Rusya’nın genlerini imparatorluk başarıları, SSCB’li yıllar, Çin ile komşuluğun stratejik zorlukları, tarih boyunca Avrupa ile yaşanan güvensizlikler ve İslam’la sürdürdüğü ideolojik ilişkiler oluşturuyor.
Ama Rusya; SSCB’nin dağılmasından beri kendisini;
ABD’nin ” Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” özetindeki askeri stratejisi ile kuşatılmış hissediyor.
*
Genlerinden gelen özellikleriyle de yaşadığı kuşatmaya,
“SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi ardından Batı’da bize karşı oluşan hırsın ve tek kutuplu dünyanın sağırlık döneminin sözde değil uygulamada sona ermesi gereklidir” özetinde Askeri Doktrini ile yanıt veriyor…
*
ABD’nin uluslararası sistemi oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı işleyişine karşı,
Rusya, yakın çevre politikası ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak bir yapılanma oluşturmanın savaşını sürdürüyor…
*
Bu ikisinin savaşı, ateş ve manevra gücünün esas unsur olmaktan çıktığı yeni nesil Savaş Konsepti ile sürdürülüyor.
İkisi de güvenlikleri için tehlikelere karşı koymak ve istedikleri sonuçları basit ve kısa zamanda almak için yumuşak güçlerini kullanıyor.
Kültür ve tarih, değerler, iç ve dış politika, ekonomik gelişmişlik, yüksek teknoloji ve rafine insan gücü gibi unsurlar…
Son zamanda harekât alanı olarak kara,deniz, uzayı kapsayan Siber Uzay da kullanılıyor.
Bu değerleri kullanmak zor, zaman isteyen bir iş’tir ama elde edilen kazançların kalıcı ve uzun süreli olduğundan şüphe edilmiyor.
*
Ne ki, bu hikaye de temel bir ahlaki özelliğe dayanıyor.
Tek egemenliğin, tek efendinin olduğu bir dünya onu elinde bulunduranlar için de ölümcüldür.
Tek kutuplu dünyanın kabul edilemezliği yanı sıra modern uygarlık için ahlâkî bir temeli yoktur.
Kontrol kaybedilmeyecek, güç sarhoş etmeyecektir.
*
Ama bakınız, birçok kez belgelendiği üzere ABD eski Başkanı Obama döneminde, Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nda (CIA);
Mesela, sahada nerede olursa olsun bir şahsın yeri bulunuyor: Onu ortadan kaldırabiliyor: Gizli hapishaneler kuruyor:İşkencenin bini bir paradır: Beyaz Saray’ın işine gelmeyen rejimler yıkılıyor…
Herşey hukuk dışıdır ve CIA mütemadiyen suç işlemektedir…
*
Başkan D.Trump, bu noktada güvenlikle ilgili kurumların denetim altına alınması ve Obama döneminin sorgulanmasıyla istihbarat servislerinde kapsamlı bir reformun yapılmasını öngördü.
Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak emekli Korgeneral Michael Flynn’ı atadı.
Sebebi araştırılıyor!
*
M.Flynn, istihbarat servislerinde sahada çalışan ajanlarla merkezdeki analistler arasında uyum sağlanmasını:
Sahada istihbarat yürütenlerin tam yetkili Ulusal İstihbarat Direktörüne bağlanmasını:
Dağınık istihbaratın merkezileştirilmesiyle siyasal ve askeri istihbarat niteliğinin yükseltilmesini sağlayacaktı.
Güvenlikle ilgili kurumlarda “En iyinin, birincinin yerini alması” süreci başlayacak,
Rusya ve Çin’i ezmeye kalkışmak yerine onlarla bir ortaklığa gidilmesinin önü açılacaktı…
Bunun da sebebi araştırılıyor…
*
29 Ekim’de H.Clinton’ın, kişisel elektronik posta hesabında devlete ait gizli bilgiler içeren yazışmaları Rusya’nın eline geçti.
Postalar, ABD ve NATO’nun Libya’dan başlayarak, 2011’de Esat’ı devirmek ve ardından Irak’a saldırmak için Suriye’ye geçen IŞİD teröristlerinin nasıl finanse edildiğini, silahlandırıldığını ve operasyonlara nasıl görevlendirildiklerine ilişkin herşeyi ortaya koyuyordu.
Pentagon’un, Batılı ülkelerin, Körfez’deki devletlerin ve Türkiye’nin; Suriye’yi denetimleri altına almaya çalışan bu güçleri nasıl desteklediğini de belgeliyordu.
*
Elektronik posta olayı çıktığında Başkan Trump, Obama ve H. Clinton’a verip-veriştirmeye, ağır eleştirilerde bulunmaya başladı.
“IŞİD’i Obama kurdu. IŞİD’in kurucusu o. Yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı. IŞİD Obama’yı onurlandırıyor. Obama’nın ikinci ismi Hüseyin’dir” diyordu…
Yoksa herşey bir senkronizasyonda mı işliyordu?
Bunun da sebebine bakılıyor…
*
Sanki Rus ağzı kullanıyor, Ortadoğu’daki kargaşadan Obama yönetimi sorumlu tutuluyor ve yargılanmalarını önünü açılıyordu.
Bu noktada ABD derin devletinin demokrat elitleri yargılanmanın dehşetine düştüler…
Washington’da egemenler arasında ölüm kalım savaşı başladı…
*
Kasım’da D.Trump’ın girişimlerini engellemek üzere B.Obama, H.Clinton ve eski hükümet sözcüsü V. Nuland derin devlet namına harekete geçti.
Bütün dünyada ana akım medyasına hakimdiler ve Trump’ın Danışmanı Michael Flynn ile ilgili söylentiler çıkardılar.
Flynn’ın Rusya’nın ABD Büyükelçisi Sergey Kislyak ile temasta olduğunu iddia ettiler…
Sonra Flynn’ın Rusya ile olan bağlarının uzun zamana dayandığını ortaya döktüler.
Üstelik Kongre’nin isteği üzerine Flynn’ın, Rusya ile ilişkilerini araştıran ve devam eden bir askeri soruşturma da yürüyordu…
Flynn, Türkiye adına da lobicilik yapmış, kazancını beyan etmemiş biriydi…
13 Şubat’ta, Rusya ile olan temasları ve iddialar üzerine istifa etti…
*
Amaç Flynn değildi ve D.Trump’ın Rusya ile ilişkileri dair tartışmalar yoğunlaşmaya başladı.
Flynn olayı, Rusya’nın ABD egemenleri için çok hassas bir konu olduğunun açık göstergesiydi.
Trump’ın Rusya politikası daha da yakından izlenmeye başlandı…
*
4 Mart’ta Başkan D.Trump, eski Başkan B.Obama’yı kendisini dinlemekle suçladı!
“Korkunç! Obama’nın zaferimden önce Trump Tower’ı dinlediğini keşfettim. Bu McCarthycilik” dedi.
Ama iddialarını destekleyecek herhangi bir delil sunmadı.
Aynı gün Rusya Enformasyon Politikası Komisyon Başkanı A.Puşkov, “Obama telefon dinleme manyağı çıktı. O sadece A.Merkel, F. Hollande ve Avrupa’nın yarısını değil aynı zamanda Trump’ı da dinlemiş. Obama Nobel ödülü almalı” diyordu…
*
8 Mart’ta, gizli belgeleri sızdırmakla tanınan WikiLeaks, CIA’ya ait 8761 adet belgeyi dünya kamuoyuna açıkladı.
Açıklama yeni nesil büyük bir bomba olarak patladı, ortalık toza dumana karıştı…
Sonra WikiLeaks kurucusu J.Assange, basın toplantısında,”CIA’nın gizli programının eşi benzeri yoktur. Bunları teknoloji firmalarına ifşa edeceğim. CIA’in siber savaş programlarına dair detayları özel erişime açacağım.
Siber silahlar üzerinde etkili bir kontrol imkânsızdır, onları yaratırsanız hızlıca da kaybedersiniz.
CIA sadece ülke dışındaki siyasi partilere karışma konusunda değil ABD içinde de benzer müdahale etme geleneğine sahiptir.
ABD İstihbarat birimleri bu şekilde işliyor” dedi..
ABD’nin ulusal güvenlik konsepti darmadağın oldu…
*
Bütün dünya, ABD’nin üslerinde konuşlu ve kendini “Şirket” olarak adlandıran CIA’nın kendine bir imparatorluk oluşturduğunu,
Uçaklar, bombalar, suikastler, rejim değişiklikleri, ekonomik şantaj, isyan ederlerse bertaraf edileceğini bilen faşist kuklalarıyla bir hayalet ordu gibi Amerikan şirketlerine mali kazanç sağlamanın görevini yaptığını,
Sonra bütün bu hizmetleri dünyaya “Demokrasi” adıyla kakaladığını öğrendi.
Herkes merakla tüm belgelerin tefrika edilmesi heyecanına kapıldı…
*
ABD, varlığı insanların en temel ihtiyaçlarıyla şiddetli çatışma içinde olan bir plütokrasi tarafından yönetiliyor.
Egemen çevrelerin programı, bir bütün olarak öncelikle bu toplumsal tabakanın servetini güvence altına almaya tahsis edilmiştir.
Ama Amerikan Anayasası’nın “hiç kimse,yasalara aykırı olarak yaşama hakkından, özgürlüğünden ya da mülkiyet hakkından mahrum bırakılamaz” şeklindeki hükmü de son derece açıktır.
*
Şimdi bütün ülkeler ve halklar Başkan Obama’nın CIA’ya çizdiği politikalarla anayasayı uygulamak, korumak ve savunmakla yükümlü kılan yeminini çiğnediğini;
ABD’nin anayasal güvenliğinin sağlanmasında CIA’nın yetenekleri tartışıyor…
*
J.Assange, ana akım medyanın kendisinin Rusya’yla ilişkisi olduğuna dair spekülasyon yaratmayı tercih etmesinin semptomatik olduğunu söylüyor.
Ama şu dakikada Rusya ve Başkan D.Trump’ın birlikte başardıkları gibi bir görüntü vardır.
Artık D.Trump’ın Rusya’yı ve Çin’i ezmeye kalkışmak yerine onlarla ortaklığa gitmesinin önü açılmıştır.
Nitekim, Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov “Dünyanın kademeli olarak Batı sonrası döneme girdiğini, ülkelerin dünyada yaşanan gelişmelerdeki kolektif sorumluluğu paylaşmaya hazırlanması gerektiğini” belirtiyor.
*
“Hayır Efendim,Hayır!” Sen de, ahlâksız bir ticaret uğruna Suriye yangınına mütemadiyen benzin dökmeseydin…
11.3.2017
Bir yanıt yazın