Recep Tayyip Erdoğan 5.Din Şûrası’nda,”200 yıldır sorulmayan,sorulamayan soruları sorduğumuz için içeride ve dışarıda hedef yapılıyoruz” diyor.
*
200 yıl önce Afganistan’da Cemaleddin Afgani, Batı’nın sanayileşme devrimiyle kurduğu egemenliğe karşıydı.
İslam ülkelerinde geri kalmanın ana nedeninin İslam’ın kutsal kitabından uzaklaşılması olduğunu savunuyor, “İnsanlar İslama çağrılmalı ve tüm yaşamda Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımamaları bildirilmelidir.Aksi taktirde hem Müslüman sıfatı kazanılmaz, hem iyi bir bende olunamaz” diyordu.
2.Abdülhamit’i etkiledi,1876’da Kanun-ı Esasi’ye “Padişah halife olmak nedeniyle İslâm dininin koruyucusudur” maddesini koydurdu.
Pan-İslamizm ya da İttihad-ı İslam (İslam Birliği) Osmanlı Devletinin resmi ideolojisi olarak İslam coğrafyasına yayıldı.
*
İnsanlığın, başlangıcından bir süre sonra özel bir mesele olduğu,yalnızca mahrem inançlara ve vicdana ilişkin olduklarında dini sorunlar karşısında taraf olmamak düşüncesiyle yetkinleşmesi devrimi esas alındı.
İnananların inanmayanlar aleyhine sahip oldukları kamusal ayrıcalıklar kaldırıldı, dinin devlet içinde egemen güç haline gelmesi reddedildi.
Modern devletin kanun çıkarmasının günahkâr insan işi olduğu kabulüyle Tanrı’nın devlet hayatında ortaya çıkan tarafsız ve görünür iradesi yerine özgür akıl ve vicdanın gelişmesine yol açıldı.
*
Batı’nın özgür akıl ve vicdana ya da lâik temele dayandırarak ulaştığı uygarlık Türkiye’nin hedefi oldu.
Cumhuriyet Devrimi; siyasi toplumun temelini “Ümmetten Millet’e” çevirdi, siyasi iktidarın temelini “Kişisel Egemenlik’ten Millet Egemenliğine” döndürdü, “Teokratik Devlet yapısı yerine Lâik Devleti” getirdi, “Modernleşme ve Gelenekçilik” arasında bocalayan toplumu bu ikilikten kurtararak yüzünü çağdaş Batı medeniyetine çevirdi.
*
Türk çocuklarının ya da yeni nesillerin yetiştirilmesinde; eğitimin milliliği, eğitim-öğretim birliğinin ve lâikliğin temel alınması,eğitim sisteminin bilime dayandırılması,yaygın eğitim, kız çocuklarının eğitimine önem verilmesi,düşünce ve hareket birliğinin sağlanması,öğretmenlik mesleğinin tercih edilir bir meslek haline getirilmesi ilkeleri esas alındı.
*
“Yeni Bir Neslin Yetiştirilmesi” metodu ise o gün- bugün, “Akılcılar”ın aklı yöneten ana fikirlerin doğuştan geldiği, “Deneyciler”in ise sonradan kazanıldığını savundukları, fakat her iki akımın da “öğrenme” yi temel ortak nokta olarak kabul ettiği çizgiden başlıyor.
Buna göre “Öğrenme” bir uyarıcıyla oluşan davranış ve tepkilerin değişimiyle gerçekleşirken; türleri,ögeleri,şekilleri,ilkeleri,stratejileri ve etkileri Öğrenim Felsefesi kapsamını, “Algı ya da İdrak” ise bireyin öğreniminden bir toplumun oluşturulmasının temelini oluşturuyor.
Yeni nesillerin yetiştirilmesi sırrı ise bu noktadan başlıyor; öğrenirken algının yönetilmesiyle insandan topluma ya da vicdandan toplumsal hak ve hukuk anlayışına
*
Bir zaman sonra Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan; İslam’ın siyasal sistem dışına itilmiş olması halinin toplumsal istikrarı sağlamadığı,Cumhuriyet Devriminin ceberrut yönetimlerinin ulusçu,üniter, milliyetçi varlıklarını sürdürmek için ülke dinamiklerini tükettiği ve hep Batı’ya dayanmak zorunda kalındığı teziyle;
Göz göre göre, Batı’nın Orta Doğu’daki çıkarlarına güvenlikli bir bölge oluşturmak karşılığında itikadî hedeflerini satın aldılar.
*
Yıllarca din-iman yoluyla kişiler arası ilişkilerin,güvenin,duyarlılıkların sağlanması ve hedefe yönelişlerinden geliştirdikleri yatırımla iktidarı oldukları Türkiye Cumhuriyeti’nden İslam ülkelerine yayılmanın peşine düştüler.
Ve Gülen’in “İmana, Kur’an’a, o yüce mefkureye hizmet eden insanların,asırlarca süren tahribatı tamir eylemenin peşindeki fedakar ruhların emin olarak yürüyebilmesi ve gereken şeyleri güzergah emniyeti içinde yapabilmesi için kendilerini istemeyen insanların kimler olduğunu bilmeleri gerekir” fitnesiyle cihad’ı kışkırttılar.
*
Bir süreden beri tüm kurumlarıyla devleti partileştirmişlerdir;şimdi liberalizme tüketici,İslam Birliğine İslamcı yeni nesiller yetiştiriliyor.
Yatılı İlköğretim Bölge Okulları,Pansiyonlu İlköğretim Yatılı Okulları, Ana okulları, İmam Hatipler ve buralarda zorunlu öğretimi çekici kılmak için Toplumsal Kalkınma Projeleri ve Çok Amaçlı Toplum Merkezleri, Müfredat, Laboratuvar Okulları gibi projeler geliştirilmiş, İslamcı mefkûrede müfredatlarla bütün eğitim kurumlarındaki çocuklara erişilmiştir.
*
Müfredatın temelini,”insanın insana vereceği eğitimin iğreti olduğu,o yüzden birer eğitici olan peygamberlerin zuhur ettiği inancında insan fıtratının esas alınması” oluşturuyor.
Eğitimin ilkelerini insan fıtratının niteliği üzerine kurulan kardeşlik fikri, dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesi belirliyor ki; ya dini eğilimleri güçlü İslamcı,ya da topyekün redçi yetişen yeni bir nesil oluşuyor.
*
İnsan hayatının diğer dönemlerinin temelini oluşturan, hem okul öncesi hem ilköğretim döneminin en iyi ve en uygun şekilde geçirilmesi hayati önemdedir.
Çocuğun yavaş yavaş çevresine uyum sağladığı ve çevresinin farkına vardığı bu süreçte, çocuğa usul-usul hayatın anlamı,eşyanın tabiatı gibi en temel sorularının nihaî bazı cevapları öğretiliyor, çocuğa yaşamı boyunca dini ve felsefi bir dünya görüşü giydiriliyor ve aşkın bilgi, dinginlik, iç huzura erme, potansiyellerini ortaya çıkarma ve nihayet manevi olgunlaşma ve gelişme gayesi aşılanıyor.
Ardından Türkiye Cumhuriyeti’nden İslam ülkelerine yayılmanın peşine koşuluyor.
*
Recep Tayyip Erdoğan 5.Din Şûrası’nda ” Batı’da Hristiyanlıktan oluşan boşluğa örneğin yurttaşlık dini ikame edilirken,Türkiye gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde de benzer bazı denemelere girişildi” diyor.
Nitekim bu iktidar döneminde milyonlarca insan üst kimliğinde Müslümanlığa, alt kimliğinde Türklüğe,Kürtlüğe,Ermeniliğe,Suriyeliliğe diğerlerine sarılıyor;
Milli Eğitim Şûrası’nda 36-72 aylık anaokulu çocuklarına ” değerler eğitimi” verilmesi, mesela “Cennet ve Cehennem” kavramları öğretilmesi,
Din derslerinin ilkokul birinci sınıftan itibaren zorunlu olması,
Kutlu Doğum Haftası’nın okullarda kutlanmasının zorunlu hale getirilmesi,
Hafız olmak istenlere okuldan 2 yıl muafiyet hakkı tanınmasıyla Millet ağır ağır Ümmet’e değiştiriliyor.
Sonra bir güç gösterisi yaparcasına, “Zorunlu fizik dersini neden tartışmıyorsunuz” diye soruyor…
*
Bu sorunun yanıtını, Atatürk’ün “İnsanlığın Devrimi ve Türk Devrimi de her zaman ve her yerde toplumların kendi evrim kanunlarına göre yavaş gelişmesi düşüncesini reddeder, eski düzenin canlandırılması girişimlerini önleyecek sağlam düzenin kurulmasına ve devrimin temel ilkelerinden ödün vermemeyi ister . Devrimi kararlılıkla korumak ise devrimciye düşen görevdir” felsefesine dayanan, fakat
*
Hey Kılıçdaroğlu, Türkiye’de karşı devrimci kurumlaşmalar üzerinden geleceğimiz, çocuklarımız ellerimizden kayarken ner’desin?
Bir yanıt yazın