TÜRKİYE VE İRAN KÜRDİSTAN’DA

 
 
Suriye’nin kuzeyinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) kontrolünde Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoru oluşuyor.
IKBY’de de Kürt ulusal gücünü pekiştirmek üzere siyasi,askeri, sosyo-kültürel ve ekonomik restorasyondan geçiliyor.
 
*
Bu kez IKYB’deki gelişmelerde nükleer anlaşma ile elini güçlendiren, Suriye ve Irak’ta devam eden istikrarsızlıklarda ve IŞİD terör örgütünün bölgede artan etkisi ile yürütülen mücadelede aktif olarak yer alan,
Bölge ve dünya dengeleri açısından oyun değiştirici etkilerini kullanmaya başlayan İran İslam Cumhuriyeti’nin açık ve büyük etkisi bulunuyor…
 
*
IKYB Başkanı  M.Barzani yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan edeceğini öne sürüyor.
Ve bu noktadan IKYB’de siyasi partiler arasında M.Barzani’nin başkanlığı ve yürüttüğü politikalara ilişkin anlaşmazlıklar da giderek büyüyor…
 
*
Siyasi partiler arasında M.Barzani’nin başkanlığı ve yürüttüğü politikalara ilişkin anlaşmazlıklar;
Barzani’nin lideri olduğu Kürt Demokrat Partisi’nin (KDP), Barzani’nin 2005’te halkın doğrudan oylarıyla değil, Kürdistan yerel meclisi tarafından seçildiği için ikinci kez başkanlığa seçilebileceği,
Başta C.Talabani’nin lideri olduğu Kürt Yurtseverler Partisi (KYP) olmak üzere diğer siyasi partilerin ise başkanlık yasasına göre Mesut Barzani’nin sadece iki kez bölgesel başkan olarak seçilebileceği, aksi halde hukuk ihlali yapılmış olacağı iddiasından başlıyor.
 
*
23 Haziran’da KYB, Goran Hareketi, İslami Birlik Partisi ve İslami Toplum Partisi  başkanlık seçiminin Kürdistan Parlamentosunda Kürt vekillerin oylamasıyla yapılması için ortak bir yasa teklifi sunmuştur.  
KDP ise mevcut yasada olduğu gibi bölgesel başkanın halk tarafından seçilmesinden ısrarcı tutum sergilemekte,Türkmenler bu konuda çekimser kalmaktadır.
 
*
Bu noktada, başta KYB olmak üzere Kürt partileri giderek M.Barzani’nin iktidar üzerindeki tekelini kırma mücadelesine hız veriyor.
Barzani ve ailesinin bölgede ve bölge dışında hukuk dışı ve kendi başına buyruk tutum ve politikalarının bütün alanlarda tekelci bir duruma gelmesiyle IKBY’nin itibarsızlaştırıldığı,
Barzani ailesinin KDP hükümeti sırtından petrol gelirleri ve harcamalarda şeffaf davranmadığı ve yolsuzluklara gömüldüğü iddia ediliyor.
 
*
Ailenin ve  KDP yöneticilerinin zengin olmak için  AKP hükümetinin ekonomik olarak rahatlamasında belirleyici rolü üstlenmesi de başka bir sıkıntılı konuyu oluşturuyor.
IKBY’ nin gelirinin dörtte üçünün Türkiye’ye akması, petrol gelirlerinden esas yararlananın Türkiye olması, buna karşın Kürdistan halkının bu kaynaklardan en az yararlanır olması reddediliyor.
 
*
Barzani, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Osmanlıcılık hevesiyle, 
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu’da  devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Böylece bölgenin ya da Suriye ve Irak Kürdistan’ının ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosuna işbirlikçi olmakla suçlanıyor.
AKP’nin Kürtlere karşı yürüttüğü özel savaş politikasının destekçisi olmak ve Kürt Birliğine zarar vermekle de sorumlu tutuluyor.
*
Sünnilerin yaşadığı bölgede İŞİD’in Sünni halk üzerinde kurduğu baskının karmaşık etnik ve dini gruplar arasında ayrışmalara hız vermiş olması,
Merkezi Hükümet’in  hem siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek, hem İŞİD’in ele geçirdiği fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerinde zayıf kalması,
Fakat Barzani’nin o kaosta Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne katılmış olduğunu, bu suretle Anayasa’nın 140. maddesinin kendiliğinden uygulandığını ve bunun müzakere konusu bile olmayacağını açıklaması  gibi Kürt Devletini bağımsızlığına götürecek adımları atması,
Fakat bu başarılara hiç bir siyasi  unsuru ortak etmeyişi de, tıpkı Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan örneğinde olduğu üzere onun diktatörlük hevesine bağlanıyor.
 
*
Mesut Barzani ve KDP ise bütün bu sorgulamalar etrafında çıkarılan krizden İran’ı sorumlu tutuyor.
KDP; Barzani’nin görev süresinin uzatılması karşılığında yetkilerinin kısıtlanması ve başkanın parlamento tarafından seçilmesi için bastıran muhalefet partilerini İran’ın kuklası olmakla itham ediyor…
 
*
Nitekim Barzani, bölgesel başkanlık krizinde, farklı bir tutum içerisine giren Kürdistan Yurtseverler Birliği , Goran Hareketi, İslami Birlik Partisi  ve İslami Toplum Partisi’nin  hazırladığı “başkanlık yasa tasarısı”nı  parlamentoda oylamaya sunulmasını  “darbe girişimi” olarak nitelendiriyor.
“Kürdistan bölgesi çok ciddi güvenlik ve ekonomik krizler içerisindeyken, iç çatışmadan kaçmış sığınmacı yüküyle uğraşırken, bu çok hassas süreçte bazı bilinen kesimler, Kürdistan Parlamentosu’nda KDP’ye darbe girişiminde bulundu. Kürt halkının birlik ve beraberliğini hedef aldı. Bu tek taraflı alınmış bir karar olup, Kürdistan başkanının şahsiyetini zedelemeye yönelik bir adımdır”diyor.
Hey Allah’ım, ne kadar da çok Recep Tayyip Erdoğan’a benziyor?
 
*
Bu noktada,elbette Kuzey Irak’taki istikrardan, hem bölgedeki yatırımları hem de enerji ihtiyacı nedeniyle faydalanan Türkiye de devrededir.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı F.Sinirlioğlu,mesela, Temmuz’da bölgede taraflara birlik içinde bu krizin çözülmesi telkininde bulunuyor…
 
*
Kürt bölgesinde 20 Ağustos’ta yapılması planlanan “bölgesel başkanlık seçimi”, IKBY Yüksek Seçim Kurulu tarafından teknik hazırlıkların yetiştirilemeyeceği gerekçesiyle belirsiz bir tarihe ertelenmiştir.
Şimdi Parlamento’daki siyasi partilerin, bir araya gelerek yeni seçim tarihini belirleme konusunda uzlaşmaları gerekiyor.
 
 
16.8.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir