) hoşgörülü yaklaşımından sonra Akdağ’ın sergileyeceği sosyal ve ideolojik tavrın iktidar dahil KKTC’deki çoğu çevreye ters geleceğini düşünüyorum.
Kapalı kapılar ardında sergilenmesi muhtemel bir amir-memur tavrının ortamı oldukça soğutması ihtimal dahilindedir.
Öte yandan bir başka konudan oldukça ümitliyim.
Akdağ Türkiye’de uzun süren Sağlık bakanlığı zamanında mevcut sağlık sistemini kökünden değiştirmiştir. SGK ve kamu hastahaneleri farkını ortadan kaldırmış; hocaların muayenehanelerini kapattırmış, özel hastahaneleri özendirmiş, aile hekimliği kavramını yerleştirmiştir.
Bu sistemin iyiliği/kötülüğü şu an Türkiye’de halen tartışılmaktadır, en fazla şikâyet edenler doktor ve eczacılardır ama giderek alışılmakta ve her geçen gün daha fazla uygulama alanı da bulmaktadır.
Şimdi…
“KKTC’de en kötü sektör hangisi?” sorusu karşısında oldukça zorlanırım ama “Sağlık” sistemini ilk sıraya yazarım.
Hasta, hastahane, doktor, sendika, eczane, ilaç… içler acısı bir haldedir.
(Tek bir “Genel Hastahane”miz varken ne kadar mutluyduk!)
Akdağ eğer KKTC’deki sağlık sorununa el atarsa (bundan kötüsü zaten olamayacağına göre) çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
Bir fırsat daha…
Akdağ ilk gece mümkünse Girne “Lord’s Palace Hotel”in beş kilometre yakınlarında bir yerde misafir edilmelidir.
Ertesi sabah; “Çevre Dairesi mi-Belediye mi sorumlu?” probleminin kökten çözüleceğine; Girne ahalisinin Akdağ’a duacı olacağına inanıyorum.
Ve son olarak ilişik fotoğrafa dikkatle bakın, Akdağ’a da gösterin lütfen…

<p>KIBRIS’TA TAŞLARIN YERİNE DİKKAT EDİN
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Çünkü yakında hepsi yerinden oynayacak…
Egemen Bağış ile başlayalım.
Muhterem bu sefer, Türkiye’deki bilmem hangi üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı olarak bir heyetle beraber KKTC’yi ziyaret etmiş.
Bayram değil, seyran değilken eniştemizin bu ziyaretinin altında neler yatıyor acaba? Yeni üniversite, yeni kampüs?
“Denktaş Üniversitesi” söz konusu olunca dünyaları ayağa kaldıranlar bu sefer neden susmuş?
Ve gelmişken yine “Tayvan Modeli”nin altını yakmış, ısıtmaya başlamış.
Türkiye’deki AB Bakanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkileri konusunda milim ilerleme olmadığı için (AB karşıtı olmam ayrı konu) kendisini asla dikkate almam.
Bence görev süresinin “şahikası”/tepe noktası 12 Haziran 2009 tarihinde HaberTürk Gazetesinde Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda sarf ettiği şu cümledir; “Biz limanlarımızı açmaya hazırız ama KKTC’ye uygulanan ambargo kalksın, Ercan limanından bir gemi gidip portakal yüklesin getirsin, limanlarımızı açalım”.
Önce “dil sürçmesi” demiş, üzerinde durmaya niyetlenmemiştim ama cümlenin devamında gelen “geminin portakal yüklemesi” olgusu, konunun aslında mantık yahut bilgi sürçmesi olduğunu açığa çıkarmıştı.
Şimdi Kıbrıs’la ilgisi/bilgisi; “Ercan’ın gemi yanaşabilecek bir liman” olduğu ile sınırlı Bağış 2017 ziyaretinde hem de üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı yaka kartı ile Tayvan Modeli’nden bahsediyor.
Hadi canım sen de!
“Türk tipi Başkanlık” pekâlâ oluyor da; şekil (a)da görüldüğü gibi “Türk tipi bağımsız devlet” neden olamıyor?
Tayvan; Komünist Çin’in dayatması ile BM tarafından bağımsızlığı tanınmayan Milliyetçi Çin’in adıdır. Başka devletlerle kurduğu ikili ilişkilerle ekonomi, dış ticaret, turizm, refah çıtasını yükseltmiştir.
Ve BM’yi fazla dikkate de almayın, zira “dünya beşten büyüktür”.
KKTC’nin de Tayvan’la ilgisi yoktur, çünkü;
K.Çin aynı ırka mensup Tayvan’ın can düşmanıdır. Türkiye, KKTC’nin tek dostudur.
KKTC’nin diğer devletlerle ikili ilişki kurmasının, çok “çalışarak” ekonomisini düzeltmesinin önünde ne engel vardır?
Neden tanınma istemiyor KKTC?
Diğer Türk Devletleri neden tanımıyor? Acaba kapıları çalınsa “hayır” mı diyecekler?
Araplardan şüpheliyim. Geçmişte Makarios’un en büyük destekçisi Filistinli Yaser Arafat değil miydi?
Müslüman Mısırlı Nasır, yine Makarios’un Çekoslovakya’dan silah tedarikine aracılık yapmıyor muydu?
“Bir kere yükselen bayrak bir daha iner mi?”
“Devlet kuran son Türk, Denktaş!”ın kemiklerini mi sızlatacağız?
Egemen Bağış’tan fazla bile bahsettik, asıl konumuz Recep Akdağ’a dönelim..
Recep Akdağ çocuk doktorudur, profesördür. Refik Saydam’dan sonra en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapmış isimdir.
Halen “Kıbrıs İşleri”nden sorumlu Başbakan Yardımcısıdır.
“Kıbrıs İşleri”nden sorumlu her bakan kısa bir süre sonra Ada’ya geldiği halde Akdağ bu ziyaretini oldukça uzatmıştır. Zannederim konu, şimdiye kadarki ilgi alanının hayli dışında olması nedeniyle kapsamlı bir çalışma yaptığı için ziyareti gecikmiştir…
Kız ve erkek öğrencilerin eğitimleri ile ilgili düşünceleri konumuz dışıdır.
Tuğrul Türkeş’in hemşehrilik yakınlığını ilişkilere yansıtan (ve hayli istismar edildiğine inandığım) hoşgörülü yaklaşımından sonra Akdağ’ın sergileyeceği sosyal ve ideolojik tavrın iktidar dahil KKTC’deki çoğu çevreye ters geleceğini düşünüyorum.
Kapalı kapılar ardında sergilenmesi muhtemel bir amir-memur tavrının ortamı oldukça soğutması ihtimal dahilindedir.
Öte yandan bir başka konudan oldukça ümitliyim.
Akdağ Türkiye’de uzun süren Sağlık bakanlığı zamanında mevcut sağlık sistemini kökünden değiştirmiştir. SGK ve kamu hastahaneleri farkını ortadan kaldırmış; hocaların muayenehanelerini kapattırmış, özel hastahaneleri özendirmiş, aile hekimliği kavramını yerleştirmiştir.
Bu sistemin iyiliği/kötülüğü şu an Türkiye’de halen tartışılmaktadır, en fazla şikâyet edenler doktor ve eczacılardır ama giderek alışılmakta ve her geçen gün daha fazla uygulama alanı da bulmaktadır.
Şimdi…
“KKTC’de en kötü sektör hangisi?” sorusu karşısında oldukça zorlanırım ama “Sağlık” sistemini ilk sıraya yazarım.
Hasta, hastahane, doktor, sendika, eczane, ilaç… içler acısı bir haldedir.
(Tek bir “Genel Hastahane”miz varken ne kadar mutluyduk!)
Akdağ eğer KKTC’deki sağlık sorununa el atarsa (bundan kötüsü zaten olamayacağına göre) çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
Bir fırsat daha…
Akdağ ilk gece mümkünse Girne “Lord’s Palace Hotel”in beş kilometre yakınlarında bir yerde misafir edilmelidir.
Ertesi sabah; “Çevre Dairesi mi-Belediye mi sorumlu?” probleminin kökten çözüleceğine; Girne ahalisinin Akdağ’a duacı olacağına inanıyorum.
Ve son olarak ilişik fotoğrafa dikkatle bakın, Akdağ’a da gösterin lütfen…</p>
<p>
Otobüs değil, Trabzon Havalimanından Türkiye’nin değişik şehirlerine uçak bilet fiyatlarıdır gördüğünüz 64 liralar. Lefkoşa’dan Ankara-İstanbul-İzmir’e olan fiyatlarla karşılaştırın.
İzolasyon filan diyorsunuz ya… Sorumluyu hiç başka yerde aramayın… Bu fiyatlarla Kıbrıs Türkü’nü dünyadan izole eden, ille de gitmek istiyorsa Rum’un Larnaka’sına yönelten sizsiniz efendiler.
Yarın KKTC’ye gelecek olan Akdağ’ın, eğer haberi olursa; 1)sağlık; 2)gürültü cinayetleri ve 3)uçak fiyatları meselesini çözeceğine inanıyorum.
Ama ne olursa olsun başka taşlar da yerinden oynayacak, dikkat edin. 27 Ağustos 2017</p> - preview 280243 75f29ea62d634f5480b295483b35b104
Otobüs değil, Trabzon Havalimanından Türkiye’nin değişik şehirlerine uçak bilet fiyatlarıdır gördüğünüz 64 liralar. Lefkoşa’dan Ankara-İstanbul-İzmir’e olan fiyatlarla karşılaştırın.
İzolasyon filan diyorsunuz ya… Sorumluyu hiç başka yerde aramayın… Bu fiyatlarla Kıbrıs Türkü’nü dünyadan izole eden, ille de gitmek istiyorsa Rum’un Larnaka’sına yönelten sizsiniz efendiler.
Yarın KKTC’ye gelecek olan Akdağ’ın, eğer haberi olursa; 1)sağlık; 2)gürültü cinayetleri ve 3)uçak fiyatları meselesini çözeceğine inanıyorum.
Ama ne olursa olsun başka taşlar da yerinden oynayacak, dikkat edin. 27 Ağustos 2017

<p>KIBRIS’TA TAŞLARIN YERİNE DİKKAT EDİN
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Çünkü yakında hepsi yerinden oynayacak…
Egemen Bağış ile başlayalım.
Muhterem bu sefer, Türkiye’deki bilmem hangi üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı olarak bir heyetle beraber KKTC’yi ziyaret etmiş.
Bayram değil, seyran değilken eniştemizin bu ziyaretinin altında neler yatıyor acaba? Yeni üniversite, yeni kampüs?
“Denktaş Üniversitesi” söz konusu olunca dünyaları ayağa kaldıranlar bu sefer neden susmuş?
Ve gelmişken yine “Tayvan Modeli”nin altını yakmış, ısıtmaya başlamış.
Türkiye’deki AB Bakanlığı sırasında Türkiye-AB ilişkileri konusunda milim ilerleme olmadığı için (AB karşıtı olmam ayrı konu) kendisini asla dikkate almam.
Bence görev süresinin “şahikası”/tepe noktası 12 Haziran 2009 tarihinde HaberTürk Gazetesinde Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda sarf ettiği şu cümledir; “Biz limanlarımızı açmaya hazırız ama KKTC’ye uygulanan ambargo kalksın, Ercan limanından bir gemi gidip portakal yüklesin getirsin, limanlarımızı açalım”.
Önce “dil sürçmesi” demiş, üzerinde durmaya niyetlenmemiştim ama cümlenin devamında gelen “geminin portakal yüklemesi” olgusu, konunun aslında mantık yahut bilgi sürçmesi olduğunu açığa çıkarmıştı.
Şimdi Kıbrıs’la ilgisi/bilgisi; “Ercan’ın gemi yanaşabilecek bir liman” olduğu ile sınırlı Bağış 2017 ziyaretinde hem de üniversitenin “Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu” Başkanı yaka kartı ile Tayvan Modeli’nden bahsediyor.
Hadi canım sen de!
“Türk tipi Başkanlık” pekâlâ oluyor da; şekil (a)da görüldüğü gibi “Türk tipi bağımsız devlet” neden olamıyor?
Tayvan; Komünist Çin’in dayatması ile BM tarafından bağımsızlığı tanınmayan Milliyetçi Çin’in adıdır. Başka devletlerle kurduğu ikili ilişkilerle ekonomi, dış ticaret, turizm, refah çıtasını yükseltmiştir.
Ve BM’yi fazla dikkate de almayın, zira “dünya beşten büyüktür”.
KKTC’nin de Tayvan’la ilgisi yoktur, çünkü;
K.Çin aynı ırka mensup Tayvan’ın can düşmanıdır. Türkiye, KKTC’nin tek dostudur.
KKTC’nin diğer devletlerle ikili ilişki kurmasının, çok “çalışarak” ekonomisini düzeltmesinin önünde ne engel vardır?
Neden tanınma istemiyor KKTC?
Diğer Türk Devletleri neden tanımıyor? Acaba kapıları çalınsa “hayır” mı diyecekler?
Araplardan şüpheliyim. Geçmişte Makarios’un en büyük destekçisi Filistinli Yaser Arafat değil miydi?
Müslüman Mısırlı Nasır, yine Makarios’un Çekoslovakya’dan silah tedarikine aracılık yapmıyor muydu?
“Bir kere yükselen bayrak bir daha iner mi?”
“Devlet kuran son Türk, Denktaş!”ın kemiklerini mi sızlatacağız?
Egemen Bağış’tan fazla bile bahsettik, asıl konumuz Recep Akdağ’a dönelim..
Recep Akdağ çocuk doktorudur, profesördür. Refik Saydam’dan sonra en uzun süre Sağlık Bakanlığı yapmış isimdir.
Halen “Kıbrıs İşleri”nden sorumlu Başbakan Yardımcısıdır.
“Kıbrıs İşleri”nden sorumlu her bakan kısa bir süre sonra Ada’ya geldiği halde Akdağ bu ziyaretini oldukça uzatmıştır. Zannederim konu, şimdiye kadarki ilgi alanının hayli dışında olması nedeniyle kapsamlı bir çalışma yaptığı için ziyareti gecikmiştir…
Kız ve erkek öğrencilerin eğitimleri ile ilgili düşünceleri konumuz dışıdır.
Tuğrul Türkeş’in hemşehrilik yakınlığını ilişkilere yansıtan (ve hayli istismar edildiğine inandığım) hoşgörülü yaklaşımından sonra Akdağ’ın sergileyeceği sosyal ve ideolojik tavrın iktidar dahil KKTC’deki çoğu çevreye ters geleceğini düşünüyorum.
Kapalı kapılar ardında sergilenmesi muhtemel bir amir-memur tavrının ortamı oldukça soğutması ihtimal dahilindedir.
Öte yandan bir başka konudan oldukça ümitliyim.
Akdağ Türkiye’de uzun süren Sağlık bakanlığı zamanında mevcut sağlık sistemini kökünden değiştirmiştir. SGK ve kamu hastahaneleri farkını ortadan kaldırmış; hocaların muayenehanelerini kapattırmış, özel hastahaneleri özendirmiş, aile hekimliği kavramını yerleştirmiştir.
Bu sistemin iyiliği/kötülüğü şu an Türkiye’de halen tartışılmaktadır, en fazla şikâyet edenler doktor ve eczacılardır ama giderek alışılmakta ve her geçen gün daha fazla uygulama alanı da bulmaktadır.
Şimdi…
“KKTC’de en kötü sektör hangisi?” sorusu karşısında oldukça zorlanırım ama “Sağlık” sistemini ilk sıraya yazarım.
Hasta, hastahane, doktor, sendika, eczane, ilaç… içler acısı bir haldedir.
(Tek bir “Genel Hastahane”miz varken ne kadar mutluyduk!)
Akdağ eğer KKTC’deki sağlık sorununa el atarsa (bundan kötüsü zaten olamayacağına göre) çok şeyin değişeceğine inanıyorum.
Bir fırsat daha…
Akdağ ilk gece mümkünse Girne “Lord’s Palace Hotel”in beş kilometre yakınlarında bir yerde misafir edilmelidir.
Ertesi sabah; “Çevre Dairesi mi-Belediye mi sorumlu?” probleminin kökten çözüleceğine; Girne ahalisinin Akdağ’a duacı olacağına inanıyorum.
Ve son olarak ilişik fotoğrafa dikkatle bakın, Akdağ’a da gösterin lütfen…</p>
<p>
Otobüs değil, Trabzon Havalimanından Türkiye’nin değişik şehirlerine uçak bilet fiyatlarıdır gördüğünüz 64 liralar. Lefkoşa’dan Ankara-İstanbul-İzmir’e olan fiyatlarla karşılaştırın.
İzolasyon filan diyorsunuz ya… Sorumluyu hiç başka yerde aramayın… Bu fiyatlarla Kıbrıs Türkü’nü dünyadan izole eden, ille de gitmek istiyorsa Rum’un Larnaka’sına yönelten sizsiniz efendiler.
Yarın KKTC’ye gelecek olan Akdağ’ın, eğer haberi olursa; 1)sağlık; 2)gürültü cinayetleri ve 3)uçak fiyatları meselesini çözeceğine inanıyorum.
Ama ne olursa olsun başka taşlar da yerinden oynayacak, dikkat edin. 27 Ağustos 2017</p> - 33587

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir