EL ATINA BİNEN..
HÜSEYİN MÜMTAZEL ATINA BİNEN..
HÜSEYİN MÜMTAZ
Haberi baştan alalım;
“Rumlar Maraş’ta da ayin yapmak istiyor.
Kıbrıslı Rumların, Gazimağusa Suriçi’ndeki ‘Ay. Georgios Kilisesi’nde, dün sabah ikinci kez yaptığı ayinle ilgili haberler, bugünkü Rumca gazetelerde de yer aldı.
Fileleftheros gazetesi ‘Mağusa Sakinleri Göz Yaşı Döktü’ başlığıyla yayımladığı haberinde, dünkü ayini yöneten ‘Konstantiya ve Mağusa’ Metropoliti Vasilios’un, kapalı bölge Maraş’taki bir kilisenin, muhtemelen de ‘Agios İoannis’ kilisesinin, faaliyete geçmesi için çaba harcadığını söylediğini iletti.
Vasilios’un dün ‘bir ay içerisinde ikinci kez’ Gazimağusa Suriçi’ndeki ayini yönettiğini yazan gazete, Vasilios’un, bunu ‘Tanrı’nın hediyesi’ olarak nitelediğini aktardı.
Vasilios, Gazimağusa Suriçi’ndeki ‘Ay. Georgios Kilisesi’nde, iki toplumdan da inisiyatif gruplarıyla istişare içerisinde, her ayın son Pazar günü ayin yapılacağını da söyledi.
Ayini birçok Kıbrıslı Rum’un izlediğini, öte yandan Kilisenin bahçesinde aralarında Gazimağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp’ın da yer aldığı birçok Kıbrıslı Türk’ün bulunduğunu kaydeden gazete, Kayalp’ın, kendisi ve sözde ‘Maraş Belediye Başkanı’ Aleksis Galanos’un vizyonunun, farklılıkları bir kenara bırakıp, benzerlikler, karşılıklı saygı ve anlayışa önem vererek, iki toplumu daha yakına getirmek olduğunu söylediğini ekledi.
Politis gazetesi ise haberinde, Gazimağusa Suriçi’ndeki ‘Ay. Georgios Kilisesi’ndeki bir sonraki ayinin, 16 Şubat Pazar günü yapılmasının planlandığını haber verdi.
Dünkü ayinin, KKTC’deki bütün kiliselerde her Pazar yeniden ayin yapılması temennisiyle gerçekleştirildiğini yazan gazete, ayine sözde ‘Maraş Belediye’ Başkanı Aleksis Galanos, DİSİ Partisi milletvekillerinden Kiriakos Hacıyannis, sözde ‘Maraş Belediye’ heyeti, aynı zamanda birçok Mağusa kökenli Rum’un katıldığını belirtti.
Gazeteye göre, ayini yöneten ‘Konstantiya ve Mağusa’ Metropoliti Vasilios, kilisenin ikonlarının Salamis’teki St. Barnabas Manastırı’ndaki müzeden getirilmesi çabasının başarılı olamamasının akabinde, inanırları, kilisenin duvarlarına ikonalar ve dini motifler çizilmesi amacıyla, Metropolitliğin fonuna katkıda bulunmaya davet etti.
Vasilios, Metropolitliğin tertip etmekte olduğu, ‘Uluslararası İkonografi Konferansı Delegelerinin’, bu çerçevede 16 Şubat Pazar günü yapılacak ayinde, kilisede bulunacaklarını da sözlerine ekledi.
Gazeteye göre, sözde ‘Maraş Belediye’ Başkanı Aleksis Galanos ise açıklamasında, tarihi kilisenin yeniden faaliyette bulunmasına katkısı olan herkese teşekkür etti ve Pazar ayininin, KKTC’deki diğer kiliselerde de yapılmasını umduğunu dile getirdi”.
“Mağusa sakinlerinin gözyaşı dökmesini”, “Konstantiya ve Mağusa Metropoliti Vasilios”u, bu ayinin “Tanrı’nın hediyesi” olmasını, “kapalı Maraş’taki Ayios bilmem ne kilisesi için de çaba harcayacak olmalarını”, “KKTC’deki bütün kiliselerde her Pazar yeniden ayin isteklerini”, “Maraş Belediye Başkanı ve Belediye heyeti ile DİSİ milletvekilini”, “Mağusa kökenli Rumları”, “ikon taşıma çabalarını”, “önümüzdeki ayinde Uluslararası Konferans düzenleyecek olmalarını” filan boş veriyorum..
Neden bizde de Leymosun, Kasaba, İskele Müftülerinin, Belediye Başkanları ve Meclis heyetlerinin olmadığını; güneydeki her camimizde o köyün, mahallenin eski cemaatinin katılımıyla her Cuma namaz kılınamadığını, kapalı camilerin açılması, harabe halinde olanların da onarılması için çaba gösterilmediğini, uluslararası toplantılar yapılamadığını da bir kenara bırakıyorum.
Ama Mağusa’nın “çakma” Metropoliti Vasilios’un söylediği bazı cümlelere ve gazete haberindeki bir takım ayrıntılara takılıyorum.
Ne diyor Vasilios; “Gazimağusa Suriçi’ndeki ‘Ay. Georgios Kilisesi’nde, iki toplumdan da inisiyatif gruplarıyla istişare içerisinde, her ayın son Pazar günü ayin yapılacağını” söylüyor.
Gazete ne yazıyor; “Kilisenin bahçesinde aralarında Gazimağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp’ın da yer aldığı birçok Kıbrıslı Türk’ün bulunduğunu” belirttikten sonra Kayalp’ın; “Kendisi ve ‘Maraş Belediye Başkanı’ Aleksis Galanos’un vizyonunun, farklılıkları bir kenara bırakıp, benzerlikler, karşılıklı saygı ve anlayışa önem vererek, iki toplumu daha yakına getirmek olduğunu” söylediğini ekliyor..
Şimdi…
O Kilisedeki ayinde yer alan “her iki toplumdan da insiyatif grupları” içinde bulunan “kuzeyliler” hayatlarında kaç defa Cuma yahut Bayram namazına gitmişlerdir de kiliseye koşmaktadırlar?
Hayatlarında kaç defa güneyde bıraktıkları camilerine gidip de iki rekât şükür namazı kılmışlardır?
Meselâ Kayaalp güneyde camiye gittiğinde güneyli belediye başkanı ve güneyli –insiyatif grupları- kendisine katılıp, güneyli belediye başkanı Cami avlusunda “farklılıkları bir kenara bırakıp, benzerlikler, karşılıklı saygı ve anlayışa önem vererek, iki toplumu daha yakına getirmek niyetinde olduğunu” ifade etmiş midir?
Dilimizde “el atına binmek” ile ilgili iki popüler deyim vardır.
“El atına binen tez iner” ve “El atına binmiş yosmam da çalım satıyor”..
“El”; “Yakınların dışında kalan kimse, yabancı” anlamını taşımaktadır TDK Sözlüğü’ne göre..
Siz yoksa ilk örnekteki “tez inmeyi” tercih edenlerden misiniz?
“El atından tez inmeyi” yahut “çalım satmayı” tercih eden kuzeydeki “insiyatif grupları” kimlerdir, kaç kişilerdir, çapları, enleri, boyları nedir?
Son lâfım da KKTC Din İşleri Başkanı’na..
Hazret, Ekim 2013’de “Ortodoks Kilisesi Başpsikoposu II’nci Hrisostomos’la 2011 yılından bu yana ara bölgede görüştüklerini ve görüşmelerin önümüzdeki dönemde devam edeceğini” söylemiştir.
“Hrisostomos’la dini hoşgörü ve karşılıklı anlaşmanın adadaki sorunların çözülmesine yapabileceği katkıyı ve barış ortamının yaratılmasına dini liderlerin nasıl katkı koyabileceğini konuştuklarını söyleyerek, ibadethanelerin tamiri, ibadet için geçişlerde siyasi kriterlerin ortadan kaldırılması gibi konuların da gündeme getirildiğini” anlatmıştır.
Şimdiye kadar Hrisostomos’la “4-5 kere” görüştüğünü, Ermeni ve Maronit dini liderleriyle de görüşmeler yürüttüğünü ifade etmiştir.
İlk görüşmenin 2011 yılında Rum, Türk, Yahudi ve Filistinli 40 gencin 3’er kişilik dini lider heyetleri eşliğinde gerçekleşen 1 haftalık programda yapıldığını dile getirmiş ve “işin karakteri ve karşılıklı mutabakat” nedeniyle görüşmelerin basına yansıtılmadığını eklemiştir..
Rumlar davul zurna ile geliyor da bizimki görüşmeye neden gizli gidiyor?
“Sorunların çözümü, dini hoşgörü, karşılıklı anlaşma, ibadethanelerin tamiri, geçişlerde siyasi kriterlerin kaldırılması” hepsi güzel konular da, sonuç nedir?
Şu üç aylarda her cuma, güneydeki her camiye Türkler gidebilecek mi Sayın Din İşleri Başkanı?
Her Cuma’yı, her Cami’yi bırakın; Hala Sultan’a senede bir kere serbestçe gidebiliyor muyuz?
Yoksa güneydeki Hala Sultan’a artık gidilemeyeceğine kanaat getirdiğiniz için mi Hala Sultan’ı kuzeye inşa ediyorsunuz? 28 Ocak 201428.01.2014
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın