YEŞİLIRMAK KAPISI

YEŞİLIRMAK KAPISI

Hristofyas, kimin torunu ki.

Elbette Bizans’ın.

Dünyayı, çirkin ve dürüst olmayan, düzenbazlıklar ile dolu “Bizans Entrikası” tanımı ile tanıştıran kişilerin torunu.

Tüm Rum yöneticiler, sanki aynı fabrikadan ve bu fabrikadaki aynı tornadan çıkmış gibi “Politik düzenbaz”

Bunu Yunanistan’ın politikacılarında gördüğümüz gibi Kıbrıs Rum politikacılarında da gördük.

Bunların kralı, lanet papaz Makarios’tu. Bir gün evvel imzaladığı bir anlaşmayı, ertesi gün bozan bir politik anlayışa sahipti ve bunu milli mücadele yıllarımızda çok kez yaşadık. Baf Katliamının nedeni, Barış Gücü huzurunda yaptıkları anlaşmayı inkar etmelerinden ve tek taraflı bozmalarından yaşanmıştır. Silahlarını söz konusu anlaşmaya güvenip Barış Gücüne teslim eden savunmasız Türkleri, acımasızca katletmiştir Hristofyas’ın yeğenleri.

Yeşilırmak kapısının açılması konusunda da durum pek farklı değil.

Yeşilırmak kapısının özelliği, Lokmacı kapısı, Akyar, Metehan ve diğerleri gibi Mayıs 2004 tarihli Yeşil Hat Tüzüğü kurallarına tabi olmaması ve kendine has bir statüsünün bulunması.

Hristofyas, Cumhurbaşkanı Talat’a ilk başta verdiği sözleri, kendi iç bünyesindeki politikacılardan tepkiler gelmeye başlayınca inkar etmeye ve dolayısı ile de kıvırmaya başladı. Anlayacağınız tam bir “Bizans Entrikası” uygulaması yapıyor.

Hristofyas ilk anlaşmazlığı yapay olarak, “Serbest Geçiş” tanımı üzerinde çıkardı.

“Serbest Geçiş” tanımlamak mı ister?.

Adı üzerinde, kısıtlamaların olmadığı geçiş demektir.

Hristofyas’ın bu yapay itirazının kökeninde de elektrik enerjisi yatıyor.

Şu anda Erenköy’de yaşayan ve görev yapan sivil ve mücahitlerin ulusal elektrik dağıtım sisteminden (enterkonnekte sistem) aldıkları bir elektrik enerjisi yok.

Daha doğrusu bölgede elektrik hiç yok.

Tüm enerji gereksinimi, denizden yapılan taşıma ile mazotla tankları doldurulan jeneratörlerle yapılıyor.

Doğal olarak bu da, Makarios döneminin, Türklere uyguladığı soykırımın ve insanca yaşamadan mahrum etmek uygulamasının yüz karası bir örneği.

1960-1963 yılları arasında, dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti, bölge Türk ağırlıklı olduğu için elektrik bağlama önceliğini Rum köylerinin olduğu yörelere vermişti.

1963-1974 dönemi arasında ise yoğun çarpışmaların yaşandığı, Kıbrıs’ın kaderine kara bir leke çalan ve 1922 yılında İzmir’de denize dökülen Yunan Birlikleri içinde yer almış olan lanetli Grivas’ın, seçkin Yunan komandoları ile saldırdığı ve büyük bir yenilgiye uğradığı Erenköy bölgesine, hiçbir yatırım yapılmadı.

1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında ise gencecik öğrencilerimizin destanlar yazdığı bu kahraman bölgemiz, kara sınırlarımız dışında yer alması nedeni ile ulusal elektrik dağıtım sistemine (enterkonnekte) bağlanamadı.

Cumhurbaşkanı Talat’ın Rumlardan Yeşilırmak kapısının açılması ile ilgili ilk talebi “Serbest geçiş” oldu ve itiraz edilmedi.

Neydi bu “Serbest geçiş”?.

İnsanoğlunun kullandığı her tür araç, gereç ve eşya ile KKTC vatandaşlarının ve askeri personelin bu kapıdan “Serbest Geçiş” tanımı ile elini kolunu sallayarak geçebilmesi. Sonuçta KKTC vatandaşları kendi hükümranlıkları altındaki topraklarına gitmek için bir geçiş yapmaktaydılar.

“KKTC vatandaşları” tanımı ise, nerede doğduklarına ve ebeveynlerinin kimler olduklarına bakılmaksızın, ayırımsız tüm KKTC vatandaşları manasındadır.

Bundan da maksat, mücahitlik görevini Erenköy’de yapan ve ne kendisi ne de anne-babası, Rumların tek taraflı olarak 1963 yılında gasp ettikleri 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin vatandaşı olmayan kişilerin serbestçe bu kapıyı kullanabilmeleri ve kara sınırları arasında Rum toprağı bulunan iki ayrı KKTC toprağında serbestçe dolaşabilmelerine olanak sağlamaktır.

Hristofyas, jeneratörler için karayolundan mazot götürülmesine karşı çıkarken, ki uluslararası hukukta “Mazot” stratejik askeri malzeme olarak tanımlanmaktadır, “Serbest geçiş”e yukarıdaki tanımlama ışığında pek fazla karşı çıkmamaktadır. Hatta mücahitlerimizin de sivil kıyafetli olmaları kaydı ile geçiş yapabileceklerine sempatik bakmaktadır.

Cumhurbaşkanı Talat’ın “Mazot”un kara yolundan taşınması konusunda mutabakat sağlanamaması durumundaki karşı teklifi de, bölgedeki akaryakıt tüketiminin en aza indirgenebilmesi amacı ile bölgeye elektrik götürülmesi.

Şimdi de Rumlar bu teklifi değerlendiriyorlar.

Belli ki, Yeşilırmak kapısının açılması konusu tam bir satranç oyununa dönüştü.

Olayların akışı, Yeşilırmak kapısının açılması için yaşanan sorunların en geç iki hafta içinde çözülebileceği yönünde.

Hep birlikte göreceğiz.

Prof. Dr. Ata ATUN

Dünyayı, çirkin ve dürüst olmayan, düzenbazlıklar ile dolu “Bizans Entrikası” tanımı ile tanıştıran kişilerin torunu. Tüm Rum yöneticiler, sanki aynı fabrikadan ve bu fabrikadaki aynı tornadan çıkmış gibi “Politik düzenbaz” - ata atun wuerzburg usak uni konferansi

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir