NECDET BULUZ
Amerika’nın saygın gazetelerinden Washington Post’ta Süleyman Şah Türbesi ile ilgili şok bir haber yayınladı. Haberde, Suriye’de bulunan Türk toprağı niteliği taşıyan Süleyman Şah Türbesi’nin IŞİD tarafından basıldığı, türbeyi koruyan Türk askerlerinin de rehin alındığını duyurdu. Haberin yayınlanmasından bu yana, bu satırlar yazılıncaya kadar Dışişleri Bakanlığı’ndan haberi yalanlayan ya da herhangi bir açıklama gelmedi.
49 Türk rehinenin 101 gün süren esaret sonrasında serbest bırakılmasından sonra gözler Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi’ne çevrilmişti. Zaten, bu türbenin uzun zamandan bu yana IŞİD’ın hedefinde olduğu biliniyor.
Eğer, Washington Post’un iddiaları doğru ise, daha büyük bir kriz ile karşıya geldik demektir. Zaten, IŞİD denilen acımasız ve İslamiyet’e ve insanlığa büyük zarar veren bu örgütle yapılacak mücadelenin uzun yıllar alacağını Amerikan Başkanı Obama açıklamıştı.
IŞİD’a karşı Amerika’nın önderliğinde oluşan koalisyon güçleri içinde yer almamızdan sonra, bu terör örgütünün de hedefine oturtulduğumuz açık biçimde görülüyor. Bu nedenle, her türlü önlemin alınması ve IŞİD’ın yok edilmesi yolunda atılacak her adımda kararlılıkla mücadele etmemiz gerekiyor. Çünkü son derece tehlikeli ve acımasız olan bu örgütten her an her yerde beklenmedik krizlerle karşı karşıya kalabiliriz.
Süleyman Şah Türbesi’nde bir krizin çıkabileceği biliniyordu. Eğer Washington Post’un haberi doğru olmasa bile, günün birinde bu krizle karşı karşıya kalabiliriz.
Nitekim Amerikalı Türkiye Uzmanı Lehigh Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barkey, konu ile ilgili olarak daha önce yaptığı açıklamada Süleyman Şah Türbesi’ne dikkatleri çekmiş “İkinci kriz Süleyman Şah’ta çıkabilir” öngörüsünde bulunmuştu.
Dilerseniz, Prof. Barkey’in bu konudaki açıklamasına kısaca göz atalım:
“Foreign Policy Dergisi’nde rehinelerin bırakılmasının ardından bir yazı yazdım. Türkiye’nin Süleyman Şah’ta bir sürü askeri var. Süleyman Şah’ın etrafı tamamıyla IŞİD tarafından kuşatılmış durumda. Orada ikinci bir rehine krizi doğabilir mi? Kimse bunu sormuyor. Etrafları tam anlamı ile kuşatılmış. Türkiye’nin oraya girip çıkması IŞİD ile konuşulmadan imkânsız gibi gözüküyor. Benim de bu konuyu sorduğum insanlar rehine krizinden bahsediyorlar. 49 rehinenin kurtarılması bir operasyon değil, bir anlaşma oldu, başka türlü olmaz. Fakat nasıl bir anlaşma oldu, bilmiyoruz. O nedenle Süleyman Şah’taki askerlerin durumu çok önemli. IŞİD acaba direkt değilse de dolaylı olarak rehin olarak mı kullanıyor o askerleri?”
Belki Washington Post Gazetesi de böle bir ihtimale göre haberi düzenlemiş olabilir. Prof. Barkey’in söylediği gibi, Süleyman Şah Türbesi IŞİD tarafından kuşatılmış ve nefes aldırılmıyorsa, bu bir yerde dolaylı olarak buradaki askerlerimizin rehine alınmış olduğunu da göstermektedir.
Şimdi IŞİD, Suriye’de havadan bombalanıyor. Terör örgütü içinde müthiş bir panik yaşanıyor. Son derece acımasız ve sorumsuzca hareket eden bu militanların nerede ne zaman neyi yapacaklarını tahmin etmek oldukça güç. Bu nedenle Süleyman Şah Türbesi’nde ve türbeyi koruyan askerlerimize ne yapacaklarını bilemiyoruz. Bu konuda bizi yönetenlerin ne gibi önlemler aldığını, alınan bu önlemlerin yeterli olup olmadığını da bilmediğimize göre, buranın bizim için çok önemli bir kriz merkezi olabileceğini söylemeliyiz.
Zaten, IŞİD’a karşı tam cephe almamızdan sonra, bu terör örgütünden gelen tehditlerin dozu her geçen gün daha da artıyor. Biz, IŞİD’ı nasıl hedefe oturtturduysak, bu terör örgütü de kendisini hedefe oturtanlara karşı aynı taktiği uyguluyor. Özellikle de sivil halkı hedef seçiyor. Bunu çok daha tehlikeli bulmaktayız.
Her an her yerde, özellikle de toplulukların fazla olduğu merkezlerde sabotajlara ve patlama karşı önlemler alınıyor. Metro, AVM, istasyon gibi kalabalıkların olduğu yerlerde IŞİD tehlikesine karşı kamuoyu uyarılıyor. Güvenlik önlemlerinin üst seviyelere getirildiği de belirtiliyor.
İşin en sıkıntılı tarafı ne biliyor musunuz?
IŞİD sempatizanlarının Türkiye’de çığ gibi büyümesidir. Konu ile ilgili bazı iddialar var, deniliyor ki: IŞİD militanları lüks semtlerde ve villalarda yaşıyor. 700 camiyi büro haline getirdiler. Özellikle büyük şehirleri silah ve bomba deposu haline getirdiler. Türkiye’nin hemen hemen her yerine dağılmış durumdalar.
Eğer iddialar doğruysa, bunun çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını söylemeye gerek var mı bilmiyoruz? Bu noktada, güvenlik güçlerinin kentlerdeki bu oluşumu da yok etmeye yönelik operasyonlar başlatması kaçınılmaz görünüyor. Paralel yapıya, uyuşturucu kaçakçılığına yapılan büyük operasyonlar gibi IŞİD’ın hücrelerine de aynı operasyonlar aralıksız yapılmalı ve örgüt içeride de mutlak biçimde çökertilmelidir.
Zaten PKK ve onların siyasi uzantıları da yapılan açıklamalarda dikkat edilecek olursa hep bu konuya vurgu yapıyor ve Hükümeti IŞİD’ı içeride korumakla suçluyorlar.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın