30 MART YEREL SEÇİMLERİ ÖNCESİ YENİ CHP

Atatürk Devrimleri’nin karakteristiğini milletin sorunlarına akıl rehberliğinde milletçe çözüm bulunması ve uygarlığa ilerleyiş,ulusal bağımsızlık,ulusal birlik ve beraberlik esası belirliyor.
Büyük Atatürk’ün “Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır” ifadesi doğrultusunda,
CHP’nin Cumhuriyet’in siyaset,hukuk,ekonomi ve toplumla ilgili demokratik ve laik siyasi düzeninin,barış ilkesi temelinde güvenlik ve istikrar üreten bir ülke olmak inanç ve kararlılığını sürdüren bir siyasi geleneği temsil etmesi gerekiyor.

*
Ama siyasi mücadele birikimine sahip olmadan Genel Başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişiliğinde,
Yetki kullanım iradesini belirleyen,ilham yeteneği ve üstün yetenek,yüksek özgüven,etkileme,inançlarının doğruluğuna ikna edebilmek ve risk almak gibi üstünlüklerle özgün bir kişiliğe yol açan karizmasının yetersizliği,
Sahip olunan toplumsal medeniyeti öz kabul edip o medeniyetin zenginleştirilmesi ve katkılarının yüceltilmesi,genişletilmesini sağlayan gelenekçiliğinin zayıflığı,
Akılcılık yoluyla belirlenen kesin,zorunlu ve genel geçer bilgi alt yapılarına haiz olmayı belirleyen rasyonalizminin kıtlığı ile biçimlediği yeni CHP’nin çoğunluğu yürütülen karşı- devrime aldırış dahi etmeyen kadrolardan oluşuyor.

*
Halbuki,bir devleti belirleyen üç unsur “Millet, ülke, egemenlik” kavramları üzerinde Türkiye Devleti,
ABD’nin Avrasya’da kalıcı dönüşümler için verdiği savaşımda Türkiye’deki varlığını, bir kısım halkın kanaatleri veya hükümetlerle değişmeyecek denli köklü ilişkiler üzerinden geliştirmesi ve devletin en üst yönetimi -özellikle, askerle oluşturduğu yakınlığını egemenliğine güvence olarak değerlendirmesi sonucu tarihinin en sıkıntılı döneminden geçiyor.

*
Egemenlik iç içe iki aşamada el değiştirmiştir -ilkin, Türk Milleti’nin aynı topraklar üzerinde yaşayan dil, tarih, ülkü,duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk çerçevesi,
ABD’nin AKP siyasal iktidarına ve cemaate verdiği destekle esaslı bir islamcı kadro hareketiyle devletin elit kadrolarını oluşturan kesimlerin tüm yapılardan silinmesi,
AKP iktidarının hareketini kısıtlayan ekonomik dengeleri yeniden düzenlemesi karşılığında Avrasya’ya yönelik politikalarda açık işbirliği ve kurumlaşmalar oluşturmasıyla bölük-pörçük edilmiştir.
Üstelik, Abdullah Öcalan girişimi ile Türkiye, Suriye, Irak ve İran bileşeninde Kürt kimliğine statü tanınması, Kıbrıs’ta yeni müzakereler, Ermenistan sorunu sıkıntılı biçimde sürüyor.

*
Sonra Başbakanlığa bağlı Milli İstihbarat Teşkilatı merkezinden demokratikleşmeyi öngören ABD, Kürt Sorununun çözülmesini öngören İsrail, TSK’nın stratejisini belirleyen NATO ve birbirine paralel AKP ile cemaat unsurları bileşkesinde -çok açık, yeniTürkiye’nin -hem siyaseti -hem askeri yönetiliyor -ki, bu hal Türkiye ülkesini kimliksizleştiriliyor.

*
Yeni CHP iddiasıyla Atatürk’ün makamında oturan Genel Başkan Kılıçdaroğlu,Türkiye böylesi ağır bir karşı-devrime uğratılırken partisini 30 Mart Yerel Seçimlerine götürüyor.
Seçime – birincisi, Cumhuriyet’in yok edilen niteliklerine sahip olunması mücadelesi vermek yerine CHP’yi AKP’nin oluşturduğu merkezin diğer kutbu haline getirmek misyonuyla bölüşüm tartışması, sınıfsal sorunlar, kişi hak ve özgürlükleri savunuculuğuyla gidiliyor.
Yeni CHP mütemadiyen sosyal demokrat, sosyalist, revizyonist, kürtçü, cemaatçi, liberal, orada-buradan kadrolarla “her kafadan her sese” dönüşüyor.

*
İşte, 30 Mart Yerel Seçimleri de yerel idarelerde Atatürkçü kadroların tasfiye edilmesine fırsat yaratıyor.
Partiye ithal edilen il,ilçe Belediye Başkan adaylarına, Parti Meclisi’nin “Merkez Yoklaması” kıyağı ile ithal belediye meclisi üyelerini getirme hakkı tanınmıştır.
İthal Belediye Başkan adayı merkez yoklamasının avantajıyla CHP kitlesinde hiç tanınmayan ithal kişileri belediye meclis üyesi adayı yapıyor -bu suretle, yeni CHP’de tabandan yukarıya doğru Kemalist çizgiler yerini her kafadan her sese bırakıyor.
Bu yeni CHP’nin şirketleşmesidir, ortaklarının yeni CHp boyutunda küçük rantlara el açması anlamına geliyor.

*
İşin bu kısmında Cumhuriyet Anayasası’na sivil darbe yapan ve asimetrik AKP devleti ile Gülen Cemaati derin devleti oluşturan ve bu yapıdan yeni Türkiye kuranlar birbirlerini “Rüşvet ve Yolsuzluk” ve “Görevden Alma” dosyalarıyla tasfiye ederken,
Yeni CHP sırf merkezin diğer kutbu haline gelmek misyonuyla, görevden alma dosyalarının sahibi cemaatten oy devşirmeye dileniyor…

*
İkincisi, yeni CHP yerel seçim öncesinde Türkiye Kürdistan’ında oluşan Kürt Derin Devleti’ni ve Rojava’da oluşturulan Kantonal Demokratik Özerkliği sadece seyrediyor, bu oluşumu Türk halkından gizliyor.
Aslında Abdullah Öcalan’ın Kandil’e “Kürt sorunu çözümünde Deniz Baykal’ın ulusalcı politikalarının yetersiz görülmesi nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu liderdir. Kürt sorununun çözümünün önünü açmak için Demokratik Kemalizmi geliştirecektir. Kürtlerin bu çözümden yana olması gerekir”ifadesi doğrultusunda,
Kılıçdaroğlu, Kemalizmin demokratikleşmesi yolunda Atatürkçü milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda belirlenen Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığı ve Türk Devletinin bölünmez bütünlüğüne halkın bağlılığını esnetiyor.

*
Bu çerçevede kimse Türkiye’nin düşen kalelerini görmek için gözlerini kapatmamalıdır!
Sadece bir adım ötesi -işte,Türk Devletini oluşturan “Millet,Ülke,Egemenlik” unsurlarının tamamen çökertilmesidir -ki,bu bütün mazlum ülkelerin de Türk Devletinin örneklediği bağımsızlıkçılık, antiemperyalist ve çağdaş karakterden yoksun kalması demektir.

21.2.2014


Yazıları posta kutunda oku