PEKİ, BUNLAR KİM?

lefkoşe-selimiye-camii_407101

PEKİ, BUNLAR KİM?

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

“Bir milyar dolarlık” faturanın mürekkebi daha kurumadan alelacele tedavüle sokulan “Yıllık bir milyar dolar” tutan harcamanın dumanının tüttüğü, üslûbun acısının henüz geçmediği günlerdi. Girne’li 50 yıllık mücahit dostum, Akıncı’ya oy ver(e)mediği halde üzgündü, küskündü, hırslıydı. Telefonda; “Üslup yaralayıcı ve genellikle Kıbrıs’ı bilmeyen, Kıbrıslı Türkler’e beş kuruşluk yardımı geçmemiş kişiler böyle konuşuyorlar. Sanki burası Hindistan, onlar da İngiliz valisi… Emin olun, İngiliz sömürgeciler bile daha naziktiler… Ha Akıncı? E o kadar hata yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor ki! Desteği %60’ı geçti, artmaya da devam ediyor… Türkiye bizim anamız mı? Diyelim ki kardeşimiz değil, anamızdır… İyi ama kardeşim bu, örneğin bana Türkiye’den gelmiş bir minibüs şoförünün milli çıkarlar konusunda konferans vermesine yeter mi? Uygulama budur… Reaksiyon da bunadır… 1 milyar dolar, 2’inci Dünya Savaşı sonunda, Mersin’den Kahire’ye kadar İngilizlere terkedilmiş olan Doğu Akdeniz’deki bu günkü varlığın devamına harcanıyor. Bana bir şey verildiği yok” diyordu.

Tesadüf ayni gün Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında yapılan üçlü zirvede Yunanistan ile Mısır ve GKRY arasında Münhasır Ekonomik Bölgelerin (MEB) belirlenmesi konusundaki görüşmelerin ilerletilmesi kararı alındığını açıklanıyordu.

Bu açıklama, GKRY lideri Anastasiadis’in ev sahipliğinde hem de Lefkoşa’da bir araya gelen Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras görüşmelerin ardından gerçekleştirilen ortak basın toplantısında yapılıyordu…

Öyle ya, eğer “2’inci Dünya Savaşı sonunda, Mersin’den Kahire’ye kadar İngilizlere terkedilmiş olan” Doğu Akdeniz hâlâ “Osmanlı bakiyyesi” ise; hangi cüretle ve ne cesaret Rumlar, Yunanlılar ve Mısır, Türkiye’siz bir MEB zirvesi yapabiliyorlardı?

Ve bahse konu bölge “Osmanlı bakiyyesi” olduğuna göre “yıllık bir milyar dolar”; orada kendilerine “ileri karakol” nöbeti uygun görülen 200.000 Kıbrıs Türkü’nün can ve mal bedeli değil miydi?

“Kıbrıs Türkü” mü dediniz?

İlber Ortaylı ile başlayalım;

“Kıbrıs’ın kentsoyluları efsane tarih düşünmeyi seviyor. Lefkoşa’nın restoranları veya benzer mahfelde Fenikeli veya Venedikli soyundan geldiğini iddia edenler hayli kalabalıktır. Böylelerine bildirmekten müteessiriz; etnik macerası en iyi bilinen Türk toplumu Kıbrıslılardır ve çoğunlukla 16’ncı yüzyılın arşiv kayıtlarında görüldüğü gibi Toroslu dağ Türkmenleridir. Bizim laiklik dediğimiz ladini yaşayış biçimiyle Anadolu kasabalarının havasını tanımamış ve tatmamış bir toplum”.

Cümle linobambakilere, ağzı açık ayran budalası elenofillere kapak olsun.

Fazla lâf söylememize gerek yok.. Kıbrıs Türklerinin kökeni; Şehzade Mustafa’nın katline ferman veren Kanuni’nin nikâhlı Hasekisi Lehistanlı Roxalana’nın (Siz onu Hürrem bilirsiniz) oğlu 2’inci Selim’in (Sarhoş/Sarı Selim) üç adet mecburi göç fermanı ile Anadolu’dan sürdüğü Alevi/Yörük/Türkmen ahalidir.

Cümle fazla karışık ve dolambaçlı mı oldu?

Öznelerine ayırarak okuyun..

(Hem daha Rum Pargalı, önce “makbul”, sonra “maktul” İbrahim rezaletinden bile bahsetmedik.)

Konu hakkında daha aydınlatıcı ve bilimsel bilgi için a) Cengiz Orhonlu’nun “Milletlererarası Kıbrıs Meseleleri Kongresi-1969”da sunduğu tebliğ ile, b) Nazım Beratlı’nın “Kıbrıs(lı?) Türklerin(in!) Tarihi Cilt 1-2-3”e başvurulmalıdır.

(Beratlı dostum söz verdiği halde kitabının piyasada bulunmayan ilk cildinin bir nüshasını fotokopi çektirmek için bile halen lütfetmemiştir).

Konu ile ilgili daha fazla ayrıntıya ihtiyaç duyanlar; 1) Göçe tabi tutulanların nasıl seçildiği, 2) İlk dalga ile gelen, ayrıca yaş icabı “terhis” edilen ordu mensuplarının evlenmeleri için yine Anadolu’nun Türkmen/Yörük bölgelerinden “bakireliği ve namusu iki kişinin kefaletine raptedilen” hanım kızların seçimi ve 3) Mimar Sinan’ın mecburi göçe tabi tutulup, dilekçesi üzerine affedilip göçten muaf tutulan “zımmî” akrabaları ile ilgili fermanlara bahse konu eserlerden ulaşabilirler.

(I)İşte Kıbrıs’a 1571’de “böyle” Türkler “mecburen-sürgün fermanıyla” yerleştirilmiştir.

Yerleştirilmiştir ama;

(II)1877/78’de 2’inci Abdülhamit’in “şahsi haklarına halel gelmemesi kaydıyla” İngiliz’e kiralanmıştır.

(III) 5 Teşrinisani 1914 Birinci Dünya Savaşı’nın başında İngiliz bu kiralamayı “tek taraflı ilhak”a çevirmiştir.

(IV) 1920 Misakı Milli’de yer almamıştır.

(V) 1923 Lozan’da İngiliz’in “tek taraflı ilhak”ı resmen tanınmıştır.

Yâni sayın seyirciler;

1571, 1877, 1914, 1920 ve 1923’de Kıbrıs Türklerine hiçbir şey sormadan kendileri hakkında karar almış ve zoraki uygulamışızdır.

Sadece 1923’de “Hıyar Hakkı” uygun görmüşüzdür. Yâni İngiltere veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını tercih hakkı.

Şimdi de kalkıp “lütfettiğimiz” yıllık bir milyar dolardan bahsediyoruz..

İşte Kıbrıs Türkleri öyle-böyle değil, böyle Türklerdir.

Peki….

50956_resized

1.“ERKEK TURİSTE ETEK GİYDİRDİK (!) Ülkemizi ziyaret eden bir turiste, Lefkoşa Selimiye Cami’ndeki görevli, ‘şort ile giremezsiniz’ diyerek, etek giydirdi. Ülkemizi ziyaret eden bir turiste, Lefkoşa Selimiye Cami’ndeki görevli, ‘şort ile giremezsiniz’ diyerek, etek giydirdi. Hasan Karlıtaş’ın sosyal medya üzerindeki paylaşımına göre, turiste, ‘Etek giyerek açık yerlerini kapatması şartı’ ile cami ziyareti için izin verildi. Söz konusu gelişme sırasında turist rehberleri ile cami görevleri arasında da tartışma çıktığı öğrenildi”.

  1. “Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Türkiye’de yapılacak seçimler öncesi Kuzey Kıbrıs’ta şölen düzenledi. Dün Lefkoşa Spor Salonu’nda yapılan şölene Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan HDP’liler katılım gösterdi.

Şölene, Türkiye’den İstanbul Tuzla İl Eşbaşkanı Bahar Akkuş, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ve İstanbul Milletvekili adayı Ali Kenanoğlu da katıldı. Bütün Kürdistan şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından Tükiye’den gelen HDP temsilcileri konuşmalarını gerçekleştirdi, Kuzey Kıbrıs halkına mesajlar verdi. İstanbul Tuzla İl Eşbaşkanı Bahar Akkuş şölendeki konuşmasına, ‘Kıbrıs’ın gerçek sahipleri, yoldaşlarımız merhaba… Büyük insanlık projemizi desteklediğiniz için teşekkür ederim’ diyerek başladı.

Bütün bölgelerden gelen birçok HDP’li Atatürk Stadyumun önünde toplanarak, kalabalık bir kortej şeklinde, HDP bayrakları ile Atatürk Salonu’na geldi. Kalabalığı davul zurnalar karşılarken, kalabalığa, ‘Bizler HDP bizler Meclis’e’ sloganları eşlik etti.

Şölen öncesi ve salon içerisinde, ‘Abdullah Öcalan’, ‘Bizler HDP bizler Meclis’e’, ‘Yaşasın Özgürlük’, ‘PKK halktır, halk burada’ sloganlarının atıldı. Kürtçe şarkılarla eğlenen HDP’liler, halay çekti, barış işareti yaptı. Coşkulu anlar yaşadı. Dışarıda ise HDP’lilere çiğ köfte ikramları yapıldı.

TC ve KKTC bayrağının asılmasının yanı sıra salonda Kürdistan ve PKK bayrağı da açıldı. Bazı HDP’lilerin PKK bayrağını salonda açması gerginliğe neden oldu. Bir grup HDP’li bayrağın kaldırılmasında ısrar ederken, bayrağı açanlar ise açık kalması için mücadele etti”.

  1. “Kuzey Kıbrıs’ta son 15 yılda 38 cami yapıldı. Yeni dönemde yapılan camilerle birlikte ülke genelindeki cami sayısı 204’e ulaştı. Vakıflar İdaresi’nden alınan resmi verilere göre ülkede birçok bölgeye inşa edilerek tamamlanan camilerin yanı sıra, 292 adet de kilise bulunuyor. Söz konusu kiliseler ibadethane olarak kullanılmıyor, bazılarında Kıbrıslı Rumlar yılın belirli dönemlerinde ayin yapıyor.

Vakıflar İdaresi Müdürü İbrahim Benter, bu yıl içerisinde yapılacak camilerle ilgili görüşmelerin sürdüğünü, net sayının henüz belirlenmediğini söyledi.

Prosedür ile ilgili bilgi veren Benter şöyle konuştu: ‘Vatandaşlar, camiler ile ilgili taleplerini Din İşleri Dairesi’ne iletir. Daire gelen talepleri öncelik sırasına koyar. Bize iletir. Bizde ihaleye çıkarız’.

Camilerin nerede yapılacağının gelen talebe bağlı olduğunu ifade eden Benter, yerleşim yerinden uzak bölgelere yapıldığına dair iddiaların gerçek olmadığını söyledi.

Benter, camilerin yapımı ile ilgili bütçenin büyük bir bölümünün TC Lefkoşa Büyükelçiliği tarafından karşılandığını da sözlerine ekledi”.

Şimdi;

Kıbrıs’a yerleştirilen Türklerin kökeni kaynaklara atfen belirttiğimiz gibi ise;

1.Selimiye’de erkek turiste etek giydiren işgüzar kimdir, adaya ne zaman gelmiştir? Selimiye’nin kapısında “Saint Sophia Cathedral” yazmıyor mu? Bir mekân aynı anda hem cami hem katedral olabilir mi? Katedral’a erkeklerin şortla giremeyeceğini kim söyledi? Orası hakikaten cami ise, “katedral” yazısının kaldırılması gerekmiyor mu?

Kıbrıs’a yerleştirilen Türklerin kökeni kaynaklara atfen belirttiğimiz gibi ise;

  1. Lefkoşa’da PKK bayrağı açanlar, Türkiye’yi “halen” bölmeye çalışan teröristbaşının ismini haykıranlar kimlerdir?

Kıbrıs’a yerleştirilen Türklerin kökeni kaynaklara atfen belirttiğimiz gibi ise;

  1. Vakıflar İdaresi Müdürü’nün bahsettiği, son 15 yılda “vatandaşların taleplerine göre” yapılan 38 camiyi talep edenler kimlerdir, vakit namazlarında giden cemaatin sayısı kaç kişidir? Cami yapacaksanız, önce Selimiye’nin kapısındaki “katedral” dabellasını kaldırsanıza!

 

Hele bir düşünün; Akıncı’nın neden % 60 oy aldığını sonra gene konuşuruz..10 Mayıs 2015

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Yazıları posta kutunda oku


“PEKİ, BUNLAR KİM?” için bir yanıt

  1. Soru sormak; sorduğumuz sorunun kuşku götürmez cevabını aramak iyidir. Kafamızda sorusunu sormadığımız cevaplarla gezmekten çok daha iyidir….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir