Kocatepe Camii’nde Cenaze Töreni

Kocatepe Camii’nde Cenaze Töreni Düzenlenebilir mi?

Hakkari’de ve Şırnak’ta bir güvenlik görevlisi şehit düşse, gelir acısı ve korkusu Ankara’da beni bulur! Acırım ve ağlarım, genç yaşında kara toprağa girdiği için. Ayrıca korkarım, ertesi günü hayatım alt üst olacağı için! Neden mi? Anlatayım;

Malum; cenaze töreni deyince iki cami gelir akla. Birisi İstanbul Teşvikiye Camii, diğeri Ankara Kocatepe Camii. Teşvikiye Camii, genelde alkışlı cenazelerin uğrak yeridir! Sanat çevresine mensup kişiler vefat ettiklerinde cenazeleri genelde Teşvikiye Camii’nden kalkar. “Alkış, sanatçının gıdasıdır” felsefesine inananlar da, musallada cenaze namazı kılmak ve vefat edenin arkasından hayır dua etmek yerine, alabildiğine alkışlarlar musalla taşında yatanı. Hem de elleri patlarcasına…

Teşvikiye Camii’nde düzenlenen cenaze törenleri konusunda hiçbir diyeceğim yok. Burası özgür bir ülke, meşru kurallar ve hukuk çerçevesinde isteyen istediğini yapsın. Beni ilgilendirmiyor. Üstelik ben, o civarda da yaşamıyorum. Ancak Kocatepe Camii’nde düzenlenen cenaze törenleri öyle değil. Çünkü bu törenler, benim hayatımı ve günlük yaşamımı yakından ve derinden etkilemektedir. Hatta bu törenler, benim korkularımı tetikleyici etki bile yapmaktadır! Hem bireysel korkularımı, hem de toplumsal ve milli korkularımı.

Bireysel korkum şundandır: Acaba polisler bugün işyerime sokacaklar mı? Acaba aracımı çekecekler mi? Acaba aracımı kullanabilecek miyim? Acaba camiye gidebilecek miyim? Yani, acabalarla başlayan bir yığın soru…
Bunlar nasıl sorulardır diyorsunuz değil mi? Oldukça mantıksız da buldunuz. Ancak hiç şaşırmayın. Burası Türkiye ve tüm bu mantıksızlıklar bu ülkede yaşanmaktadır. Doğal olarak bu mantıksızlıklar, Kocatepe Camii’nde de yaşanmaktadır.

Kocatepe Camii, sık sık resmi cenaze törenlerine sahne olur. Cenaze ya bir şehittir, ya da üst düzey bir asker veya sivil bürokrat. Ya da bir siyasi şahsiyet. Böyle olunca, devlet erkanı da ister istemez Kocatepe Camii’ne akar. E bu sefer de güvenlik sorunu baş gösterir ve polisler bazı güvenlik tedbirleri alırlar. Bazen de bu tedbirleri olağanüstü abartırlar. Bu güvenlik tedbirlerinin başında Kocatepe Camii’ne çıkan bütün sokakların araç trafiğine, bazen de yaya trafiğine de kapatılması gelir. Olgunlar Sokak, Dr. Mediha Eldem Sokak, Bankacı Sokak, Binektaşı Sokak gibi sokaklar bariyer konularak araç trafiğine kapatılır. Sokak ve otoparklardaki araçların kaldırılması istenir, kaldırılmayanlar çekicilerle çekilir, böylece bölgedeki trafik hercümerç olur. Hele bir de törene Cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu üyeleri ve kuvvet komutanları gelirse…

Bazen meydanın kenarındaki işyerinize ve evinize girebilmek için bile polisten izin almak zorunda kalırsınız. Bunun için yalvar yakar olur, olmadık diller dökersiniz. Olmadı işyeri kimliğini göstermek zorunda kalırsınız. Mülkiyeti işvereninize ait otoparkta bulunan aracınız ise çoktan çekilmiş ve Mamak’taki polis otoparkını boylamıştır. Bu yüzden otoparktaki aracınız için çekici ve park parası vermeniz de işin cabası.

Sonunda bu da oldu; geçtiğimiz Cuma günü (5 Haziran) Cuma Namazı için gittiğimiz Kocatepe Camii’nin dış avlusunda sokaklara açılan merdivenlerdeki demir kepenkler de kapatıldı ve cemaat camiye giremedi! Biz bile, aralık bırakılan kepenklerden özel izinle girdik!
Dolayısıyla bana göre; bölgede oturan ve bölgedeki binalarda çalışan insanların özgürlükleri açısından, Kocatepe Camii’nde resmi cenaze töreni düzenlenmesi işine bir an önce son verilmelidir. Ya da, eğer son verilmeyecekse, bu derece sıkı güvenlik tedbirlerine gerek duyulmamalıdır. Zira devlet, artık vatandaşından korkmamalıdır. Eğer devlet vatandaşından korktuğu için bu tedbirleri alıyorsa, o zaman devletin vatandaşlara demokratik haklarını kullandırması konusunda bir takım eksiklikleri var demektir. Bundan dolayı devlet, vatandaşının tepkisinden çekiniyor demektir!

Kocatepe Camii’nde resmi cenaze töreni düzenlenmesine son verilmesinin bir önemli sebebi de can güvenliği sorunudur. Zira Kocatepe Camii’nin ön tarafında resmi devlet erkanının, cenazenin arkasından taziye yürüyüşü yaptığı ve cenaze yakınlarına taziyelerini sunduğu alanın kenarında özel ve resmi konutlarla, bazı resmi daire ve sendika binaları vardır. Bu binaların devlet erkanının topluca geçtiği yola mesafesi 8-10 metreyi geçmez. Dolayısıyla bu binaların pencere ve balkonları, alınacak her türlü güvenlik tedbirini geçersiz kılacak mahiyettedir. Allah korusun; devlet erkanına yönelik olarak bu binalardan gerçekleştirilecek bir silahlı saldırı, devleti büsbütün kaosa sürükler. Bu bakımdan da, Kocatepe Camii, resmi cenaze törenleri için uygun bir mahal değildir. Bunun için en uygun mahaller, mezarlık ve şehitliklere en yakın camilerdir.

Üstelik İslam’a göre; vuruldukları yerde şehit düşenler, yıkanmaz, kefenlenmezler. Onlar kanlı elbiseleri ile gömülürler ve mahşerde de o kanlı elbiseleri ile haşrolurlar. Bu sebeple; Hz. Ömer ile Hz. Ali vuruldukları yerde, yani anında ölmedikleri için yıkanarak, Hz. Osman ise vurulduğu yerde öldüğü için yıkanmadan gömülmüştür. Bazı fıkıh imamları, Uhud şehitlerinin yıkanmadan, kefenlenmeden ve cenaze namazları da kılınmadan defnedildiklerini söyleyip “Şehitler için cenaze namazı kılınmaz; çünkü onlar ölü değillerdir” fetvasını vermişlerdir. Fakat bu fetva dinimizde şehitlere biçilen değeri göstermesi bakımından önemli sayılsa da, genel uygulama şehitler için de cenaze namazı kılınması şeklinde olmuştur. Hz. Peygamber’in Uhud’da şehit düşen amcası Hz. Hamza ve diğer sahabeler ile daha sonraki savaşlarda ölen bütün şehitler için topluca cenaze namazı kıldığına dair rivayetler de vardır. Anlaşılacağı gibi; vuruldukları(yani çeşitli şekillerde ölümcül yara aldıkları) yerde şehit düşenler, yıkanmazlar, kefenlenmezler ve kanlı elbiseleriyle gömülürler. Bunlar için cenaze namazı kılınması ise tartışma konusudur.

Böyle olunca; şehitliklere veya mezarlıklara en yakın cami yerine şehrin merkezindeki bir camide resmi cenaze töreni yapılmasına ve bunun için gelecek devlet erkanını koruma adına alınan güvenlik tedbirleriyle yaşayan halkı rahatsız etmeye gerek yoktur. Şehitlerimize saygı göstermek elbette gereklidir. Ancak bu saygıyı göstermek için, yaşayanlara saygısızlık etmemek, onların hayatlarını cehenneme çevirmemek gerekiyor. Çünkü medeni bir millet, ölenlerden çok yaşayanlarına saygı gösteren millettir. Ne yazık ki; bu durum, ülkemizde tersine bir özellik arz etmekte, bu da bizim gibi adamları üzmektedir. Üstelik şehit cenazeleri haydi neyse, Kocatepe Camii çevresinde oturan ve çalışanlar, aynı sıkıntıyı üst düzey sivil ve askeri yetkililer için düzenlenen resmi cenaze törenlerinde de yaşamaktadırlar. Buna en kısa zamanda bir son verilmeli, yaşayanların özgürlükleri elinden alınmamalıdır. Bırakın da yaşatmış olduğunuz küçük sıkıntılarla didişmek yerine, şehitlerimizin arkasından adam gibi üzülelim ve adam gibi Fatiha ve Yasinler okuyalım…

9 Haziran 2009

Ömer Sağlam

Kocatepe Camii’nde Cenaze Töreni Düzenlenebilir mi? - omer saglam

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir