Ankara çetelerden hesap sorarken, günlük işler aksamıyor: Kıbrıs Politikası da!

Hiç kimse “yanlış rüyalar görmesin!”.

Evet, “Türkiye’yi zayıf düşürmek amaçlı ve Türkiye dışından destekli bir operasyon” gündemde.

“Yolsuzluk” iddiaları arkasına saklanan “demokratik Türkiye düşmanları” şu anda son kavgaya giriştiler.

İlk önce hemen belirtmekte yarar var: “Yolsuzluk” elbette bir suçtur ve bu suçu işleyenler var ise ve bu suçları kanıtlanırsa kimse de onları kollamaya niyetli değil. Ancak hukuk devleti kurallarını ayaklar altına alarak, belli medya odaklarına nerede ve nasıl çekildiğini kamuoyunun bilmesi şu an için mümkün olmayan fotoğrafları servis ederek hedefledikleri şahısları “itibarsızlaştırmaya” çabalayanların tüm uğraşlarına rağmen bir çok isim “aklanırsa” bunun hesabı da çok ağır olmak zorunda.

AK Parti Hükümeti iktidara geldiğinden beri halkı “yüksek faizlerle sömüremeyenler” ya da “kağıt ithali üzerinden yolsuzluk yapmış oldukları için ceza ödemek zorunda kalanlar” kısacası kemalist oligarşi döneminde sırtını cuntacı paşalara dayayarak ceplerini dolduranlar ve onların medyası olarak bugün “Tokyo Belediye Başkanı” ve benzeri haberlerle akıllarınca “soğuk savaş metotları” ile hükümeti halkın gözünde “zor duruma düşürme” hedefiyle medya tetikçiliği yapanların kim oldukları ve “kuyruk acıları” iyi bilinmekte.

Türkiye’de sokaktaki insan her şeyi farkında!

Onları onlarca yıl sömürenlere değil Başbakanı’na ve onun söylediklerine itibar etmekte.

Dün Ankara’da AK Parti Merkezi’ndeydim.

Bazı medya gruplarının 2002 öncesi paşalara yalakalık yapmış olan köşe yazarlarının iddia ettiğinin tam tersine hiç öyle bir “telaş” durumu yoktu. Tam tersine herkes görevini yapmaktaydı.

Hatta ben de AK Parti Başkan Yardımcısı Mevlut Çavuşoğlu’nun Dış İşleri Politikası’ndan sorumlu olması nedeniyle gün boyunca ağırladığı heyetlerden biri olan Bulgaristan Ulusal Meclisi Avrupa Komisyonu Başkanı Mladen Cherveniakov başkanlığındaki heyetle olan öğle yemeği görüşmesinde hazır bulundum. İstanbul milletvekili Ahmet Berat Çonkar’ın da hazır bulunduğu görüşmenin konusu Türkiye ve Bulgaristan ilişkileri ve AB idi. Aralarında Türk kökenli Ferihan Ahmedova’nında yer aldığı Bulgar Heyeti Türkiye’yi “öve, öve bitiremedi”. Düşmanlarımız çatlasın!

AK Parti Merkezi’nin ister 6. katı isterse 8. katı olsun rastlaştığım, konuştuğum tüm dostlarım “dimdik durmakta” ve “kararlı” bir şekilde görevlerini yapmaktaydılar.

Bu kadroya en çirkin yöntemlerle “çamur atanlara” ancak “sizi Allah kurtarsın” diyebilirim”.

Kısacası Türkiye’nin işleri ülkeyi zayıflatmak isteyenlere inat “takır, takır” yürümekte! Çünkü Türkiye bir “muz cumhuriyeti” ya da “kabile devleti” değil.

Bunu KKTC’de de kavraması gerekenler olduğunu bugünlerde daha açık görmek beni üzüyor.

Hele daha düne kadar Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na “yalakalık yapmak için onu görebilmek için nafile uğraşanlar” ya da “onun dostu olduklarını” KKTC politikası içinde yaymaya çalışanlar kendilerini çok çabuk ele vermekteler.

Bakın dün sosyal medyada faal olan ve aynı zamanda Türkiye düşmanı bir gazetede kendince “gazetecilik” oynamaya çabalayan bir ufak çocuğun “Dün, Lefkosa yakınlarında

Türkiye’de başlatılan operasyondan sonra AK Parti’nin Kıbrıs temsilcilerini korku sarmış!… Korkmayınız, endişeye gerek yok arkadaşlar, sizler anında renk değiştirmenizle ünlenmiş kişilersiniz… hayatınızı bunun üzerine kurdunuz… yarın cemaat temsilcisi, olmadı ertesi günü askerin emireri olur bu durumdan yırtarsınız…” şeklinde yazdığı saçma sapan mesajı kimler beğenmiş. Hele bir tanesi varki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “hayran olmakla” övünmüş bulunduğu dönemlerde devletde önemli bir makamı temsil etmiş ve ardından parti bile kurmuş. Şimdi “utanmadan” bu satırları beğenenler arasında yerini almakta.

İşte böyledir “kriz dönemleri turnusol kağıdı görevi de” görürler.

Dostu ve düşmanı iyi tanırsınız!

Hele bazıları varki “Türkiye’nin demokratikleşmesi” ile sorunlu çevrelerin asıl amaçları “güçlü Türkiye’yi zayıflatmak” olan yabancı gizli servisler ile işbirliği halinde “devlet içindeki son çeteleri” kullanarak giriştikleri son operasyon sayesinde “AK Parti iktidarının yıkılacağına” bile inanacak kadar “salaklar”.

Kim bunlar?

Kıbrıs’ta çözüm olduğu takdirde “tüm nema kaynaklarını yitirmekten korkanlar” değil mi?

Korksunlar!

Çünkü Kıbrıs’ta adil bir çözüm olduğunda “asalaklara ihtiyaç” olmayacak!

Korksunlar!

Çünkü Türkiye gerçekten güçlü! AK Parti “dimdik ayakta”!

Korksunlar!

Çünkü Türkiye devlet içindeki çetelere pabuç bırakmayacak kadar güçlü bir devlet ve hiç bir işi aksamamakta! Kıbrıs Politikası alanında kararlı bir şekilde ilerlemeye devam etmekte.

Kıbrıs’ta adil çözüm isteyenler ise işte şimdi “saflarını belirlemeliler”. Kıbrıs’ta adil bir çözümün tek garantisi Türkiye’de AK Parti Hükümeti!

İşte bu nedenle çözümden korkanlar Türkiye’de CHP ve MHP’li muhatapları ile açık ve gizli görüşmeler yapmaktalar. Onlara kimbilir” neler anlatarak” son şanslarını kullanmaya çalışıyorlar. Hepsi nafile çabalar! İşte ifadeleri alındıkça suçsuz olan “sözde zanlılar” serbest bırakılmaya başlandı.

Türkiye’de zaten “olmayan” muhalefetin “acizliği” son iki gündür sergilenmekte. Nerdeyse operasyonu “kutlamaktalar”.

O nedenle KKTC’de malüm çevreler boşuna “yanlış rüyalar görmesinler” diyoruz.

Onlara bir iyilik olarak ve tekrar iyi okumaları için Başbakanımızın dün akşam söylediklerini aktarıyorum:

“DEVLETİN İÇİNDE ÇETELER VAR” 

Bunların kimler olduğunu sizler tahmin ediyorsunuz. Gezi’de istediklerini elde edemeyenler şimdi yeni bir adım attılar. 14 ay dinleme izleme yapılıyorsa ve bu konuda kendi üslerine haber vermeden bunları yapıyorsa buradaki mühendislik siyasi mühendisliğin bir boyutudur. Bunlar çetelerdir….Bunların Türkiye’deki uzantılar var. Uluslararası boyutu var. Tespitimiz var, tahminimiz var. Devlet içinde bir devlet gayretiyle adım atıyorlar. Bu örgütlenmeyi meydana çıkaracağız. Bu babamızın oğlu olsa dinlemeyeceğiz…Bizim abdestimizden şüphemiz yok dolayısıyla namazımızdan da olmaz. Yapılan birçok olumlu faaliyetleri olumsuza dönüştürme gayreti var…Bazı medya gruplarında geçen emniyetteki yapılan değişiklerle ilgili olarak, valilerimizin görevi kötüye kullanma anlayışından dolayı kullandığı tasarruflarıdır. Çok farklı illere de sıçrayabilir. Başta valilerimiz ve emniyet genel müdürlüğümüz gerekeni hemen yapacak. Böyle bir siyasi mühendisliğe izin vermeyeceğiz.”

Bu böyle biline!

Hiç kimse “yanlış rüyalar görmesin!”. - sarayuzay

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir