Emperyalizmin, Başbakan Tayyip Erdoğan,CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylıkları üzerinden siyaset mühendisliğinin sonuçları alındı.
*
Tıpkı altları cetvelle çizilmiş sonuçlar, yeni Türkiye’yi belirledi.
Yaz ortası olması ve boykot çağrılarına rağmen güvenlik içinde yüksek katılım sağlanması,iletişim araçlarından verilen muntazam sonuçlar,seçimin meşruluğunu gösterdi.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rakiplerinin aldığı toplam oydan fazlasını alarak gücünü tartışmasız pekiştirdi.
Türkiye’nin önüne yeni bir sivil anayasa yapmak iradesini koydu.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu’nun değişen sosyolojisi çerçevesinde çıkacak mezhepsel ve etnik kimliklerin ulusal ya da bölgesel çatışmalara neden olmaması için milliyetçi değil çoğunlukçu, otoriter ve siyasal ılımlı islama açık,
Zımnî üst kimliğin “İslam Milleti”, fakat anayasal üst kimliğin “Türk Milleti” değil “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı”nın olduğu,
Cumhuriyetin niteliğinde Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ve Atatürk’ün inkilâp ve ilkeleri doğrultusu, devletin bölünmez bütünlüğü ve dilinin Türkçe oluşuyla ilgili bir hükmü içermeyen,
Devlet odaklı değil birey odaklı,yargı ve askeri vesayete değil güçlü parlamenter sistemi çekip çeviren bir başkana,
Merkezi değil yerinden yönetime dayanan yeni bir anayasayı öngörüyor…
*
CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu vizyonunun,kısa bir seçim sürecinde Türkiye gündeminde esaslı bir yer edindiği görüldü.
Arap dünyasındaki demokrasi taleplerini desteklemenin ilkesel olarak doğru bir tercih olduğu,
Rağmen din,mezhep, ideoloji ve kimlik esaslı değil, insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler esaslı bir dış politikanın icra edilememesi nedeniyle yalnız kalındığı,
Demokratikleşme, insan hakları ve eşit vatandaşlık olmak üzere temel iç meselelerin halledilmesi halinde Türkiye’nin Ortadoğu’ya anlamlı mesajlar verme ve bölgenin geleceğinde olumlu rol sahibi olacağı iddiası,
Avrupa Birliği üyeliğinin ısrarı,
Ziyadesiyle geleneksel Milliyetçi ve Tepkili Modern CHP ve MHP’li kitleleri; İhsanoğlu’nun vizyonu “Doğu’nun İslamcılığı, Batı’nın Liberalizmi Konsepti”ne başarıyla aşina etti…
*
Yeni Türkiye’nin yeni bir anayasa ile belirlenmesi sonrasında,bu vizyonun AKP’nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline gelmesi potansiyelinin yüksek olduğu anlaşıldı..
*
HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylığında aldığı sonuç; Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamında demokratik anayasa, ulus, vatan ve siyaset söyleminin kitleleşebileceğini gösterdi.
Alınan sonuçla “Demokratik Çözüm Süreci”nin ivme kazanacağı anlaşılmış,HDP Türkiye’nin, bugün için ana muhalefet partisi olmuştur.
*
Ne ki,yarın bu güvenle Abdullah Öcalan’ın,
Hareketin savaş ve barış konseptini oluşturan,Türkiye ile barış için toplumsal mutabakatın niteliğini belirleyen Savaş ve Barış ilkesi:
Büyük Kürdistan amacında Türkiye,Irak,Suriye ve İran kürtlerinin ortaklığını gösteren Birlik ilkesi;
Bulunulan ülkede demokratik anayasa,ulus,vatan ve siyaset talepleri için örgütlenmeyi hedefleyen Demokratik ilke;
Kürtçü nesillerin yetiştirilmesi amaçlayan Kültürel Haklar ilkesi,
Siyaset yapma özgürlüğü anlamında Demokratik Siyaset İlkesi talep edilir ve işletme ısrarı sürdürülürse;
Bu takdirde milliyetçi değil çoğunlukçu, otoriter ve siyasal ılımlı islama açık yeni Türkiye ile büyük sorunlar yaşanacağı anlaşılmıştır.
*
Biri, adı Atatürk ilke ve devrimleriyle patentleşen CHP,
Diğeri, adı Alpaslan Türkeş’in Milli Doktrin-Dokuz Işık olarak ortaya koyduğu ülkücülükte patentleşen MHP’nin,
Lider ve yönetici heyetlerinin bu esaslarda yetersizlikleri ve dirençsizliğinden hareketle,
İçi boşaltılmış söylemler ve performanslarıyla gerçek kimlikleriyle ters orantılı profilleri,bir kez daha hayal kırıklığı yaratmış, bu partilere duyulan güven sıfırlanmıştır.
*
Bu noktada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sosyal demokrat, sosyal liberal, sosyalist ve Atatürkçülük nasıl bir arada olacak, Atatürkçülük dört eğilimden birine mi indirgenecek” eleştirilerine verdiği yanıt hatırlanıyor.
“Atatürkçülüğü belli bir statik çerçeve içinde görmek yanlıştır. Atatürkçülük de temel hedef, çağdaş uygarlıktır.
Dünya geliştikçe çağdaş uygarlık da gelişir.Ayrıca Atatürkçülük sosyal demokrasiyle çatışmaz, çelişmez.
İkisinin de temelinde insan var” diyordu.
*
Eh! Sen bu tuhaf rahatlıkla olursan,
Bu kafayla Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedersen,
Partide doğacak karmaşa,
“Doğu’nun İslamcılığı, Batı’nın Liberalizmi Konsepti”nde desteklenen yeni bir partinin oluşmasıyla,
İlk Genel Seçim seni de,CHP’yi ve ortağın MHP’yi de tasfiye eder ki, şaşırmamak gerekir.
Türkiye AKP’ye, HDP’ye ve kurulacak yeni partiye kalır.
*
Kemalist ve Türk Milliyetçilerinin artık sığınabilecek kendilerine ait limanları bulunmuyor.
Küçük de olsa bir umud; sokaklardan yeniden filizlenip, boy atmalarına ve Türkiye’nin makus talihine el koyabilmelerinin vesilesi olabilir?
10.8.2014
Bir yanıt yazın