Bir Yanda Sadakaya Muhtaç İnsanlar, Öte Yanda Saraylar, Sultanlar…

Kanların oluk oluk aktığı,

Başların, boğazların kesildiği,

Kardeşin kardeşi katlettiği,

Kadın haklarının sıfırlanıp, yok sayıldığı,

Araba kullanan kadınların en ağır cezalara çarptırıldığı,

Kadınların köpeklerle bir tutulduğu,

Kadınların çalışma hayatından, üretimden alınıp, dört duvar arasına hapsedildiği,

Pazarlarda köle olarak satıldığı,

Milyonlarca aç, sefil, perişan, sadakaya muhtaç insanın yaşadığı ülkelerde görkemli sarayların yükseldiği; sultanların, kralların, diktatörlerin ülkesi, Arap ülkeleri…

Bunların tek geçim kaynağı petrol ve din sömürüsüdür…

Bunların bilimle, fenle, teknikle alakası yoktur.

Araştırmalar, buluşlar, keşifler onların ilgi konularının dışındadır…

Olayları çözümlemezler, incelemezler, başları sıkıştığında, çaresiz kaldıklarında ya kadere sığınırlar, ya da çözümü Tanrıya havale ederler…

Eğitim, kültür düzeyleri çok düşüktür…

Düşünce özgürlüğü, söz hakkı insanların elinden alınmıştır. Arap insanlarının ağızları var dilleri yoktur…

Çünkü bu ülkelerde demokrasinin “D” si yoktur…

Bu krallar, emirler, sultanlar halkını dualarla, sadakalarla, hurilerle afyonlarlar, uyuturlar, sonra da onların sırtından kendi cennetlerini kurarlar, hurilerle bu dünyada ömür sürerler…

Üretim yapmazlar…

57 Müslüman ülkesinin üretimi bir Almanya’nın üretimine ulaşmaz…

İşte bu nedenle 200 milyonu aşan Arap dünyası 7 milyonluk İsrail karşısında acizdir, güçsüzdür, zavallıdır…

İsrail’le savaşamazlar ama birbirlerini tekbirler eşliğinde katlederler…

Onlar dünyaya İtalyan gözlükleri ile bakarlar, Avrupa klimaları ile serinlerler, ABD kolası ile susuzluklarını giderirler, Rus ve Amerikan silahları ile birbirlerini kırarlar…

Sular, seller gibi kan akıtırlar…

Bir avuç üst yöneticinin dışında İslam ülkeleri ve halkı perişandır, geri kalmıştır, garibandır…

Bu durumu en iyi Ziya Paşa dile getirir, betimler, der ki:

“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler, kâşaneler gördüm

Dolaştım Mülk-i İslam’ı hep viraneler gördüm…”

Yani , “Kâfirlerin diyarını gezdim kentler, büyük, gelişmiş köşkler, saraylar gördüm, İslam ülkelerini dolaştım, hep yıkılmak üzere olan, harap olmuş yapılar gördüm…”

Bunlar emperyalizme göbekten bağlıdırlar ve kendilerini yöneten çobanlarının yönlendirmelerine, emirlerine kayıtsız şartsız itaat ederler…

ABD’ye kafa tutuyor dedikleri Katar’da, şu anda, Ortadoğu’nun en büyük Amerikan üsleri vardır…

Katar’ın petrol, doğalgaz gibi zenginlik kaynaklarını ise Avrupa ülkeleri çıkarır, işler, dünyaya sevk eder…

Katar halkı işçi hakkı, sendika, dernek diye bir kavram, sözcük duymamıştır… Başka yabancı ülkelerden getirilen zavallı insanlar köle gibi çalıştırılırlar…

Şimdi soralım mı? Ne dersiniz?

5 bin kınalı, ana kuzusu, Katar’ı korumaya gitsin mi?

Alev alev yanan Ortadoğu Cehenneminin alevleri arasına atılsın mı?

Katar Dışişleri Bakanı Sultan Saad Al Muraikhi, “Türk askeri Katar’a tüm bölgenin güvenliği için geliyor…” demiş…

Peki, Katar’ın desteklediği IŞİD ve EL KAİDE teröristlerinden kim kurtaracak Türkiye’yi?

Peki, Katar’da Ortadoğu’nun en büyük üslerine sahip olan ABD’den kim kurtaracak Türkiye’yi?

Peki, tüm dünyanın ve Türk halkının gözü önünde adalarımızı işgal eden Yunanlılardan kim kurtaracak adalarımızı?

“HEPİMİZ KATAR’IZ” diyen Müslüman kardeşlerim, biraz da bu alanlarda sesinizi yükseltseniz, nasıl olur?

Biraz da kendi vatanınıza, yağmalanan ormanlarınıza, zeytin alanlarınıza, üretim yapamayan köylülerinize, siftahsız dükkân kapatan esnafınıza, işsiz gezen gençlerinize, samanı bile dışarıdan almak zorunda bırakılan ülkenize baksanız… Onunla ilgilenseniz kıyamet mi kopar?

([email protected])


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir