BİR VATANDAŞTAN ERDOĞAN’A YAZILAN MEKTUP

timthumb

 

Ömrü boyunca bir kez dahi oyunu alamamış bir vatandaştan doğrudan Erdoğan’a hitaben kaleme alınmış bir yazıdır…!                              

                 İnsan ömrü erdemin,namusun,şerefin haysıyetin ve ekmeğin kıymetını defalarca kez anlayacak,anlatacak,tecrübe edecek kadar uzundur aslında.20 li yaşlarında Hocasına ihanet eden bir hain olarak Erdoğan’ı belleğine kazıyan bu vatandaş 35′li yaşlarına gelmeden her köşe başında ihanetının çapının her gecen sanıye buyuyecegını önune gelene anlatıp durdu yıllarca…                                

               O’nun derdi ne geçmişte kalan hırslarının acısını çıkarmak,ne de herhangi bir yerlerden sınırsız menfaatler elde etmektı.Yazısını okudugunuz bu orta yaşlı, belkı de ılk defa bu kadar acık yazıya dökuyordu kendını.                                

                                 Yıl 2001….                  

              Diyarbakır’ın korıdorları esrar kokan bır ılce karakolunun semac cihazı başında her gece yarısı onlarca aıleye daha evlat acısı dusurecek kanlı pusu mesajlarını ılk elden okuyan bu genc,Yuzbasını o saatte kaldırıp,koğuşundakı kardeşlerini her seferınde son defa goruyormuscasına yolcu ederdı.Gecenın karanlıgına karısmıs kısık telsız seslerı çıktıgı surece gerı dönüşe yaşama ait umut her zaman vardı.

                Meşhur Çiller Yılmaz düetlerının oynandıgı o sıralar buyuk bır develüasyonu, yenı populer olmuş Kral Tv’den Ceylan’ın şarkılarını gazınoda ızlerken dolar borcları yuzunden kafayı yemek uzere olan astsubay muhabbetlerı dınlerdık.Karakol dıregımızde o kırmızı bayrak asıldıgı surece bu yurtu hangı felaket yıkabılırdı ki?                          

               Renault Toroslarda sıvıl gorevlılerın geldıgıne ılk o zamanlarda şahıt olmustum.Daha sonraları Jitem diye bileceğimiz o yapıdandı belkı de.Yuzbasımın karakolun bahcesınde astsubaya bır kürt vatandaşa kaba davrandıgı ıcın en galız kufurlerı ettıgıne de şahıdım,bir kürt esnafının jandarmanın yakaladıgı kendır plakalarını getırın teskere aldıgınızda altınıza araba ıle gidersınız memleketınıze şeklınde korkusuz muhabbetlerıne de…Bu ulke tuhaf bır ulke…Özgurluk demokrası pesınde olan sozde toplum orgutlerının yasam ve ayakta kalma kaynagı olan,başkalarını zehırleme ve oldurme aracı uyusturucuyu kullanması ıle,devletın sır f koru korune ben babayım deyıp her vatandasına potansıyel suclu gozuyle bakıp her muameleyı reva gormesı de…                          

               Velhasıl teskereyı aldıktan sonra ulkede bır seylerın ınanılmaz derecede degısecegının kabak gıbı ortaya cıktı zamanlara geldık.Hayatı boyunca kullanmaya,kullanılmaya elverişli yolda görsenız yuzune bakmayacagınız bir kişilik Recep Tayyip sahnedeydı.                            

               Hocasını terkeder etmez ılcelere kadar teskılatlanmaya başlayan partısıne mensup eskı Anaplı DYP’li ve partısını satmış eskı RP’li kolkola patika yolumuzu ızleyerek kapımıza geldıler,destek istedıler.

                Tek cumlem olmuştu. ‘Siz ak değil grisiniz şimdi gidebilirsiniz!’                        

               Bu dıkkafalılıgım memletımde benı caycılıktan oteye goturmedı.Olsun genede onurlu ve hakıkatı soyleyen bırısıydım.O bir haindi ve hainliklerine devam edecekti.Zaten memleketın Rotary alt şubesı Şehir  Klubu,daha o zamanlar ilçe emnıyet mudurunu kafaya almış Gülen’in cemaatı o zamanlardan fişlemişti beni.Küçücük bir hatama bakılıyor,bu sıpsıvrı tek basına tek tabanca halım selım ama konusunca tehlıkelı olan uşak gözetlenıyordu.İlçemde para ıle ehlıyet satan cemaatçileri görmem,eskı komunıst yeni kapitalistleri her akşam bırahane önünde kusarken görmem arasında bir fark yoktu.                              

               Benzer hıkayeyı sımdılerde serbest o zamanlar gızlıce  bir evde ızledıgımız Mınyelı Abdullah fılmınde gormustum.Şimdilerde daha mazısını bılmeden 4 parmak kaldıranların ızlemesını tavsiye edecegım Mısır’dakı Musluman Kardeşlerin ilk ve öz kuruluş amacını anlatan filmdir.O kadar sasırtıcıdır kı o zamanlar bu teskılatın kurulmasının sebebı tıpkı bugun AKP’nın yaptıklarından daha az dozda  benzer uygulamara tepkı amaclı kurulmus olmasıdır.Ne acıdır kı 4 parmak kaldırıp Musluman Kardesler felsefesını destekledıgını soyleyenler tam tersıne o zamanın Mısırın’dakı fıravunu destekler duruma dusmuslerdır.Berhan Şimsek’in sırf bu fılmde oynamıs olması bıle sanat hayatında olumlu bır ız bırakması ıcın yeterldır.                              

               Neyse bız fılmımıze gerı donelım…. Mınyelı Abdullah vılayetınde ıyı bır kadroya gelmıs fakat bastakı hukumetın uygulamarının haksız oldugunu etrafına yumusak dılle anlatmaya calısan bır zattır.Hukumet o ıstıhbaratı alır almaz sırasıyla onu degısık baskılara maruz bırakır.Once ısını sonra hapıshanede ozgurlugunu ve en sonunda yıllarca goremedıgı esı ve cocukları ıle bır mektupla bosanarak aılesını kaybeder.Aradan cok uzun yıllar gecer.Mısırda devrım olur,Abdullah hapısten cıkar cıkmaz kendını egıtıme verır.Yaşlanmıştır.Etrafına topladıgı fakır ve evsız cocuklara ılım öğretır.Bu arada o eskı koca memurun yaptıgı iş tren ıstasyonlarında hamallıktır.                                  

               Yıne bır sefer sonrası trenden ınen yolcuların valızlerıne dogru yonelır,Ağarmış saçı sakalı ile ıkı bavulu koltuklar.Bavulun sahıbı yaslı bır bayan ve ıyı gıyınımlı halınden memur oldugu  bellı ıkı gençtır.Abdullah onların arkasından yururken yere ıkı damla yaş akıtır.Çunku onlerınde yuruyen,yıllar sonra karsılastıgı kendısını tanımayan eşi ve ıkı cocugudur.                                  

                 Evet Minyelı Abdullah’ın yıllar sonra hayatıma kenarından köşesinden uyarlanacak oykusu budur.Askerlıgı Diyarbakır’da yapan bu zat hep uçlardadır.Acemılıkte zaten Izmır Muhaberenın eşek dikeni dolu yamaçlarında geçmiştir.Elındekı son şeyinide dogruluğu adına kaybeden bu arkadaş bu sefer kendını Bulgar sınırına vurmuştur.Yıne tek bır fabrıka köşesinde bir yatak bir döşek…                                  

                  Kafamı  ? Zehır gıbı ama ne KPSS ne başka bir şey yeterlı olmamıştır.Baba Anne evlat eş mefhumuna yabancı,kımını yaşarken kımını yaşamadan kaybetmiş bu zat ıcın dunya bir iş için bir dayı aramaya değmeyecek onursuz olamayacak,yaşanamayacak,koca bır oyalanmadan ibarettir,fakat ya başka insanların acıları ? Tesellısı kolaydı.Resul bıldıgı tesellı ederdi O’nu ‘Uzulme ben yetımlerın babasıyım’                                

                    Bir kaç yıldan sonra bir akşam ustu atar kafasının tası İstanbul’a yol alır.Tam 6 ay evet altı ay yersız yurtsuz,adressiz bir adam gezer İstanbul’un her yerınde.Bazen bır trafonun gece kulubesınde sabahlar,bazen bir otobus fırmasında muavınlık yapar ver elını Ankara,Eskişehir.Kendınden mı kaçar,bir şeyler mi kovalar ?                                    

                    Bir akşamustu 31 aralık gecesı boğazdan gecerken havai fişekler patlarken o Konya’ya dogru yol alacaktır.3 gün edep erkan öğrenecek kaçmayacaktır.Kaçamazda zaten,döner gecenın yarısı gerısın gerı döner 20 kılometre yayan,,,Eyup bulvarında ılk zımparasına başladıgında atölyeye gelen kravatlı ordudan ıhrac, konutlara mobılya bakan bır astsubaydan dınler ılk Aydın Doğan/Donanma yakıt vs işlerini,,Sankı bır yerlerden bir şeyler patlayacaktır ülkeye…                                  

                   Ve ulkenın ustunden yıllarca kalkmayacak Ergenekon yalan  bulutu çöker,hemde kimin evi basılarak biliyor musunuz ? Hatırlayın siz Ak değil grisiniz dediklerimin birinin…!  HSBC’de bombalar patlamıştır,20 dakıka sonra TV’de ızlerken az once ordan gecıtıgım aklıma geldıgınde delirmenın hep kenarlarından dönmüşümdür.                                    

                   Bundan sonra anlatacagım donemın mekanı gızlıdır.Yıllar gecer aradan.Toprak sıkar Istanbul sıkar ver elını baska memleket.Evet yıllar gecmıstır.12 yıl önce kımseler ınanmadıgında aynanın karsısına gecıp kendıme anlattıgım herşey aynısıyla olmuştur.Ergenekon koca bır yalan,AKP kurmaca bır tezgah,Erdoğan şüphesiz koca bir hain olarak tescillenmiştir.                                      

                    Pekı Istanbul terkedıldikten sonra hersey duzelmiş midir ? Elbette hayır…Yaşar Buyukanıtla Dolmahahce’de konusurken kahve servıslerını yapan asker bulmustur benı,Çorum Osmancık’ta Gölcuk Donanma uyuduruktan basılırken orda bulunan 3 askerden bırı anlatmıstır herseyı ve dahası dahası….Ve hiçbiri planlı olmamıştır olanların,kader buyur kulum burdan yak deyip deyip göstermiştir paketindeki son cıgarasını                                 

                    Bugun memleket uzerıne zulum bınasını tesis etmiş,bir tugla dahı koymuş olsun Bakanından Başbakanına Valisine Savcısına Hakımıne kadar hepsının kasasında imzalı bır mektubum çoktan ulaştırılmıştır…!

                       Şimdi gelelim sadede…                                

                      İki adağım var ! Bu memlekettekı her canlı adına once,Erdoğan’ın haınlıklerı ve Gülen’in kahpeliğinin hesabına iki adağım… Sızın sahıp cıkacagız sözuyle ınsanları kandırıp fırat kenarında kurtlara,kurtlar sofrasına zıyafet ettıgınız o sürüden iki kuzuyu kurtarabilmiştim.Onları sessız sedasız buyuttum ve kurban olmaya hazırlar.                                        

                         Artık vaktınız doldu buraya kadar…!

(NOT:O KUZULAR GERÇEK KUZULARDIR!)

BU YAZI SİTEYİ DEĞİL SADECE YAZANI BAĞLAR          

KAYNAK HABER-SİZ

Ömrü boyunca bir kez dahi oyunu alamamış bir vatandaştan doğrudan Erdoğan’a hitaben kaleme alınmış bir yazıdır…!                               - siir sair mektup kalem edebiyat

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir