KEHANET DEĞİL

 
Hükümet sözcüsü B.Arınç, kayıtsız şartsız kimi güçlü odaklarına bağlanmış, ilkesizliğin dünya çapında harikâ bir abidesidir.
Kozmik odaya girilmesindeki rolü, ardından bugün kozmik bilgilerin akıbetinin ne olduğuna ilişkin sorumluluktan kıvırması,
Askerler bölük bölük cezaevlerine girerken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” tavrı, ardından bugün bütün suçu paralel yapının askere komplo düzenlediğine bağlayıp sıyırma isteği,
F.Gülen’in adını her duyduğunda salya- sümük kalması, fakat sıra tasfiye edilmesine gelince aslan kesilmesi,
Yıllarca kendine menkul özgül ağırlığıyla hükümette görev yaparken Ankara Belediye Başkanı İ.Melih’i görmezden gelmesi, fakat onun eleştirileri üzerine “Gökçek seçimlerde oy isterken cemaatin kucağında oturmuş, bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştın” diyebilme cüretinde kendini gösteren  tedavisi na-mümkün kötü bir karakterdir, doğrusu yatacak yeri yoktur…
 
*
B.Arınç şimdilerde o malum güçlerin iteklemesiyle yeni bir misyonu yerine getiriyor.
“Cumhurbaşkanımızı seviyoruz. Ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var. Cumhurbaşkanı gazetecilere karşı, ekran önünde hükümeti güçsüz göstermek şeklinde anlaşılacak ikazlarını, irşatları, önerileri, eleştirilerini yapmaması gerekir” diyor.
Aksaray’da “Başkan” olmak hayalinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir güzel ayar çekiyor.
 
*
Ohh diyeceğim ama bakınız neler oluyor?
 
*
60’dan fazla ülke yörüngedeki uydularıyla Siber Uzay’ı paylaşıyor.
Bu ülkelerin sahip oldukları uyduların vasıfları ve ulusal e-devlet erkleriyle doğru orantıda kara, hava, denizden sonra bir askeri harekât alanının daha oluşturulduğu anlamına geliyor.
Dikkat! Siber uzay diğer çatışma alanlarından farklı olarak ulusal güç unsurlarının herbiri üzerinde kesin bir etkinlik sağlıyor…
 
*
Bu çerçevenin lideri ABD’nin Uluslararası Siber Uzay Stratejisi’nde siber saldırı askeri saldırıyla aynı seviyede tutuluyor.
“Bize zararlı yazılım gönderdiğini, sanal saldırı düzenlediğini tesbit ettiğimiz ülkeyi bombalarız”  tehditi dile getiriliyor… 
 
*
Yine ABD’nin Askeri Stratejisini ise “Nerede ve ne zaman olursa olsun küresel olaylara karşılık verme yeteneği düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil, bunun nasıl yapılacağı ile ilgilidir” düşüncesi belirliyor.
 
*
Bu esasta ABD, Ortadoğu’yu belirleyen özellikle 1967 Altı Gün Savaşında ele geçirdiği Mısır’dan Sina, Suriye’den Golan Tepeleri, Ürdün’den Batı Şeria ve Doğu Kudüs de devam ettirdiği işgal ve işgal altında tuttuğu Filistinlilere karşı acımasız tavrı, yayılmacı politikalarıyla komşu ülkelerle ilişkilerinde İsrail’in güvenliğine yönelik taahhüdünü yerine getiriyor.
 
*
İşte, İsrail ile Filistinliler arasında sağlanacak iki devletli barış anlaşması destekleniyor.
İran’ın nükleer silah ele geçirmesini önlemek üzere türlü tertibat alınıyor.
2011’de başlayan Arap Baharı ayaklanmalarıyla Arap İslam ülkelerinde yüzeye çıkarılan İslamcı ideoloji ve terörle ön cephedeki ortaklarını destekleyerek bölgede kök salmış aşırılık ideolojisini, mezhepsel ve siyasi ayrılıkları yok etmeye çalışıyor.
 
*
Ama Arap Baharı ayaklanmalarına sahne olan Arap İslam ülkelerinin hiçbiri Siber Uzay’da özgün kimlikleriyle yer almıyor.
O yüzden bu coğrafyadaki müdahalelerde yoğunlukla ekonomik- siyasi dinamiklere,askeri anlamda ise kara, hava, deniz harekatları usullerine başvuruluyor. 
 
*
Bu noktada Arap Baharı ayaklanmalarının aktif destekçisi olan Türkiye, Arap İslam ülkelerine nazaran çok farklı bir profildedir.
Bu profili ABD’nin Demokrasinin Küresel Güvenliği Politikaları stratejisi çerçevesinde;
AKP iktidarı ve Fethullah Gülen cemaatinin iletişim, istihbarat, polis, yargı,yasama, silahlı kuvvetler, merkezi ve yerel idareler, özerk kuruluşlar, ekonomi birimleri, üniversiteler,ÖSYM,Sandık Sonuçları Paylaşım Sistemimedya ve sivil toplum kuruluşlarındaki derin yapılanma oluşturuyor.
 
Bu suretle, Siber Uzay’da özgün bir varlığı bulunmayan Türkiye,
Demokrasi Güvenliği Politikaları doğrultusunda ilgili mevzuatlarında değişikliklerle her alanda, mesela adli birimler ve güvenlik teşkilatları arasında işbirlikleri oluşturmuştur.
Siber Uzay altında güvenlik ve icra makamları arasında bilgi paylaşımı ve yeni teknolojilerin kullanılmasına yönelik politikalar geliştirmiş ve polisiye yöntemler yanında askeri yöntemlerinde kullanılmasına yol açılmıştır,.. deerken,
Kurulan e-devleti üzerinden Türkiye Cumhuriyeti bağımsız devlet olmak özelliğini tamamen kaybetmiş bulunuyor… 
 
*
O yüzden, her gün Türk Milletinin bekasının sorumlusu TSK’nın askeri yetenekleri tartışılıyor.
O yüzden, Demokrasi Güvenliği Politikaları çerçevesinde  İslamcı ideoloji ve teröre  karşı yapılan küresel mücadelede Türkiye’de de,
Her ne kadar siyasal İslamcı hükümet, paralelini oluşturan cemaati her türlü derin yapılandırmada tasfiye etmeye yönelmiş olsa da,
Doğrusu ne modern cumhuriyetçi kurumlara, ne tüm güçleriyle hukuka dayanan bir devlete, ne ordu ya da polis gücüne, ne ekonomik fonksiyonu düzenleyen yasalara, ne de bilimsel veya kültürel gelişime ihtiyaç gösterilmiyor.
Muhalefet partileri de çakma roller üstleniyor. 
 
*
O yüzden, vatandaşların temel hakları inkâr edilerek vahşi liberalizme, gerici dogmalara, en gaddar yasaklara ve baskılara yol veriliyor.
O yüzden, toplumun içinde bulunduğu devasa bilimsel ve kültürel uçurum siyasal İslamcılığın her durumda kendi adına tuttuğu pozisyonları yönlendirmede başarılı olmasına yol açıyor!
 
*
Ama İsrail’de seçimler neticelenmiş ve işte o Demokrasi Güvenliği Politikaları doğrultusunda,
İsveç ile başlayıp İngiltere, Fransa, İspanya, İrlanda, Hırvatistan ile Avrupa’ya yayılmaya devam eden Filistin Devletini tanıma önergeleri önünde ABD; İsrail-Filistin Barışı’na usul usul yol veriyor.
Bölgede HAMAS, Hizbullah, Müslüman Kardeşler gibi sayısız İslami Cihad örgütü ve Kürtler, kısaca dinci ve etnikçi terörizme son vermede atılan adımlara, 
İsrail’in Doğu Akdeniz’de Tamar ve Leviathan’da bulduğu doğalgazı dünyaya satabilmesi için komşu ülkelerin mevcut  boru hatlarını kullanmasına yönelik dost ülkeler bulunmasına olanak verecek gelişmelere ivme veriliyor.
İran’ın nükleer programına ilişkin 5+1 grubuyla mevcut anlaşmazlıkların giderilmesi ve daimi genel bir anlaşmaya çevrilmesi yönündeki görüşmeler de devam ediyor.
 
*
İşte Suriye’de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ve Esad’ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu görülmüştür.
O yüzden, İsrail’in her hâlükârda Suriye ile yapılacak bir barış anlaşmasını BAAS partisi ile yapılacağı gerçeğinden hareket ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry’nin “Eninde sonunda Esad’la görüşmek zorunda kalacağız” sözlerine, Alman mevkidaşı F.W. Steinmeier’dan destek  gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan hiddet gösteriyor
“Amerikan yönetiminin de kurumlarının da böyle bir katilin, Esed’in arkasında yer alacağına ihtimal vermiyorum” diyor.
 
*
O yüzden B.Arınç sözcülüğünde hükümet, birdenbire Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sürdürmeye çalıştığı fiili başkanlık uygulamasına, bu uygulama ile kriz noktasına sürüklenen Türkiye’nin demokrasi açığına ve dış politikasına “YETER” resti çekiyor. 
Yetmezse,bugün yetenekleri tartışılan TSK’nin herkesden habersiz “otur,oturduğun yerde” tekmili vereceğine kuşku bulunmuyor.
 
*
Türkiye yeni bir restorasyona ayarlanacağı, Erdoğan’ın kolu kanadı kırpılıp Aksaray’da aile boyu gözaltına alınacağı, büyük olasılıkla açık ve güneşli bir siber uzay gününde 7 Haziran’da yapılacak seçimlere hazırlanıyor.
 
 
24.3.2015
 
Hükümet sözcüsü B.Arınç, kayıtsız şartsız kimi güçlü odaklarına bağlanmış, ilkesizliğin dünya çapında harikâ bir abidesidir.
Kozmik odaya girilmesindeki rolü, ardından bugün kozmik bilgilerin akıbetinin ne olduğuna ilişkin sorumluluktan kıvırması,
Askerler bölük bölük cezaevlerine girerken "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" tavrı, ardından bugün bütün suçu paralel yapının askere komplo düzenlediğine bağlayıp sıyırma isteği,
F.Gülen'in adını her duyduğunda salya- sümük kalması, fakat sıra tasfiye edilmesine gelince aslan kesilmesi,
Yıllarca kendine menkul özgül ağırlığıyla hükümette görev yaparken Ankara Belediye Başkanı İ.Melih'i görmezden gelmesi, fakat onun eleştirileri üzerine "Gökçek seçimlerde oy isterken cemaatin kucağında oturmuş, bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştın" diyebilme cüretinde kendini gösteren  tedavisi na-mümkün kötü bir karakterdir, doğrusu yatacak yeri yoktur...
 
*
B.Arınç şimdilerde o malum güçlerin iteklemesiyle yeni bir misyonu yerine getiriyor.
"Cumhurbaşkanımızı seviyoruz. Ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var. Cumhurbaşkanı gazetecilere karşı, ekran önünde hükümeti güçsüz göstermek şeklinde anlaşılacak ikazlarını, irşatları, önerileri, eleştirilerini yapmaması gerekir" diyor.
Aksaray'da "Başkan" olmak hayalinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir güzel ayar çekiyor.
 
*
Ohh diyeceğim ama bakınız neler oluyor?
 
*
60'dan fazla ülke yörüngedeki uydularıyla Siber Uzay'ı paylaşıyor.
Bu ülkelerin sahip oldukları uyduların vasıfları ve ulusal e-devlet erkleriyle doğru orantıda kara, hava, denizden sonra bir askeri harekât alanının daha oluşturulduğu anlamına geliyor.
Dikkat! Siber uzay diğer çatışma alanlarından farklı olarak ulusal güç unsurlarının herbiri üzerinde kesin bir etkinlik sağlıyor...
 
*
Bu çerçevenin lideri ABD'nin Uluslararası Siber Uzay Stratejisi'nde siber saldırı askeri saldırıyla aynı seviyede tutuluyor.
"Bize zararlı yazılım gönderdiğini, sanal saldırı düzenlediğini tesbit ettiğimiz ülkeyi bombalarız"  tehditi dile getiriliyor... 
 
*
Yine ABD'nin Askeri Stratejisini ise "Nerede ve ne zaman olursa olsun küresel olaylara karşılık verme yeteneği düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil, bunun nasıl yapılacağı ile ilgilidir" düşüncesi belirliyor.
 
*
Bu esasta ABD, Ortadoğu'yu belirleyen özellikle 1967 Altı Gün Savaşında ele geçirdiği Mısır'dan Sina, Suriye'den Golan Tepeleri, Ürdün'den Batı Şeria ve Doğu Kudüs de devam ettirdiği işgal ve işgal altında tuttuğu Filistinlilere karşı acımasız tavrı, yayılmacı politikalarıyla komşu ülkelerle ilişkilerinde İsrail'in güvenliğine yönelik taahhüdünü yerine getiriyor.
 
*
İşte, İsrail ile Filistinliler arasında sağlanacak iki devletli barış anlaşması destekleniyor.
İran'ın nükleer silah ele geçirmesini önlemek üzere türlü tertibat alınıyor.
2011'de başlayan Arap Baharı ayaklanmalarıyla Arap İslam ülkelerinde yüzeye çıkarılan İslamcı ideoloji ve terörle ön cephedeki ortaklarını destekleyerek bölgede kök salmış aşırılık ideolojisini, mezhepsel ve siyasi ayrılıkları yok etmeye çalışıyor.
 
*
Ama Arap Baharı ayaklanmalarına sahne olan Arap İslam ülkelerinin hiçbiri Siber Uzay'da özgün kimlikleriyle yer almıyor.
O yüzden bu coğrafyadaki müdahalelerde yoğunlukla ekonomik- siyasi dinamiklere,askeri anlamda ise kara, hava, deniz harekatları usullerine başvuruluyor. 
 
*
Bu noktada Arap Baharı ayaklanmalarının aktif destekçisi olan Türkiye, Arap İslam ülkelerine nazaran çok farklı bir profildedir.
Bu profili ABD'nin Demokrasinin Küresel Güvenliği Politikaları stratejisi çerçevesinde;
AKP iktidarı ve Fethullah Gülen cemaatinin iletişim, istihbarat, polis, yargı,yasama, silahlı kuvvetler, merkezi ve yerel idareler, özerk kuruluşlar, ekonomi birimleri, üniversiteler,ÖSYM,Sandık Sonuçları Paylaşım Sistemi, medya ve sivil toplum kuruluşlarındaki derin yapılanma oluşturuyor.
 
* 
Bu suretle, Siber Uzay'da özgün bir varlığı bulunmayan Türkiye,
Demokrasi Güvenliği Politikaları doğrultusunda ilgili mevzuatlarında değişikliklerle her alanda, mesela adli birimler ve güvenlik teşkilatları arasında işbirlikleri oluşturmuştur.
Siber Uzay altında güvenlik ve icra makamları arasında bilgi paylaşımı ve yeni teknolojilerin kullanılmasına yönelik politikalar geliştirmiş ve polisiye yöntemler yanında askeri yöntemlerinde kullanılmasına yol açılmıştır,.. deerken,
Kurulan e-devleti üzerinden Türkiye Cumhuriyeti bağımsız devlet olmak özelliğini tamamen kaybetmiş bulunuyor... 
 
*
O yüzden, her gün Türk Milletinin bekasının sorumlusu TSK'nın askeri yetenekleri tartışılıyor.
O yüzden, Demokrasi Güvenliği Politikaları çerçevesinde  İslamcı ideoloji ve teröre  karşı yapılan küresel mücadelede Türkiye'de de,
Her ne kadar siyasal İslamcı hükümet, paralelini oluşturan cemaati her türlü derin yapılandırmada tasfiye etmeye yönelmiş olsa da,
Doğrusu ne modern cumhuriyetçi kurumlara, ne tüm güçleriyle hukuka dayanan bir devlete, ne ordu ya da polis gücüne, ne ekonomik fonksiyonu düzenleyen yasalara, ne de bilimsel veya kültürel gelişime ihtiyaç gösterilmiyor.
Muhalefet partileri de çakma roller üstleniyor. 
 
*
O yüzden, vatandaşların temel hakları inkâr edilerek vahşi liberalizme, gerici dogmalara, en gaddar yasaklara ve baskılara yol veriliyor.
O yüzden, toplumun içinde bulunduğu devasa bilimsel ve kültürel uçurum siyasal İslamcılığın her durumda kendi adına tuttuğu pozisyonları yönlendirmede başarılı olmasına yol açıyor!
 
*
Ama İsrail'de seçimler neticelenmiş ve işte o Demokrasi Güvenliği Politikaları doğrultusunda,
İsveç ile başlayıp İngiltere, Fransa, İspanya, İrlanda, Hırvatistan ile Avrupa'ya yayılmaya devam eden Filistin Devletini tanıma önergeleri önünde ABD; İsrail-Filistin Barışı'na usul usul yol veriyor.
Bölgede HAMAS, Hizbullah, Müslüman Kardeşler gibi sayısız İslami Cihad örgütü ve Kürtler, kısaca dinci ve etnikçi terörizme son vermede atılan adımlara, 
İsrail'in Doğu Akdeniz'de Tamar ve Leviathan'da bulduğu doğalgazı dünyaya satabilmesi için komşu ülkelerin mevcut  boru hatlarını kullanmasına yönelik dost ülkeler bulunmasına olanak verecek gelişmelere ivme veriliyor.
İran'ın nükleer programına ilişkin 5+1 grubuyla mevcut anlaşmazlıkların giderilmesi ve daimi genel bir anlaşmaya çevrilmesi yönündeki görüşmeler de devam ediyor.
 
*
İşte Suriye'de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ve Esad'ın iktidarını koruma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğu görülmüştür.
O yüzden, İsrail'in her hâlükârda Suriye ile yapılacak bir barış anlaşmasını BAAS partisi ile yapılacağı gerçeğinden hareket ediliyor.
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry'nin "Eninde sonunda Esad'la görüşmek zorunda kalacağız" sözlerine, Alman mevkidaşı F.W. Steinmeier'dan destek  gelince Cumhurbaşkanı Erdoğan hiddet gösteriyor
"Amerikan yönetiminin de kurumlarının da böyle bir katilin, Esed'in arkasında yer alacağına ihtimal vermiyorum" diyor.
 
*
O yüzden B.Arınç sözcülüğünde hükümet, birdenbire Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sürdürmeye çalıştığı fiili başkanlık uygulamasına, bu uygulama ile kriz noktasına sürüklenen Türkiye'nin demokrasi açığına ve dış politikasına "YETER" resti çekiyor. 
Yetmezse,bugün yetenekleri tartışılan TSK'nin herkesden habersiz "otur,oturduğun yerde" tekmili vereceğine kuşku bulunmuyor.
 
*
Türkiye yeni bir restorasyona ayarlanacağı, Erdoğan'ın kolu kanadı kırpılıp Aksaray'da aile boyu gözaltına alınacağı, büyük olasılıkla açık ve güneşli bir siber uzay gününde 7 Haziran'da yapılacak seçimlere hazırlanıyor.
 
 
24.3.2015 - cleardot

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir