NECDET BULUZ
Hükümet kanadından terör örgütü ile yapılan “Barış süreci” konusunda çelişkili açıklamalar geliyor. Bir yandan “Sürece mecbur değiliz” denirken, diğer yandan “Biz sonuna kadar süreci devam ettirmeye kararlıyız” açıklamaları geliyor. Bu çelişkili açıklamalar da hiç kuşkusuz kamuoyunda rahatsızlıklar yaratıyor.
Özellikle son bir ay içinde süreç önemli bir darbe yedi. 6-7 Ekim olaylarında yaşananlar da bardağı taşırdı. Bazı yerlerde askerlere ve polislerle düzenlenen suikastlar de bu sürecin duraklamasına neden oldu.
Şimdi ise karşımızda yeni bir oynanıyor.
PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından Murat Karayılan, PKK ve yandaşlarına gönderdiği talimatlarda “Tüm mahalleleri ele geçirin, buralarda özerklik ilanı yapın. “ demişti.
Bu talimat üzerine PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H Şırnak’ın Cizre İlçesi’nin ardından şimdi de Silopi’de özerklik ilan ettiğini açıkladı. Gelen haberlere bakılırsa PKK yandaşları maskelerle ve ellerinde kalaşnikof silahlarla gece Zap Mahallesi’nde yürüyüş yapıp, devlete meydan okudular. PKK yandaşları mahallelere güvenlik güçlerinin alınmayacağını da ilan etti.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için, Silopi’deki gelişmelerin nasıl yaşandığına kısa bir göz atalım:
Çok sayıda vatandaşın izleyici olarak katıldığı, ses düzeninin kurulduğu ‘özerklik törenine’ herhangi bir müdahale olmadı. Örgüt mensupları, Zap Mahallesi’nin ismini ‘Gelhat Piroz’ diye değiştirdiklerini açıkladı. Piroz, kısa süre önce aynı yerde çıkan çatışmada öldürülen Salih Yiğit’in kod adıydı. Özerklik ilanını baştan sona kaydeden örgüt, görüntüleri sosyal paylaşım sitesine de yükledi. Görüntülerde YDG-H yazılı tişört giyen maskeli yüzlerce kişi, sağ-sol yaparak Zap Mahallesi’ne geliyor. Burada birkaç kez ateş edildikten sonra havai fişekler atılıyor. PKK flaması ve Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarını taşıyan grup alanda örgüt marşını okuyor.
PKK’nın gençlik ve asayiş birimi olarak bilinen kolu YDG-H, 23 Haziran 2013 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde kuruluşunu ilan etmişti. 2012 Kasım ayında Kandil’de bütün yöneticilerin katıldığı PKK’nın 4. stratejik mücadele dönemi toplantısında YDG-H’nin kurulmasına karar verilmişti. Kendisini ‘Kürdistan gençliğinin çatı örgütü’ olarak tanıtan oluşum, 25 Ağustos 2014’te özerkliği inşa sürecini başlattığını duyurmuştu.
Bu ne anlama geliyor?
PKK, “Bizim istediklerimizi siz vermezseniz, biz bunları kendi çabamızla ve gücümüzle alacağız” demektir.
Zap Mahallesi’ndeki gösteri, yürüyüş ve devlete meydan okunmasına da güvenlik güçlerinin seyirci kalması ve olaylara müdahale etmemesi de ayrıca düşündürücüdür.
Şimdi, Başbakan Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Ala ne diyor: “Kamu düzeni sağlanacaktır.”
Güvenlik güçlerinin giremediği, devlete meydan okuyanlara müdahale edemedikleri bir noktada “Kamu Güvenliği”nden söz etmek mümkün müdür?
PKK, açıkça Şırnak’ı koparıyor. Önce Cizre, daha sonra da Silopi “kurtarılmış bölge” haline getiriliyor. Sıranın diğer illere geleceğini de ilan ediyor. Bu operasyonların ardından da “Sıra özerklik ilanına gelecek” deniliyor.
Olaylar böyle hızla gelişirken, bizi yönetenler hala terör örgütü ile yapılan “Barış Süreci”nin devam edeceğini söyleyebilecekler mi?
Burada şu noktaya da dikkatlerinizi çekmek istiyoruz:
Hükümet olanlarla terör örgütü “Barış Süreci”ni İmralı’daki Öcalan ile yürütüyorlardı. Ancak, gelişmeler öyle noktalara taşınıyor ki, Kandil’in ve PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H’nin İmralı’yı dinlemediği de görülüyor. Kandil, tek başına hareket ediyor, karar veriyor ve PKK’lılara da bunu uygulatabiliyor.
PKK’nın siyasi uzantılarına bakıyoruz, onlar da kendi başlarına hareket ediyor. Kendi isteklerini Hükümete kabul ettirebilmenin peşinde koşuyor. Tehditler savuruyor.
AK Parti Hükümeti içinde son günlerde bazı milletvekillerin, yöneticilerin de bu süreçten rahatsız olmaya başladıklarını da görüyoruz. Hükümet kanadında yaşanan bu sıkıntıların kısa zamanda daha net su yüzüne çıkabileceğini de sanıyoruz.
Bunları devlet olarak seyredebilir miyiz? Bunun sonunun bölünme olduğunu görmüyor muyuz? Göz göre göre hala “Gelişmeler ne olursa olsun, biz süreci devam ettirmeye kararlıyız” demek, sonuca ve bölünmeye razı olmak anlamına gelmiyor mu?
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın