Peşmerge hamlesi TSK’yı kızdırdı
İslam Devleti’ne karşı savaşan Kürtlere destek olmak için Kobani’ye geçecek yaklaşık 200 peşmerge bu hafta beraberindeki ağır silahlarla Türkiye’ye giriş yaptı.
Bu gelişme, peşmerge hamlesinin benzer ağır silahlara ve çok sayıda adanmış savaşçıya sahip olan İD’e karşı ne denli etkili olacağına ilişkin soruları gündeme getirdi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) de peşmergenin İD’le doğrudan çarpışmaya girmeyeceğini ve yerel savaşçılara yalnızca eğitim ve ağır silah desteği vereceğini açıkladı.
Uzmanlar peşmergenin devreye sokulmasında askeriden ziyade siyasi nedenlerin rol oynadığı konusunda hemfikir. Ancak bu nedenlerin ne olduğuna ilişkin farklı görüşler söz konusu.
Öte yandan, Ankara kulislerinde, hükümetin peşmergeye geçiş izni tanımasının TSK’yı ciddi şekilde kızdırdığı yorumları yapılıyor. Peşmergenin Türkiye’ye giriş yaptığı 29 Ekim gece yarısında ortaya çıkan görüntülerin de bu tepkiyi artırdığı söyleniyor.
Hava yoluyla gelen 150 kişilik peşmerge grubu Erbil’den Şanlıurfa havaalanına geldi; ağır silahlar taşıyan ve kara yoluyla gelen grup ise Habur sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptı. İki grup daha sonra Suriye’ye geçiş noktaları olan Suruç’ta bir araya geldi.
Peşmergeyi Türkiye’ye gelişinde coşkuyla karşılayan Kürtler, KBY ve Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) bayraklarını taşıyarak, “Biji Obama” sloganları attı. Bu slogan, Türkiye’nin peşmergenin geçişine Washington’dan gelen baskılar sonucunda izin verdiğine dair yaygın kamuoyu algısını yansıtıyor. Ayrıca, peşmergenin Habur’a girişi sırasında güvenlik güçleriyle karşılamaya gelen yerel halk arasında çatışmalar da yaşandı. Güvenlik güçleri taş atan göstericilere göz yaşartıcı gazla karşılık verdi.
Türk ordusunun PKK’nın Kandil’deki karargahına ve Kuzey Irak’taki faaliyetlerine izin veren KBY’ye ve peşmergeye mesafeli yaklaştığı zaten bilinen bir gerçek. Üç sivil giyimli askerin 25 Ekim’de Hakkari Yüksekova’da maskeli kişiler tarafından vurularak öldürülmesi de milliyetçi çevrelerdeki Kürt karşıtlığını iyice hararetlendirdi. TSK konuya ilişkin açıklamasında saldırının faillerinin PKK’lı olduğunu bildirdi.
Hükümetin Türk ordusuyla peşmergeyi birbirinden mümkün olduğunca uzak tutma çabaları da manidardı. Şanlıurfa’ya gelen peşmerge grubu Türk Hava Kuvvetleri’ne ait askeri bir uçak yerine Türk Hava Yolları’na ait yolcu uçağıyla taşındı. Kürt savaşçıların Suruç’a nakli ve güvenliği ise Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve özel harekat polisleri tarafından koordine edildi.
Hürriyet’in 31 Ekim tarihli haberine göre askerler peşmergenin geçişinden duyduğu rahatsızlığı 30 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da dile getirdi.
Genelkurmay bu haberlere ilişkin bir yorum yapmadı. Al-Monitor ordunun bu gelişmeye nasıl yaklaşabileceğini Yeni Çağ gazetesi yorumcularından emekli tümgeneral Armağan Kuloğlu’na sordu. Ağır silahlara donatılmış olsalar bile bu kadar az sayıdaki peşmergeyle İD’le mücadeledeki askeri dengenin değiştirilemeyeceğini söyleyen Kuloğlu peşmergenin siyasi nedenlerle Suriye’ye gönderildiğini kaydetti.
Kuloğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Asıl neden, ki ABD de bunu destekliyor, Kürtler arasındaki birliği korumak ve hedeflenen Büyük Kürdistan’ın ayaklarından birini güçlendirmek”
Peşmergenin Türkiye’ye giriş biçiminin fazlasıyla rahatsız edici olduğunu ekleyen Kuloğlu şöyle devam etti: “Orada Kürt bayrağı taşıyan gruplar vardı ve Kürt savaşçıların gelişinden mutlu olduklarını gösterirken aynı esnada da Türk güvenlik güçlerine saldırıyorlardı. Bu çok tuhaf bir durum.”
Erdoğan’ın PYD’nin terör örgütü olduğu konusundaki ısrarını da hatırlatan Kuloğlu şöyle devam etti: “Hükümet bir taraftan PYD’nin PKK’yla ittifak yapan bir terör örgütü olduğunu söylerken, bir taraftan da nihai olarak PYD’nin elini güçlendirmeye yönelik bir yolu seçiyor. Mantıken bu dolaylı olarak PKK’ya yardım etmek anlamına gelir”.
Peşmergeyi kuzey Suriye’ye gönderme kararının siyasi olduğuna katılan başka analistler de var. Ancak bunun arkasındaki nedene ilişkin düşünceler çeşitli.
Fehim Taştekin’in 28 Ekim tarihli Al-Monitor yazısında açıkladığı gibi kimileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da TSK gibi kuzey Suriye’de özerk bir Kürt yapılanmasına şiddetle karşı olduğunu, bu nedenle böl ve yönet taktiğine başvurduğunu düşünüyor. Bu mantığa göre, Ankara, PYD’nin değil; yakın ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olduğu KBY’nin bölgesel oyuncu olarak öne çıkmasını istiyor.
Ankara merkezli düşünce kuruluşu SETA’nın Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş da peşmergenin kuzey Suriye’ye gönderilmesinin ardında aslen siyasi bir mesaj olduğu görüşüne katılıyor. Ulutaş’ın Al-Monitor’a yaptığı değerlendirme şöyle: “Aritmetik açıdan bakıldığında bunun oyunu çok fazla değiştirmeyeceği belli. Ancak İD’in hava saldırıları başladıktan sonra ağır silahlarını güvenli bölgelere taşıdığı da bir gerçek”.
“Asıl amaç İD’e, Türkiye ve KBY’nin Kobani’yi kaderine terk etmeyeceği mesajını vermek” diyen Ulutaş Peşmerge sayısının yetersizliğinden ise Türkiye ve KBY’nin değil PYD’nin sorumlu olduğunu ekledi: “Mesud Barzani daha fazla savaşçı gönderebileceklerini söylemişti. Bunu istemeyen YPG’ydi, askeri değil, siyasi kaygılarla istemediler. Örgüt bölgedeki etkinliğini kaybetmek istemiyor”.
Ankara’nın peşmerge hamlesinin gerçek nedenine dair görüşler ve kamuoyunun karara gösterdiği tepki çeşitli olsa da bu hamlenin, sahadaki dengeyi değiştirmeyeceğine ilişkin yaygın bir ortak kanı söz konusu.
Semih İdiz, Al-Monitor’un Türkiye’nin Nabzı bölümünün yazarlarındandır. Türkiye’nin önde gelen gazetelerinde 30 yıldır diplomasi ve dış politika alanında habercilik yapan İdiz’in köşe yazıları, Hürriyet Daily News ve Taraf gazetelerinden takip edilebilir. Financial Times, The Times of London, Mediterranean Quarterly ve Foreign Policy gibi yabancı yayınlar için de makaleler kaleme alan İdiz, ayrıca BBC World, Amerika’nın Sesi, NPR, Deutsche Welle, El Cezire ve çeşitli İsrail medya kuruluşlarına sıklıkla katkıda bulunmaktadır.
Orijinal Al-Monitor çevirileri |
Read in English |
Translate with Google |
Powered by Translate |
Bir yanıt yazın