NECDET BULUZ
Geçenlerde CNN’de bir haber yayınlandı. CNN’in diplomasi muhabiri Elise Labott, kendisine konuşan bir üst düzey yetkilinin Suriye politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyleyip “Obama yönetimi Esad’ın devrilmeden IŞİD’ın yenilemeyeceğini” anladığını belirttiğini söylediğini vurguladı.
Bu haber, özellikle bizde bir deprem havası yarattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda, Obama’nın kendi çizgilerine gelmekte olduğunu gördüklerini ve doğru yolda olduklarını belirttiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamasında “IŞİD’ın yenilmesi için Esad’ın uzaklaştırılması gerektiğini yönündeki gelişmeleri olumlu buluyoruz. Açıklamalardan öyle hissediliyor ki, Amerikan yönetimi Türkiye’nin tutumunu doğru bulmakta ve bu tezlere yanaşmaktadır. Biz, aylardan bu yana sürekli bu görüşlerimizi anlatmaya çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.
Başbakan Davutoğlu da açıklamasında Erdoğan’ın açıklamalarına paralel bir açıklamada bulundu. “Bizim aylardır söylediğimiz Esad konusunda Amerika’nın da aynı noktaya gelmiş olması bölge için sevindirici ve olumludur” diyor.
Buraya kadar her şey tamam da, haberler doğru mu? Buna bakalım.
CNN’nin haberi sonrası Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Ben Rhodes bir açıklamada bulundu ve CNN’nin haberlerinin doğru olmadığını söyledi. Rhodes “Suriye politikalarımızla ilgili resmi bir strateji değerlendirmesi yoktur” dedi.
ABD Başkan Yardımcısı Aden de yaptığı açıklamada CNN’nin haberlerini yalanladı ve “ Esad da gitse IŞİD tehlikesi bitmeyecektir” dedi. IŞİD ile mücadeleyi Esad ile birlikte yürütme kararlılığını vurguladı.
Daha önce bu konuda yazmıştık.
Amerika, şu anda Esad ile işbirliği yapıyor. Şu anda da İran ve Suriye ile istihbarat paylaşımı konusunda da bir anlaşma yaptılar.
Daha önce Obama’nın danışmanları ve Ortadoğu uzmanları da Esad konusunda yaptıkları açıklamalarda “Amerika, Esad’ı devirmeyecektir” açıklamalarında bulundular. Bu açıklamalarını da bazı verilere dayandırdılar.
Dikkat edilecek olursa, biz tüm bu gelişmeler ışığı altında, bizi yönetenlere, Ortadoğu’da uyguladıkları politikalarda değişikliğe gitmeleri gerektiğini anımsattık. Özellikle de “Artık Esad ile yatıp, Esad ile kalkmayı bir kenara bırakıp, bizi daha da tehdit eden konulara odaklanmaya çalışılmalıdır” demiştik.
Esad, ülkesinde güçleniyor. Şimdi de Halep’i muhaliflerden temizlemeye başladı. Halep’ten de kaçıp, sınırımıza gelenler olacak. Sığınmacı sayısı artacak. Daha da sıkıntıya gireceğiz. Belki de dış güçler Türkiye’yi daha da köşeye sıkıştırmak, zora sokmak için gelişmelerin böyle olmasını istiyor.
Bugüne kadar Suriye ve Ortadoğu konusunda hangi isteğimizi kabul ettirip, yerine getirtebildik?
Sınırda bir “güvenli bölge” oluşturulmasını bile sağlayamadık. Bunlar düşündürücü değil mi?
Biz, bunları Esad’ı korumak, arka çıkmak için değil, gerçeklerin görülmesi ve kabul edilmesi için yazıyor, uyarıyoruz.
Eğer Obama yönetimi istemiş olsaydı, 3 yılı açan zaman içinde Esad’ı devirmez, tozunu atmaz mıydı? Esad ve Suriye konusundaki hangi isteğimizi en büyük müttefikimize kabul ettirebildik? Bizi dinlemediler bile. Bu gerçekleri neden görmezden geliyoruz? Neden hala yanlış politikalarda ısrarcı oluyoruz?
Bölgemizde çok yönlü politikalar uygulanıyor. Esad’ı koruyan Rusya, Çin ve İran’ın varlığını da unutmamak gerekiyor. Çoğu bilgiler, Esad konusunda Amerika ile Rusya’nın anlaşma içinde olduğunu bile ortaya koyuyor. Esad gitse bile bu diplomatik yolla olacak, Suriye yönetimi yine Esad yanlılarının ağırlığında oluşacak. Bu konuda yayınlanan raporlar ve açıklamalar da var.
Dikkat ediniz, bugün bölgede yalnız başımıza kaldık. Kaderimizle başbaşayız. Ard arda gelen sığınmacı akını bizi ileride daha da sıkıntıya sokacak boyutlara ulaşabilir. Bugün bile bunun sıkıntısını çekmiyor muyuz? Hem siyasi, hem ekonomik açıdan Türkiye’yi bekleyen bir yığın sorunlar karşı karşıyayız.
Şimdi ise, Halep’ten kaçarak sınırımıza doğru bir sığınmacı akınından söz ediliyor. Buna da hazırlıklı olmalıyız. Bölgede en kritik ve en sıkıntılı olan bir ülke konumunda bulunuyoruz.
Kobani ne olacak? Bunun sonuçları bizi nereye sürükleyecek? IŞİD ile yapılan mücadelede bu terör örgütü ile ilişkilerimiz hangi noktalara taşınacak bunları da bilemiyoruz? Uğraşmamız gereken öylesine sorunlarımız var ki bunların hangisini yazalım. Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda hala Esad’la uğraşmanın ve bütün politikalarımızı bunun üzerine kurmamız bize ne getirecek, ne kazandıracak ne kaybettirecek bunların da hesabının çok iyi yapılması gerektiğini görüşündeyiz. Artık özümüze dönsek daha doğru olmayacak mı?
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın