SAHTE SOLCULARDAN KURTARMADIKÇA

 

Av. Cemil Can <cc1402cc@gmail.com>

Foreign Affairs (1) dergisini ABD Dışişleri Bakanlığı çıkartıyor…
Aşağıdaki cümleleri bu dergide yayınlanan “KÜRT BİRLEŞMESİ” başlıklı makaleden özetleyerek yazdım…
Makalede herşey o kadar açık ifade edilmiş ki, hiçbir yoruma ihtiyaç duyulmadan “müttefikimiz” ABD’nin dostluğunun derecesini en yetkili kurumlarının ağzından öğrenme olanağını bulabiliyoruz…
Daha da önemlisi; kendilerini “solcu” olarak tanımlayan pek çok kişinin; emperyalist propagandalarının etkisi altında, genellikle farkında olmadan “HDP’ye barajı atlatma” yalanına inandırılıp kullanıldıklarının kanıtlarına rastlamaktayız…
Bugün ülkemizin kaosa sürüklenmesinin başlıca aktörü olan bu insanlar, PKK’yı Meclis’e sokmakla ülkemizin başını derde soktular.
Halk AKP’yi iktidardan düşürmüş olmasına rağmen, “sahte solcular”ın (2) ilkesizliği yüzünden; çoğunluğu teşkil eden muhalefet partileri hükümeti kuramamaktadırlar…
Siyasi zemin, adeta AKP’nin iktidarını sürdürülmesi için hazırlanmış gibidir…
Okuyalım:
“OY DESTEĞİ VE GÜÇ YIĞILMASI
Kürtler son zamanlarda Türkiye-Suriye sınırında özerklik için önemli ilerlemeler kat etti.
Suriye’de savaş alanında kazandılar, Türkiye’de seçim sandığında…
Kürt odaklı bir parti, ilk defa parlamentoda yer alıyor ve bu bir dönüm noktasıdır…
Sınırın iki tarafında da galip olan PKK’dır…
PKK’nın Suriye’de yarattığı ortak parti (PYD), ISIS’e (IŞİD) karşı zafer kazandı…
PYD, stratejik kasaba Tel Abyad’daki IŞİD kuşatmasını ABD hava kuvvetlerinin desteği ile kırarak küresel sempati kazandı…
HDP’nin parlamentoya girmesi ve PYD’nin Suriye topraklarında kontrolü; önümüzdeki 10 yıl içerisinde; Ortadoğu’daki 30 milyon Kürt’ü bir araya getirecek olan Kürt konfederasyonu için yeni bir sayfa açmıştır…
Özerklik için bir yol haritası sunan Öcalan’ın, bu planının gerçekleşebileceğini, HDP’nin siyasi PYD’nin askeri zaferi gösteriyor…
PKK’nın geleceği hiç bu kadar parlak görünmemişti…
YENİ ORTAKLIKLAR
Kürtlerin yaşadığı; Suriye, İran ve Irak’ta PKK-PYD’ye bağlı siyasi partilerin kurulması ile oluşmaya başlayan Kürdistan, Öcalan için bir atılımdır…
Suriye’de 3 kantonun kurulması, Türkiye Kürdistanı ve sınır ötesi konfederasyon için temel bir yoldur…
Irak Kürdistanı’nın Rojava’yı (Batı Kürdistan) tanıması çok önemlidir…
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin, IŞİD savaşçılarından korunmak amacıyla, Nisan 2014’te Rojava ile arasına kazdığı 10,5 km lik sınır bir işe yaramadı…
Peşmergeler aylar sonra çekildiler…
IŞİD Sincar Dağı’nı kuşattığı zaman, PYD’ye bağlı YPG’den 10 bin savaşçı, Kürt Yezidilerini kurtarmak için Rojava’da bir koridor oluşturdu.Yezidilerin tahliyesi sırasında PYD ve YPG’nin medya görüntüleri, PKK’ya yaygın beğeni kazandırdı…
Pan-Kürt misyonunun gelişmesine katkı sağladı…
Benzer şekilde, Batı öncülüğündeki hava saldırıları yoluyla, Rojava’yı destekleyen bir politika benimsendi…
Sincar saldırısı sırasında, ABD’nin hava saldırıları ve Kobani kuşatması sırasında PYD’ye silah ve cephane vermesi ile ancak Kürt askeri dayanabildi…
Batı PYD’nin mücadele gruplarına sıcak, RTE ise serin ve mesafeli durmaktadır…
Kürt kantonlarının kurulmasından sonra, 30 yıl süren ve 40 bin kişinin hayatına mal olan isyanı durdurmak, Öcalan’ın tek yanlı ateşkes ilanı ile mümkün olabildi…
Ankara’nın desteği ile Kürt konfederasyonu kurulmasına şimdi Erdoğan itiraz ediyor…
18 Ekim 2014’te Erdoğan IŞİD gibi PKK’nın da terör örgütü olduğu fikrini ileri sürdü…
Kobani düşmek üzereyken, ABD yardıma geldi ve bunun üzerine, Ankara 200 peşmergenin geçişine izin verdi, fakat PYD’nin ikmal için kara koridoru açılması talebini reddetti…
Kürtlerin artık bir ivme, meşruiyet ve uluslararası desteğe ihtiyacı var…
Adeta bir ön savaş gibi olan seçimler (sandık) bu desteği sağlamıştır…
OYLAR!
Kürtlerin ve Kürt olmayan solcuların desteği ile yüzde 10 barajını aşan HDP, mecliste 80 sandalye kazanmıştır…
AKP’nin Meclis’teki çoğunluğu sona erdi, başkanlık sistemine geçmek için yapacağı anayasa değişikliği de engellendi…
HDP’nin başarısı yeni bir dönemi başlatıyor…
HDP’nin selefi BDP, 2013 yılındaki Gezi protestolarında kenarda oturmuştu.
Türkiye solu, bu durumu Öcalan tarafından Erdoğan’a verilmiş siyasi kredi olarak değerlendirdi…
Daha sonra Türk solu da Kürt hareketi ile birlikte hareket etti…
Yaklaşık 1,5 milyon muhafazakar Kürt de AKP’den kopup BDP’yi destekledi…
SONRA NE OLUR?
Doğum oranları da göz önünde tutulursa; Kürtler, parlamentoda siyasi bir güç olarak bulunmaya devam edeceklerdir…
PKK, Ankara arasındaki ateşkes ile Kürtler demokratik yollarla özerklik hayallerini elde edebilirler…”
Altın değerinde derslerle dolu bu makaleden; küresel güçlerin Ortadoğu’ya ilişkin planlarını ve ihanetin hayata geçirilmesinde, genellikle hangi tip insanları kullandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Emperyalist projelerde bilerek yer alanların vatan haini, bilmeden destek olanların ise aymaz olduklarında en ufak bir kuşkumuz kalmadı…
En acısı ise, gerçek sol ile en ufak bir bağı olmayanların, solcu kisvesi altında geniş yığınlara sunulmuş olmaları. Her seferinde halkı aldatmanın bir yolunu bulabiliyorlar.
Emekçi kesimi temsil etsin diye seçilenler, rantiyeci ve düzenin adamları çıkınca, Y-CHP’nin AKP ile ortaklık kurmak için can atmasına şaşırmamak gerekir…
Kazık yiyerek öğrenmek kaderimiz olmuş!..
Cemil Can
DİP NOTLAR:
(1)
(2) Türkiye İşçi Partisi’nin lideri Mehmet Ali Aybar’ın, belkemiksizler/omurgasızlar olarak tanımladığı sahte solcuları, 1967-68 yılları TİP Onur Kurulu Üyesi, Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Ali Nadir Savaşer, çok yerinde ve haklı olarak:”Tarihin ilk antiemperyalist kurtuluş savaşını kazanarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile çağdaşlığa kavuşan Anadolu medeniyetleri sentezinin ulusal değerlerini, milli kimliğini ve kazanımlarını özümseyemeyen, tuzukurı yarı-cahil güruh grubu, hep kendilerini evrenselliğe erişmiş sanarak, herşeyin doğrusunu bildiklerini düşünürler. Ulusal olmadan evrensel olunamayacağını gerçeğini bilmezler. Genellikle varsıl sınıftan gelen bu kişiler, halktan kopuk yaşarlar. Hayattan edindikleri tecrübeleri kavramaktan yoksundurlar. Kişisel çıkarları ve kaygıları her şeyin üzerindedir. Bağımsız değil, taklitçidirler. Kendi halkının ulusal yaşam kültüründen yoksun bu insanlar, sosyalist olduklarını söyleyerek kendi sınıfşlarına da şekilsel olarak ters düşüp yaşadıkları ülkeye ve topluma yabancılaşırlar. Kişiliklerini bulmaya çalışırlar. Dolayısıyla ‘ulusal kimlik’. ‘vatan’ gibi kavramların yabancısıdırlar. Bu sahte solcular kendilerine değil, yönetici bir güce bağlı oldukları için şartlara göre fırl fırıl dönerler. Genellikle korkaktırlar” şeklinde tanımlamaktadır…

Av. Cemil Can <cc1402cc@gmail.com> - ocalan

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir