ABAD VE GARANTİLER
Rumlar 1959 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Zürih ve Londra’da tartışılırken Türkiye’nin Garantörlüğüne hiç itiraz etmemişlerdi.
Makarios her ne kadar ayak sürçtüyse de, aklında bir an evvel Kıbrıs Cumhuriyetini kurmak ve çoğunluk olmanın verdiği avantaj ile de “Enosis”e yani, Yunanistan’la birleşmeye, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini sıçrama tahtası olarak kullanmak niyeti vardı.
Nitekim aradan daha 3.5 yıl geçmeden, tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra bu düşüncelerini gerçeğe dönüştürmek kararını aldılar ve uyguladılar.
21 Aralık 1963 gecesi kasten adadaki iki halkın kanlı bıçaklı olmasına neden olacak olayları çıkarıp, ilk adımı attılar. Maksatları Türkiye’nin hem askeri gücünü görmek hem de “Garantör” olarak neler yapabileceğini tespit etmekti.
Makarios siftahı 22 Aralık günü Garanti Anlaşmalarını tanımadığını ilan etmekle yaptı.
Türkiye önce bu küstahlığı uluslar arası politika ile çözmek yolunu seçti ve 23 Aralık 1963 günü garantör olan İngiltere ve Yunanistan’ı toplantıya çağırdı, 24 Aralık günü de bir ortak bir bildiri yayınlandı.
Makarios Türkiye’nin ilk tepkisini, ortak kararı tanımayarak saldırıları devam ettirmesi ile aldı. 25 Aralık 1963 günü Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşları yaptılar. Uçaklara kilise olan bölgeleri bombalayın talimatı da verilmiş olmasına rağmen uçuşlar sadece ihtar amaçlı yapıldı.
Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak tek başına harekete geçmekten çekinmemesi ve ihtar vermesi üzerine 26 Aralık 1963’de “Yeşil Hat” antlaşması imzalandı.
Aynı gün bu sefer Dışişleri Bakanı Kiprianu, ertesi gün de Makarios Antlaşmaları tek taraflı fesih ettiklerini tekrar açıkladılar.
Bu sefer de İngiltere baskı yaptı ve Makarios söylediklerini geri almak zorunda kaldı.
13 Ocak 1964’de Londra’da yapılan üçlü konferans, 15 Ocak’da beşli konferansa dönüştü ve Rum tarafı “Garanti ve İttifak Anlaşmalarının feshini ve Anayasada Türklere verilen hakların kaldırılmasını” istedi.
BM Güvenlik Konseyinde 4 Mart 1964 tarihinde alınan kararla Rum Yönetimi “Kıbrıs Hükümeti” olarak tanındı ve Rumlar Türklere karşı saldırılarını arttırdılar. BM Barış Gücünün 27 Mart’ta adada göreve başlamasından sadece bir hafta sonra 4 Nisan 1964’de Makarios İttifak Anlaşmasını feshettiğini tekrar açıkladı. Arkasından Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’da Makarios’un fesih kararını desteklediğini açıkladı. Türkiye tek taraflı bu fesih kararını tanımadı.
1967 yılında ise Makarios 26 Haziran’da Rum Temsilciler Meclisini topladı ve Enosis kararını, yani Yunanistanla Birleşme kararını aldı arkasından da on bin civarında Yunan askerinin Kıbrıs Rum vatandaşı yapılması ve RMMO’ya katılması kararını çıkarttırdı.
Aynı senaryo 15 Kasım 1967 Geçitkale-Boğaziçi saldırılarında da sahneye kondu ve Makarios defalarca “Garanti ve İttifak Anlaşmalarını feshettiğini” açıkladı. Türkiye de her seferinde reddetti.
1970 yılında Nikos Sampson Enosis amaçlı Aspida teşkilatını kurduktan sonra Grivas 1971’de adaya döndü ve Enosis’i gerçekleştirmek için EOKA B’yi kurdu. Aynı amacı güden her iki teşkilat EOKA B çatısı altında birleşti.
Adayı Yunanistan’a bağlamak için 15 Temmuz 1974 günü Yunanistan’ın organizesi ile darbe yapıldı ve Nikos Sampson Cumhurbaşkanı, yeni devletin adı da “Kıbrıs Yunan Cumhuriyeti” olarak ilan edildi.
Arkasından da 20 Temmuz 1974’de Mutlu barış Harekatı gerçekleşti ve ada enosis’ten, Kıbrıslı Türkler de, katliamdan ve soykırımdan kurtuldular.
Rumlar ve Yunanlılar 22 Aralık 1963’den başlamak üzere devamlı olarak adaya tek başlarına hakim olmak ve Yunanistan’a bağlanabilmek için Garanti ve İttifak Anlaşmalarının fesih edilmesi için yasal veya yasa dışı her yolu denediler.
Baktılar ki olmuyor, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye alınmalarından sonra da taktik değiştirdiler, ısrarla 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmalarının fesih edilmesini ve adanın Avrupa Birliği Garantisi altına girmesini talep etmeye başladılar.
Orams davasında AB’de çevrilen dolapları ve ABAD’da tarafgir Yunanlı hakimler tarafından alınan tek taraflı Rum yanlısı kararları gördükten sonra, ada üzerindeki olası Avrupa Birliği Garantisini Rumların kısa bir zaman içinde her tür dolabı çevirerek ve düzenbazlığı deneyerek iptal ettireceklerinden ve kendi lehlerine çevireceklerinden hiçbir KKTC vatandaşının şüphesi olmaması gerekir.
Son ABAD kararı ve AB’nin verdiği tüm sözlere rağmen yıllardır Kıbrıslı Türklere uygulanmakta olan izolasyonların kaldırılmaması nedeni ile artık Kıbrıslı Türklerin ne Avrupa Birliğine ne de AB’nin ABAD gibi, AİHM gibi kuruluşlarına güveni kalmamıştır.
1960 Garanti Anlaşmasının kaldırılması ve adanın tümünün AB Garantisi altına girmesi istediği ise sadece Rumların ve Yunanlıların düşlediği ve hiçbir zaman da gerçekleşmeyecek olan bir Helen rüyasıdır.
Prof. Dr. Ata ATUN
Bir yanıt yazın