NECDET BULUZ
Suriye’deki gelişmeler, yanı başımızda oyun içinde oyun oynandığını gösteriyor. IŞİD bahanesi ile başlatılan operasyonlarda, bölgede Türkiye’nin yalnızlaştırılması, sıkıntıya sokulması ve güçsüzleştirilmesi ön plana çıkıyor. Bugüne kadar uygulanan Suriye politikalarının yanlışlığının başımıza nasıl işler açtığı ve bundan sonra da açmaya devam edeceği açık şekilde görülüyor.
Sorun, artık Suriye’de Esad’ın gidip gitmemesi değil, komşudaki gelişmelerin bölgeyi ve Türkiye’yi nasıl etkileyip etkilemeyeceğidir. Bizimkiler hala “Esad gitmeli” diyor. Bu saatten sonra Esad gitse ne olur, gitmese ne olur?
Esad’ın gitmesi için Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler Suriye’deki gelişmeler karşısında ne yapıyor? Sınıra yığışan binlerce sığınmacı konusunda harekete geçiyorlar mı? Ortaya çıkıp “Sığınmacılar sizi sıkıntıya sokuyor, biraz da bize gelsinler” diyorlar mı? Ya da Türkiye’ye gelenlerden almak istiyorlar mı?
Başta Amerika ve Batı olmak üzere hiçbir Arap ülkesinden “tık” yok. Hiç kimse sığınmacılarla ilgilenmiyor. Sıkıntıyı çeken Türkiye oluyor.
Türkiye’ye gelen sığınmacı sayısı 2 milyonu geçti. Halen de akın akın geliyorlar. İş çığırından çıkmış görünüyor. Aslında, Türkiye’yi bu konuda sıkıntıya sokmak ve bunaltmak için hiç kimse elini taşın altına koymuyor.
Geçenlerde Bodrum’da Atatürk Caddesi’nde dolaşıyorduk. Etraf, bahçeler sığınmacılardan geçilmiyor. Bazı İngiliz turistler bunlara ilaç ve yiyecek veriyordu. Bu yeter mi? Kaldı ki, İngiliz turistlerin bu hareketleri büyütülüyor. Gelsinler bu kadar insani davranış içinde bulunuyorlarsa bize gelen sığınmacılardan alıp, ülkelerine götürsünler. Herkes işin şovunda. Bu konuda Türkiye gelecekte çok daha sıkıntılı bir döneme girecektir durum bunu gösteriyor.
Devletin çok önemli kaynakları sığınmacılara aktarılıyor. Türkiye’nin her tarafından yardımlar toplanıyor ama yetmiyor. Sığınmacıların bulundukları yerlerdeki huzursuzluklar ise giderek artıyor. Turistik bölgelerde işletmeciler, halk ve turistler rahatsız. Sorunlar büyüyor ama çözüm bulunamıyor.
Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, Batı bütün bu olup bitenler karşısında sessizliğini koruyor. Hiç kimse bu işe bulaşmak istemiyor. Bütün yük Türkiye’nin üzerinde kaldı. Arap ülkeleri ise kendi soydaşlarına bile el uzatmaktan uzak bir yaşantı içindeler. Vay halimize.
Gelelim Suriye’deki duruma:
Hani “Oyun içinde oyun” diyoruz ya, gerçekten yanı başımızda oyun oynanıyor. Dış güçlerin hesabı başka. Amerika Kürt petrolünün peşinde Bu petrolün sağlıklı biçimde Akdeniz’e akıtılması için koridor yapılandırmasına gidiliyor. Hedef olarak da 6 ay içinde PKK/PYD kontrolünde bir Kürt koridorunun oluşturulması belirlendi. Pentagon bunu açıklamakta da bir sakınca görmüyor.
Bu ne anlamı gelir?
Bu, Türkiye’nin devreden çıkarılması demektir. Bölgede artık Türkiye’ye ihtiyaç duyulmayacağı demektir. Bundan sonra Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nın devre dışı bırakılacağı demektir.
Amerika planı açıktır ve artık biliniyor:
Suriye’de de Kuzey Irak modeli bir yapılaşmaya gidiliyor. Kuzey Irak ile burada oluşturulmaya çalışılan Ayn el Arap-Cezire koridoru oluşturulacak. Bu aynı zamanda Kürt grupların da güçlenmesi ve bölgede söz sahibi olması açısından küçümsenmemelidir.
Şu anda dikkat edilecek olursa IŞİD’ın kontrolünde bulunan Tel Abyad, PKK/PYD kontrolüne geçti. Uluslar arası koalisyon güçlerinin IŞİD’ı havadan vurması ile bölge boşaltıldı. Boşaltılan bölgeye de PKK/PYD güçleri yerleşti. Buralarda barınan Türkmenler ve Araplar Türkiye sınırına kaçtı ve sığınmacı durumunda kaldı.
Amerika destekli YPG militanları ise tam sınırımızın karşısında bayraklarını çekerek gövde gösterisi yapıyor. Bizi her alanda oyalıyorlar, her alanda köşeye sıkıştırdılar, hareket alanımızı daralttılar, sığınmacılarla başımızı belaya sokup, seyrediyorlar. Bütün bu oldu-bittiler karşısında hiçbir şey yapamıyoruz.
Biz, ne acıdır ki Suriye topraklarında yaşayan Türkmenleri de koruyamadık. Bütün bu oldu-bittiler karşısında şu anda suskunları oynuyoruz. Bölgedeki yaşananları ve oluşumları sadece seyretmekle yetiniyoruz.
Başbakan Davutoğlu, Suriye politikalarında doğru yolda olduklarını söylüyor ve “Türkiye’nin haberi ve bilgisi olmadan bölgede kuş uçmaz” diyordu, oldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hiçbir zaman bölgede oldu-bittilere izin vermeyiz” diyordu ne oldu? Hep kırmızı çizgilerden söz ediliyordu. Bugün neden susuluyor, neden ses çıkmıyor?
Şu anda sınır güvenliğimizin olduğunu bile söyleyemiyoruz. Terör örgütleri sınır boylarında cirit atıyor, tehdit savuruyor. Bazı yerler yolgeçen hanına döndü. Kim giriyor, kim çıkıyor tespit etmek bile imkânsız hale geldi. Bizi yönetenlerin ise şaşkınlık halinde olduğunu gözlemliyoruz.
Baştan bu yana yanlışlıklarla dolu olan bu dış politika anlayışının Türkiye’yi ne hale getirdiğini artık herkes görmelidir. Yaşanmakta olan bu sorunları bu kadarla sınırlı kalmayacağını söylemek istiyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın