Kazan Gerçekten Tatar Şehir mi?

Eylül ayı başında (9-11) Beykent ve Kazan Üniversitelerinin ortaklaşa düzenledikleri ve Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Karahan’ın da katıldığı, bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Avrasya Ekonomileri Konferansı’na katılmak ve bir bildiri sunmak için Kazan’a gittim.

Kazan Üniversitesi 1804 yılında açılmış, üniversitenin ana binası 1805-1814 yılları arasında inşa edilmiştir. Rusya’nın en eski ve köklü üniversitelerindendir. Kazan’da Tukay, Lenin, Musa Celil, Gorki ve Devlet (700 bin parça koleksiyonu vardır) önemli müzelerdir.
Bir Kırım Türkü olarak Tatar yurdu olan Kazan’da bulunmam benim için çok önemliydi.
Kazan, 27 Mayıs 1920’de kurulan ve Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkentidir. Nüfusu 1.5 milyon civarındadır. Kazan nüfusunun yüzde 47’si Tatar, yüzde 48’i Rus’tur. Ancak 5 gün boyunca Kazan’da sokakta Tatarca konuşan kimseye rastlamadığımı söylersem, bir gerçeği vurgulamış olurum.

Kazan; Eskişehir, İstanbul, Antalya, Balıkesir ve Gaziantep ile kardeş şehirdir. İstanbul, kardeş şehir olarak Kazan’da bir park projesi başlatmıştır. Yetkililere sorduğumda Eskişehir’in Kazan’da bir etkinliğinin olmadığını öğrendim ve de üzüldüm. Çünkü, Eskişehir’in diğer kardeş şehirlerinden bir farkı vardır.

Eskişehir Türkiye’de Tatar Türklerinin en yoğun olduğu kenttir.
Nitekim Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesinden sonra Rusya’nın Ankara Büyükelçisi kardeş şehirlerden sadece Eskişehir’e gelerek Tatar Evinde (aslında çakma Tatar evi) fotoğraf çektirip Rusya’nın Kırım’ı işgal etmediği algısını yaratmak istemiştir.
16 Mart 2014 tarihinde Kırım’da yapılan referandum sonrasında 26 Kasım 2014 tarihinde
Turkish Forum’da yayınlanan “Kırım Türkleri’nin Putin’den Beklentisi Nedir?”
başlıklı yazımın Rusya Büyükelçiliği sitesinde yayınlanan ilgili kısmı aynen şöyledir:
“Kırım ve Kırım Tatarları, Türkiye ve Anadolu Türkleri için çok önemlidir. Bu öneminden dolayı 21 Mart 2014 tarihinde Rusya Büyükelçisi A. G. Karlov Eskişehir’e yaptığı ziyaret kapsamında Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Kültür Bakanı A. M. Sibagatullin ile beraber Tatar Kültür Evine ziyarette bulunmuştur.

Rusya Büyükelçiliğinin sitesinde o tarihte yer alan haber aynen şöyledir: ‘Tatar Kültür Evinde Büyükelçi Eskişehir Tatar diasporası temsilcileriyle sohbet etti, onlar Büyükelçiliği ve Tataristan Türkiye Temsilciliğini kültür merkezinin açılışına sağladığı katkıları için teşekkür ettiler. A. G. Karlov ayrıca şehrin üniversitelerinde eğitim gören Tataristan’dan gelen öğrencilerle görüştü. Tatar Kültür Evi Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Başkanı R. N. Minnihanov’un 2013 yılı Haziran ayında Türkiye Cumhuriyetine ziyaret çerçevesinde açıldı. Sözkonusu merkezde 20.Yüzyılın başında Türkiye’de yerleşen Rusya Tatarlarının geleneksel yaşam tarzını gösteren kültür, sanat eserleriyle beraber arşiv belge ve fotoğraf sergileniyor.”

Bu haber üzerine Rusya’nın Ankara Büyükelçisinin Kırım Tatarları ile görüşmediğini, Kırım Tatar Evini ziyaret etmediğini bu köşede yazdım ve bu yazımı Rusya Büyükelçiliği’ne de gönderdim ama cevap alamadım.

Kazan, gerçekten güzel bir şehir. Tatar kimliği silinmeye çalışılmış olsa da eski şehirde bunda başarılı olunamamıştır. Şehri İdil (Volga) nehri ikiye bölmektedir tıpkı Porsuk gibi. Kazan şehrinin içinde bulunduğu bu coğrafi bölge, üçüncü yüzyıldan sonra çeşitli Türk devletlerinin hakimiyetine girmeye başlamıştır.

Kazan, 1437-1552 yılları arasında Kazan Hanlığı’nın, 1708-1920 yıllarında Kazan Vilayeti’nin, 27 Mayıs 1920’de Tataristan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, 30 Ağustos 1990 tarihinde Tataristan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, 7 Şubat 1992 tarihinden sonra da Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur.

Orta Asya’daki Türk soylu Altın Orda devleti dağıldıktan sonra 1437 yılında Kazan Hanlığı kurulmuştur. Hanlıktaki iktidar kavgaları ve Rus baskısı sonucunda 1552 yılında Kazan Rus işgaline uğramış, Han Sarayı, Nur Ali ve Kul Şerif camileri ile Han Mezarlığı tahrip edilmiştir. Sadece Süyümbüke minaresi bu tahribattan kurtulmuştur. Bu yıldan sonra Kazan İslami şehir kimliğini kaybederek bir Hıristiyan şehri kimliğine bürünmüş ve 19’ncu yüzyılın ikinci yarısına kadar bu özelliğini korumuştur.

Kırmızı tuğladan yapılan ve bugün beyaza boyanan 53 metre yüksekliğindeki Süyümbüke minaresi Kazan kalesindedir. Kale, Ruslar tarafından yıkılmış, daha sonra Moskava’dakinin bir benzeri olarak “Kremlin” adıyla yeniden inşa edilmiştir. Bu bölge, 2001 yılında UNESCO tarafından “tarihi miras” olarak kabul edilmiş, 1998 yılında Kale içine büyük kilisenin tam karşısına altı minareli Kul Şerif Camisi’nin yapımına başlanmış ve 5 yılda tamamlanmıştır.
Ruslar 1555 yılında Kazan’da bir piskoposluk kurmuş, Piskopos Guriy 1555-1576 yıllarında büyük bir Hıristiyanlaştırma eylemi başlatmıştır. Tatarların dinlerini değiştirmeleri için yapılan baskılar sonucunda Tatarlar 1556’da isyan etmiştir ama isyan bastırılmış ve din değiştirmeyenlerin şehir surları içinde yaşamaları yasaklanmıştır. Bunun sonucunda Müslüman Tatarlar şehrin dışında bugünkü eski Tatar Mahallesi olarak bilinen yeni bir yerleşim kurmuşlardır.

Rus Çariçesi II’nci Katerina’nın 1767 yılında Kazan’ı ziyareti sırasında Müslümanlar kendisine başvurarak cami yapımı için izin istemişler, II. Katerina’nın izniyle Kazan’ın Ruslar tarafından fethinden sonra ilk camisi (Mercani Cami) 1766 yılında inşa edilmiştir. Kazan’daki ikinci cami 1768 yılında Apanayev ailesi tarafından inşa edilmiştir.
Kazan’da 200’e yakın Tatarca, Rusça ve Çuvaşca gazete ve dergi çıkmaktadır. Şehri Kazan, Vatanım Tatarstan, Respublika Tatarstan, Veçernaya Kazan, Kazan Utları, Süyümbike, Maarif, Miras ve İdil bunların en önemlileridir.

Rusya Tipi Demokrasi ve Tataristan Seçimleri

Kazan’da bulunduğum dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılıyordu. Seçimler Rus demokrasi modeli içinde gerçekleştirilmiştir. Tıpkı eski Sovyet sisteminde olduğu gibi. O dönemde de Doğu Bloku ülkelerinde demokrasi vardı ama her nedense sadece Komünist Parti’nin adayları seçimleri kazanırdı.

Tataristan Cumhurbaşkanlığı için iktidar partisi Birleşik Rusya’dan Rüstem Minnihanov aday olurken, Adaletli Rusya’dan Ruşeniya Bilgildeyeva (%1), Liberal Demokrat Parti’den Ruslan Yusupov (%0,6) ve Komünist Parti’den Hafiz Mirgalimov (%2,1) seçime katılmıştır.
15 yıl aradan sonra halkın ilk defa doğrudan cumhurbaşkanını seçtiği Tataristan’da oyların tamamına yakınını (%96) alan Rüstem Minnihanov yeniden Cumhurbaşkanı olmuştur.
Gerçek demokrasilerde oyların tamamına yakınını alan seçimler ancak totaliter rejimlerde mümkündür. Tıpkı Kuzey Vietnam’da, geçmişte Hitler ve Mussolini rejimlerinde olduğu gibi.

Rusya’nın 85 idari bölgesinden 83’nde yapılan seçimleri iktidar partisi Birleşik Rusya’nın önde tamamlaması üzerine Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev “Şu ana kadar gelen verilere göre Birleşik Rusya güzel, hatta çok güzel sonuç elde etti. Rusya’da demokrasi gelişiyor. Parlamentoda yer alan partiler başarılı bir kampanya yürüttü ve yüksek bir rekabet oldu” değerlendirmesinde bulunmuştur.
Tataristan’da doğrudan seçimler son defa 2001’de yapılmıştı. Bu dönemde Tataristan Cumhurbaşkanı Rusya Devlet Başkanı tarafından Tataristan Parlamentosu’nun önerdiği üç aday arasından atanıyordu.

Eskişehir’deki Dede Korkut ve Kazan’daki Musa Celil Heykelleri

Kazan’da bulunduğum beş gün içinde şehri gezerken bir önemli tespitim oldu. Eskişehir’deki Dede Korkut heykelini “büyüklüğünden dolayı” çok beğenenler olabilir. Bu grup büyük olasılıkla dünyadaki önemli şahsiyetlerinin heykellerini görmemiş olabilirler. Mesela Michelangelo’nun Musa Heykeli, Taşkent’teki büyük Türk İslam şairi Alişir Nevai Heykeli, Kazan’daki Musa Celil Heykeli gibi. Michelangelo etiyle, kanıyla, damarlarıyla Musa’nın kendisi gibi yapmış Musa heykelini.

Bu üç heykeli de gören biri olarak ve bir karşılaştırma yapabilmeleri için Kazan’daki Musa Celil heykelinin fotoğrafını aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

Heykel bir sanat eseri. Tıpkı Musa Heykeli, Alişir Nevai Heykeli gibi.
Dede Korkut heykelini yapan sanatçı ile heykeli yaptıran yetkililer karşılaştırma yapma imkanına kavuşur ve gazetedeki sayfama bir yorumda bulunabilirler düşüncesiyle aşağıdaki Musa Celil heykelinin fotoğrafını siz değerli okurlarla paylaşıyorum.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir