ABD ile başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa Birliği ülkelerinde “sözde” Ermeni soykırımını gündeme getirenler, 25 yıl önce Hocalı’da Ermenilerin yaptıkları katliamı görmezden gelmektedirler. Sovyetler Birliği dağılıp, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Ermenilerin Türklere yönelik saldırıları artmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, New York Times Gazetesi ile Times dergisine göre Rus 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğini alan Ermeni teröristler, yüzlerce Azeri Türkünü katletmişlerdir. Bu katliamı, AVİM’de 23 Şubat 2017’de konferans veren Rus bilim insanı Dr. Olog Kuznetsov, insanlığa yönelik terörist bir savaş olarak nitelemiştir.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin resmi açıklamasına göre 1992 yılının 25 Şubatını 26 Şubata bağlayan gece Hocalı kasabasında 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri Türkü öldürülmüş, 487 kişi bu saldırıda ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştür.
Eski ASALA (Ermeni terör örgütü ASALA’nın askeri kanadının 1981 yılında Güney Kıbrıs’a geçtiğini Kuznetsov açıklamıştır) eylemcilerinden Monte Melkonian Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonian’ın ölümünden sonra Markar Melkonian kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother’s Road: An American’s Fateful Journey to Armenia, I. B.Tauris,2005) isimli kitapta Hocalı katliamı için şunları yazmıştır: “Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.”
Büyük Ermenistan idealistlerinden ve İnterpol tarafından tüm dünyada aranan Zori Balayan 1995 yılında yayınlanan Ruhumuzun Canlanması (Heaven and Hell, Los Angeles 1997, Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262) Hocalı’da soykırımın yapıldığını şöyle itiraf etmiştir:
“Arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım.
Başından ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğu için hümanist idim, buna rağmen Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı.
Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Yukarıdaki satırlar, Ermenilerin bir insanlık suçu işlediğinin itirafıdır.
Bu suçu işleyenlerin başı Karabağ savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Azati Sarkisyan’dır. Kendisinin işlediği suçlardan yargılanması gerekir. (United Nations Security Council: Recognize Serzh Sargsyan, the President of Armenia, as a war criminal)
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 22 Şubat’ta Hocalı Soykırımı, İnsanlığa Karşı Suçlar ve Terörizm Konferansı’nda yaptığı konuşmada şunlar söylemiştir: “Hocalı katliamı bir gerçektir. 21. yüzyılda 25 sene önce tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiştir. Esasen Hocalı Katliamını yapanların o günkü komutanının bunu izah etmesi ve savunması da ibretliktir. Diyor ki, ‘Ermenilerin, sivillere, kadınlara, çocuklara dokunmayacağına inananlar Hocalı’da ne yapabileceğimizi görmüşlerdir.’ Böyle bir vahşet, bu kadar insanlık dışı söylemlerle savunabilir. O kişi maalesef bugün o ülkeyi yönetiyor. Maalesef Ermenilerin insanlık anlayışı budur. Özelikle bugün Ermenistan’ı yönetenlerin.”
Hocalı katliamını gerçekleştirenlere katliam emrini veren Sarkisyan’ın yargılanmamış olması, yeni Sarkisyanlar yaratabilir.
Sarkisyan’ın yargılanması ile Birleşmiş Milletler’in 1993 yılında Ermenistan’ın işgal ettiği Karabağ topraklarından çıkarılması için aldığı karara destek olmak amacıyla aşağıdaki bağlantı adresinden katılım yapılması ve hedeflenen 200 bin imzaya ulaşılması çok önemlidir. Katılım sağladığımda imzacı sayısı 51.753 idi.
Bağlantı açılınca Why this is important to me kısmına yazdığım şu yorumu ekleyebilirsiniz:“Sarkisian told the British writer Thomas De Waal “The Azeris thought we were joking before the Hocaly War, thinking that the Armenians would not use weapons against the unarmed civil population. We have been able to break that stereotyping.” As long as the statement “politics and the wisdom rarely walk together on the same road” written by Jewish writer Stephan Zweig, whose books were among those burned by the Nazis in 1933, holds true for the Armenians of today, the false Armenian genocide claims will never drop out of fashion of international politics.”
AVAAZ The World in Action sitesinde konunun neden önemli olduğu şöyle açıklanmaktadır: “Why this is important Unfortunately, Serzh Sargsyan,current President of Armenia,still remains unpunished by international organizations for his policy of attacking Azerbaijan for several times. Serzh Sargsyan commanded groups that organized Khojaly Massacre, in which hundreds of people were killed by Armenians. A massacre which saw the town of Khojaly strewn with rubbles, was committed by the Armenian armed forces, on 25-26 February 1992. As a result, hundreds of Azerbaijanis were killed or captured. His nonsensical statement “We wanted to give a lesson to Azerbaijan “ is not forgotten !
Khojaly Massacre was recognized and commemorated by 15 states of USA and 7 countries. In addition to Serzh Sargsyan`s war crimes, he was directly involved in the occupation of Nagorno-Karabakh and 7 surrounding districts. His military ,political aggression has to be deprecated by the international community. In 1993 the UN Security Council adopted four resolutions (822,853,874,884) demanding immediate and unconditional withdrawal of the Armenian forces from the occupied territories. However, these resolutions remain unimplemented, remain on paper.”
Azerbaycan Parlamentosu 1994 yılında Hocalı’da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etmiştir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Konseyi’nin 31 üyesi tarafından (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 İngiltere, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya, 1 Makedonya, 1 Norveç, 1 Polonya) tarafından imzalanan, “Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler” ifadesinin yer aldığı ve 19’ncu yüzyılın başlarından bu yana Ermeniler tarafından Azerilere karşı işlenen katliamları soykırım olarak tanımaya adım atılması gerektiğini belirten 324 No.lu bildiri yayınlanmıştır.
2009 Şubat ayında Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu’nun üyesi Felipe Fuentes, Cumhurbaşkanı İlham Aliev’e yazdığı mektupta Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek, kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur. Meksika Senatosu 2011 yılında ve İslam Konferansı Kuruluşu Parlamentolar Birliği Hocalı katliamını soykırım olarak tanımıştır. Pakistan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi 1 Şubat 2012 tarihinde Ermenilerin Azerbaycan Türklerine uyguladığı soykırımı kınayan kararı kabul etmiştir.
Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolos Sarkozy, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’da Ermenilerin yaptığı soykırımı görmezden gelmiş, sözde soykırım yasa teklifi sebebiyle gerginleşen ilişkileri yumuşatmak için 26 Şubat 2012 tarihinde kendisini arayan Cumhurbaşkanı Gül’ün telefonuna büyük bir saygısızlık göstererek çıkmamıştır. Gül, “Savaşta bile cumhurbaşkanları birbirleriyle konuşurlar” diyerek çok nazik bir şekilde Sarkozy’ye cevap vermiştir. Ziya Paşa’nın “Bed-asla necâbet mi verir hîç üniforma, Zerdûz palan ursan eşek yine eşektir” (Mayası bozuk olanlara üniforma –yüksek makam görevi- asalet verir mi hiç? Altın ile yapılmış palan da vursanız, eşek yine eşektir) beyti bazı Batılı siyasetçiler için çok uygundur.
Hocalı’daki katliamı görmek istemeyip “sözde” Ermeni soykırımını Türkiye’ye kabul ettirmek isteyenler, Ermeni isyanlarını konu alan ve Amerikalı yönetmen Philip M. Callaghan tarafından çekilen Ermeni İsyanı 1894-1920 belgeselini izlemelidirler. (https://www.youtube.com/watch?v=zNCnSDjHGTg)
ABD’nin Erivan’daki büyükelçiliğinde 1.500 civarında diplomatik personelin çalışması düşündürücüdür. Acaba ABD ile Ermenistan arasında bilinmeyen gizli bir ittifak mı var ? Ermenistan’ın nüfusu kabaca 3 milyon olduğuna göre ortalama bir hesapla 2 bin Ermeni’ye bir ABD’li diplomat düşmektedir.
2005 yılında inşa edilen ABD Büyükelçilik binası; Erivan gölü kıyısında yaklaşık 90 bin metrekarelik bir alanda, 13.500 metrekarelik kullanım alanına sahip beş katlı bir binadır. Bu kadar büyük binada binlerce diplomat acaba ne yapıyor? ABD’nin Bağdat’taki Erivan’dakinin üç kat büyüklüğündeki büyükelçilik binasında ise 1.150 diplomat bulunmaktadır. Bu elçiliklerin ve İstanbul’daki ABD Başkonsolosluğunun Zibigniew Brzezinski‘nin Stratejik Elips1 diye adlandırdığı, Türkiye’yi de içeren petrol-gaz stratejik bölgesinde olması dikkat çekicidir.
Talat Paşa Komitesi’nin 25 Şubat’ta Ankara’da düzenlediği Sempozyum’da konuşan SBF’den hocam Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Rus ressam Vasily Vereshchagin’in 1871 tarihli “Savaşın Yüceliği” adlı tablosunun Ermeniler tarafından kullanıldığını, bu tabloyu kendisinin Moskova’da ortaya çıkardığını açıklamıştır. Kuru kafa yığınıyla savaşın sadece ölüm getirdiğini vurgulayan bu tabloyu Ermeniler, soykırım iddiasını savunan kitap kapaklarında ve afişlerde kullanmaktadırlar. Ataöv ayrıca, çalışmalarını Ermeniler değil Türklerin engellediğini söylemiştir. Ben buna bir anlam veremedim. Azerbaycan Tarih Enstitüsü Başkanı, Milli İlimler Akademisi Üyesi ve Milletvekili Yakup Mahmudov da çok ateşli bir konuşma yaparak “Türkiye halkı yoktur, Türk halkı vardır” demişti
Kırım 26 Şubat’ta Rusya Tarafından İşgal Edilmiştir
Rusya destekli Ermeni birliklerinin Hocalı soykırımını gerçekleştirdikleri 26 Şubat’tan 22 yıl sonra Rus yapımı giysiler giyen Rus yanlısı milisler, Kırım yarımadasındaki stratejik noktaları ele geçirerek 26 Şubatı 27 Şubata bağlayan gece Kırım’ın tek taraflı ilhak edilme sürecini başlatmışlar, hukuk dışı bir referandum ile de Kırım’ın Rusya’ya ilhakı gerçekleştirilmiştir.
16 Mart 2014 tarihinde BM Genel Kurulu referandumu kabul etmemiş ve hukuk dışı saymıştır. İlhak, Rusya dışında Afganistan, Nikaragua, Venezuella ve Suriye tarafından tanınmıştır. Bir anlamda Suriye Rusya’nın doğal müttefiki olduğunu bu şekilde göstermiştir. Bu devletlerin yanında de facto devletler Abhazya, Dağlık Karabağ ve Güney Osetya da ilhakı uygun bulmuştur.
AVİM’deki konferansında Dr. Olog Kuznetsov’a, 26 Şubat 1992 Hocalı katliamı ile 26 Şubat 2014 Rusya’nın Kırım’ı işgal tarihlerinin bir tesadüf olup olmadığını sordum ama bir cevap alamadım. Aslında cevabı biliyordu ama diplomatik nezaket göstererek açıklamamıştır. Sarkisyan’ın 2002 yılında kurulan Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanması gerektiği konusundaki sorumu, görevdeki cumhurbaşkanlarının yargılanamayacağını şeklinde cevaplandırmıştır. Lahey’de BM Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) ile Daimi Hakemlik Mahkemesi (PCA) de vardır. Divan; devletlerarası davalara, diğeri ise uluslararası tahkim davalarına bakar.
UCM bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nı yargılayabilir mi?
Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Miloseviç ile Liberya Devlet Başkanı Charles Taylor yargılanmışlardır ama bu mahkemeler uluslararasında özel kurulmuş mahkemelerdi. UCM tarafından şimdiye kadar görevdeki bir Devlet Başkanı yargılanmamıştır. 2009 yılında Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir için çıkarılmış yakalama kararı vardır fakat El-Beşir henüz yakalanmamıştır.
UCM, ulusal adalet sistemlerinin işlemediği durumlarda görevlidir ve dört suçla ilgili davalarda yargılama yetkisi vardır. Bunlar; soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçlarıdır. Fakat yargılama için bu suçlardan birinin işlenmesi, ayrıca suçu işleyen kişinin ya da suçun işlendiği ülkenin UCM’yi kuran Roma Tüzüğü’ne taraf olması gerekir. Sarkisyan’ın yargılanabilmesi için Ermenistan UCM’ye taraf olmalıdır. Türkiye UCM’ye taraf değildir.
Bununla beraber BM Güvenlik Konseyi UCM savcısını devreye girmeye davet edebilir. Konsey Kararları üye ülkeleri bağladığından UCM savcısı bu durumda soruşturma başlatabilir. Konsey 2005 yılında 1593 sayılı Kararı ile Darfur’daki olaylar ile ilgili olarak UCM’yi yetkilendirmiştir. Uluslararası hukuka göre devlet başkanları, başbakanlar ve dışişleri bakanları, başka ülkelerin topraklarında bulunurken mutlak dokunulmazlığa sahiptirler. Ancak, UCM yetkisindeki büyük suçlar ile ilgili kaldırılan dokunulmazlıklar, sadece UCM’ye taraf olan ülkeler arasında geçerlidir.
Bu şartlar altında Sarkisyan’ın UCM’de yargılanması çok zor görünmektedir.
Bir yanıt yazın