UNUTMAYIN – UNUTTURMAYIN
Yıl 1974 , Ada’ya Türk askeri el nihayet , bence 20 yıl geç , çıkmış.
Ama , evet ama..
Nasıl bir acıdır bu.
Muratağa’da yapılan katliam.
Köyün tüm ilkokul çocukları kolu , kafası kesik , yakılmış .
Atıldığı çöplükten topluyor Türk askerleri.
Kalıntıların başında kendini parçalayan , köyün 24 yaşındaki kız öğretmeni , analar , babalar.
Türk askerleri çalışmayı bırakıyor.
Yalvarıyor n’olur gidin bırakın işimizi siz buradayken yapamıyoruz , diyor.
Bu çocukların ana , babaları , o öğretmen halâ hayattalar.
.
43 yıl geçmiş halâ o günkü gibi feryat ediyorlar.
.
Ve şimdi bir de Yes Be Annemci soysuzları görüyorlar.
.
Lan bu nasıl bir puştluktur Rum’un puştluğu.
Hiç unutulabilir mi , hiç affedilebilir mi ?
Aslında Osmanlı’nın terkettiği tüm topraklarda bu akılalmaz
Türk soykırımı yaşandı ve halâ yaşanıyor.
.
İçimizde o kadar çok puşt ve kahpe var ki.
Tüm bunlar onların kılını kıpırdatmıyor.
.
20 Temmuz gecesi Şafak Nöbeti’ni izledim.
İ , BRT’deki o namussuz katliam görüntüleri beni yıktı.
Sabah’a kadar uyuyamadım.
Töreni de izlemeyi bıraktım.
.
Kıbrıs Türk Devleti olarak yeni bir yapı kurulmasının yolunu açmayan ,
son işi bitirmeyen gözümde haindir, alçaktır.
.
Yine de Süleyman Demirel’i de rahmetle analım.
150 Çıkarma gemisi.
150 helikopter.
15 bin paraşütü 10 yıl içinde hazır etti.
Ve bunları gizli , yalan gerekçeler ve çok fahiş fiatlar ödeyerek temin etti Batı’dan.
.
Ada’da gerekliliği hesabedilen 48 adet tankı süratle kim neyle çıkaracaktı o plâja.
.
1964’teki TSK’nın ; gülünç ve çıkarmayı başarması imkânsız teçhizat
eksiği ile , Kıbrıs’ta tek Türk canlı kalamazdı son rum darbesi olayından sonra.
.
TSK resmen uyumuştu 1956-1964 arasında.
Hiç bir hazırlık yapılmamıştı.
NATO’ya enayice güvenmişlerdi.
Aynen şimdi işin boka aslında NATO’ya girdikten sonra başladığı görüldüğü gibi.
.
Tabii bir de ; herkes içerde birbirini yerken kafa lan Dünya bizim bu hıyarlığımızdan
yararlanıyor mu diyen tek aklıbaşında adam da çıkmıyordu.
Dünya ve teknoloji izlenmiyor adı var kendi yok ” Milli ” Savunma hazırlığı yapılmıyordu.
.
T.C. Burhan ÖZEL-BÜRO
……………………………………….
Kimden: Ata Atun <ata….@gmail.com>
Şafak Nöbeti ve Ortega Raporu
19 Temmuz gecesi eşimle birlikte Girne, Alsancak bölgesindeki “Çıkarma Plajı”nda gerçekleştirilen “Şafak Nöbeti” kutlamasına katıldık. On binler vardı bu sefer kutlama alanında. Katılımcıların ellerindeki Türk ve KKTC bayrakları nedeni ile kırmızı beyaz bir zambak tarlasına benziyordu bulunduğumuz yer.
Herkes coşkuluydu, herkes sevinçliydi. Özellikle de Bursa Büyükşehir Belediyesi “Mehter Takımı”nın çaldığı “Türkiye’m” parçası ile coşku tavan yaptı, adeta yer gök sallandı.
Barış Harekatına katılmış bir Mücahit olarak aklıma 20 Temmuz 1974 sabahı geldi.
15 Temmuz 1974 Pazartesi sabahı Mağusa’da güne normal başlamıştık ama saat 10.00’a doğru Rumların yaşadığı kesim olan Maraş bölgesinin cadde ve sokaklarında önce bir hareketlilik oldu, sonra da Rum Milli Muhafız Ordusuna (RMMO) ait kariyerler ve zırhlı araçlar çıktı ortaya. Bir müddet sonra radyolardan ve TV’den Makarios’un öldürüldüğü haberi yayıldı ve aradan çok geçmeden de -ancak birkaç saat sonra- Çikko Manastırı radyosundan Makarios’un “İme Makarios” Ben Makarios diye başlayan ve Kıbrıs Rum halkına “ben hayattayım” diyerek devam eden seslenişi duyuldu.
Kıbrıs’ta darbeyi RMMO’daki Yunan Subay ve Astsubaylar ve Grivas’ın ölmeden evvel kurduğu EOKA B’ciler birlikte gerçekleştirmişlerdi ama bir türlü Makarios’un yerine başa geçirecekleri kişiyi bulamıyorlardı. İlk Cumhurbaşkanlığı teklifi Klerides’e yapılmıştı ancak Klerides bu teklifi kabul etmemişti, sonra Baş Savcıya teklif yapılmış, o da reddedince akla EOKA’cı Nikos Sampson gelmiş ve kendisine kabul ettirilmişti Cumhurbaşkanlığı. Nikos Sampson Cumhurbaşkanı olmasına olmuştu ama 10 kişilik Bakanlar Kurulunu bir türlü tamamlayamadı ve açıkladığı kabinesinde sadece 5 kişi görev almayı kabul etti. Ertesi gün sözde Cumhurbaşkanı Nikos Sampson, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tarihe gömüldüğünü ve kurulan yeni devletin adının “Kıbrıs Helen Cumhuriyetini” olduğunu ilan etti. Birsonraki gün de, hızını alamadı ve “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin Yunanistan’a ilhak olduğunu, yani yılların ülküsü “Enosis”in gerçekleştiğini ilan etti.
Bardağı taşıran bu son açıklama oldu ve Türkiye’nin elinde başka bir seçenek kalmayınca, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, EK I, Madde 4 uyarınca, garantör olarak kendisine verilen uluslararası görevi yerine getirmek ve bozulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tekrardan yerine koymak için 20 Temmuz 1974 sabahı Mutlu barış Harekatı’nı gerçekleştirdi.
Zaten biz mevzilere, 15 Temmuz Pazartesi öğleyin verilen Kırmızı Alarm sonrasında tam teçhizat girmiş, eller tetikte, hazır bekliyorduk bir saldırı olursa karşı koymak için. 20 Temmuz sabahı alaca karanlıkta Bayrak radyosunda “Çıkarma adanın her yerinden başlamıştır” diyerek bizlere hitap eden rahmetlik Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın sesini arkasından da Başbakan Ecevit’in açıklamasını duyunca sevinçten çıldırmıştık. Neredeyse bir asır sonra adamıza Türk askerinin ayak basışını görmenin mutluluğunu yaşayacaktık. Doyasıya yaşadık da… Mehmetçiklerle omuz omuza savaşmanın mutluluğunu, önümüzden çil yavrusu gibi kaçan Rum askerlerini, canlarını kurtarmak için denize atlayan bir zamanların silahsız Türklerin karşısında kendilerini aslan zanneden Rum EOKA’cıları görmenin zevkini tattık.
***
21 Aralık 1963 günü Kıbrıs adasını ele geçirmek ve Kıbrıslı Türkleri adadan yok etmek için Makarios hükümetinin başlattığı saldırıları günümüzde unutturmak için Rumlar, Yunanlılar ve içimizdeki neshebi bozuklar elden geleni yapıyorlar. 1964 yılı baharında BM’nin Kıbrıs adasına gönderdiği A. Ortega başkanlığındaki BM Heyetinin haftalar süren araştırmasından sonra resmi olarak yayınladıkları 580 sayfalık “ORTEGA RAPORU”, Rumların katliamlarını, yakıp yıktıkları Türk köylerini, yağmaladıkları Türk mallarını içerdiği için, Rumlar ve Yunanlılar gündeme getirilmesin, kendileri suçlanmasın diye ortadan kaldırmak için elden geleni yaptılar. Başarılı oldular da. BM’nin arşivlerinde ancak iğne ile kuyu kazarsanız belki bulabilirsiniz bu ünlü ORTEGA RAPORU’nu. Kıbrıslı Türklerin Rumlardan alacaklı olduğunu ortaya koyan ve Kıbrıs sorununun hiç de Rumların anlattığı gibi olmadığının ispatı olan rapor bu.
Neredeyse aradan 50 yıl geçtikten sonra KKTC’de faaliyet gösteren MİLLİ VAR OLUŞ KONSEYİ, büyük bir özveri ile çalışarak bu belgeyi derin ve karanlık kuyulardan çıkarmayı başardı ve kitaplaştırdı. Kıbrıs konusu ile ilgili herkesin okuması gereken “Pahası biçilemez” bu resmi belgenin benim arşivimdeki kopyasını, konuya meraklı olan vatandaşlarım, soydaşlarım, kardeşlerim ve araştırmacılar aşağıdaki sayfadan indirebilirler.
Mücadelemizi hep birlikte sürdürelim… Birlikten güç doğar…
Prof. Dr. Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata….@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: AtaAtun1
Bir yanıt yazın