H. NİHAL ATSIZ
Nejdet Sançar öldü demek, Türkçülük cephesi en iyi savaşan tümenini kaybetti demektir. Bu boşluğu ve ön saflardakilerin yıpranmışlığından doğan açığı ikinci, üçüncü sırada hedefe doğru yürüyenler dolduracak, yürüyüşe bir an bile ara verilmeyecektir. Gerçek insan için hayat, savaştır. Biz bu dünyaya hayvanlar gibi zevketmeye değil, bir görev yapmaya geldik. Bu görev, dirliğimiz boyunca, son günümüze ve gücümüze kadar sürecek Türkçülük savaşıdır. Ölenleri toprak ananın kucağına, tarihin şeref yaprağına, Tanrı”nın esirgenliğine bırakarak Kızılelma”ya doğru ilerlemek olan Türkçülük savaşı.. Nejdet Sançar böyle öldü. Öldüğü gün, yazı makinesinde, ikinci ve geniş basımını hazırlamakta olduğu “Tarihte Türk-İtalyan Savaşları”nın bir sayfası takılıydı. Belki kimsenin bilmediği acılar içinde yaşayan, yoksulluk devirleri geçiren Nejdet Sançar”ın kaybı benim için bir kardeş kaybından daha ileri, bir ülküdaş kaybetmenin ızdırabıdır. Afşın, Nejdet Sançar”a karşı sırayı bozduğu gibi, Sançar da bana karşı sırayı bozdu. En büyük kanun ölüm sıra diye bir şey dinlemiyor. İkinci, üçüncü saftakiler ilerdeki yerlerini çabuk alsınlar. Zaman çok azaldı. Artık yalnız kaldığımız zamanlardaki bazen ciddi ve kederli, bazen şaka ile karışık konuşmalar bitti. Şimdi ben ona arasıra içimden hitap ediyor, fakat cevabını alamıyorum. Şu satırları, 1944 davasında Sançar”ın yaptığı savunmanın son cümlesiyle bitireyim: Türk Irkı Sağolsun…. Nihal ATSIZ, Ötüken Dergisi, 11 Mart 1975 |
Bir yanıt yazın