PKK’da değişen ne var?..

NECDET BULUZ

 

AK Parti Hükümeti, bölücü terör örgüt PKK ile “Barış süreci” başlattı. Ülkemize barışın gelmesini, silahların susmasını, anaların ağlamamasını hepimiz istiyor ve destekliyoruz. Ancak, hiçbir zaman terör örgütü ile de devletin bir masaya oturmasını olumlu bulmuyoruz.

Erdoğan, her ne kadar “Biz, terör örgütü ile hiçbir pazarlık içinde olmadık” diyorsa da bunun böyle olmadığı da açık biçimde görülüyor. Keşke böyle bir pazarlığın olmadığına inanmak istiyoruz.

Kaldı ki, “Barış süreci” nde neler oluyor, ne tavizler veriliyor, bu işin sonu nereye varacak bundan da kimsenin haberi yok. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bile son açıklamasında bu sürecin içeriğinden haberlerinin olmadığını, asker olarak görevlerini yerine getireceklerinin altını çizdi.

Şimdi önümüzdeki tabloya bakalım:

PKK, silah bırakacak, sınırların dışına çekilecekti ne oldu? “Barış süreci”ni ortaya koyanlar, bunun böyle olacağını söylemediler mi? PKK’nın siyasi uzantıları ve Kandil’den yapılan açıklamalarda “PKK hiçbir zaman silah bırakmayacak” açıklamaları geldi. Bu açıklamalar karşısında bu süreci başlatanlar ve devam edeceğini söyleyenler suskun kaldılar.

Terör örgütü Güneydoğu’da sürecin başlamasından bu yana yol kesiyor,araç kontrolleri yapıyor, adam kaçırıyor, inşaatları basıp yakıp yıkıyor. Devlet olarak bunlara sadece seyirci kalmıyor muyuz?

Askeri tesislere girip, Türk bayrağını gönlerden indirenler terör örgütü mensupları değil mi?

Kendi polis ve güvenlik güçlerini kurup, meydanlara çıkaranlar, devlete meydan okuyanlar terör örgütünün kuruluşları ve destekçileri değil mi? “Gerektiğinde hakkımızı silaha sarılarak almasını biliriz” diye devlete meydan okuyan, tehdit edenlere ses çıkarmazsanız, polisi, askeri tuzak kurarak öldürenlere sessiz kalırsanız “Barış süreci iyi gidiyor” diyerek ancak teselli bulabilirsiniz.

Sınırdan kaçakçılık yapan, terörist ve silah sevkiyatı yapanlara karşı sesimizi çıkarabiliyor muyuz?

İmralı canisi Öcalan’ın talepleri yerine getiriliyor mu getirilmiyor mu?

PKK’nın siyasi uzantıları “Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. Bunu pazarlık konusu bile yapmayız. Bizi ilgilendiren konularda bölgelerin ve kimliklerin refandum hakkının tanınmasını istiyoruz. Bunun için de hedefimiz özerkliktir” diyorlar. Niye bizi yönetenlerin bu talepler karşısında sesi çıkmıyor?

Doğu ve Güneydoğu’da Öcalan için istenen özgürlük yürüyüşleri ve toplantılarına hiç müdahale edildiğini gördünüz mü? İsyan çağrılarına bile kulaklarımızı kapatmıyor muyuz?

Siz kalkacak, meydanı terör örgütüne, yandaşlarına, siyası uzantılarına bırakacaksınız, tehditleri, istekleri sineye çekeceksiniz, sonra da kalkıp bunun adına “Barış süreci” diyeceksiniz.

Gidiş iyiye gitmiyor. Özellikle MHP cephesi bu gidişi yakından takip ediyor. Hükümeti ve kamuoyunu da sık sık uyarıyor. Geçenlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konu hakkında yine konuştu ve dikkatleri çekmek, uyarılarda bulunmak durumunda kaldı. Bahçeli, “Yeni kurulan hükümet de PKK ile müzakereleri hızla ve genişleterek sürdürmektedir. Artık İmralı canisine sekretarya hizmeti verilmesi bile konuşulmaktadır” dedi.

Bahçeli’nin uyarılarından bir demet:

“AKP iktidarı Öcalan’ın ağzına, PKK’nın gözüne bakar hale geldi. Hükümet, PKK çarkına kapılmış, bölücülük kapanına kısılmıştır. İmralı canisi AKP’ye talimatla yasa çıkartacak noktaya gelmiştir. Türk milleti böyle bir hükümete mahkûm ve müstahak değildir. AKP-PKK-HDP –Barzani ve İmralı canisi tüm yatırımlarını süreç ihanetine bağlamışlar, Türkiye’nin bölünmesi için aynı safta toplanmışlardır. Sözde barış ve çözüm sürecinden Genelkurmay Başkanı’nın haberdar olmaması da inandırıcı değildir. Yeni Türkiye (çözüm) diyerek PKK’ya teslim olmuş, (barış) diyerek dağılmaya çanak tutmuş (yeni bir Anayasa) diyerek parçalanmaya ve Başkanlık Sistemine göz kırpmış odakların eşine az rastlanır bir tuzağıdır. Yeni Türkiye ile, Yeni bir Mondros masaya konulmuş, Sevr yepyeni bir işgal ve özerklikten Kürdistan’a uzanan isyankarlıktır. Yeni Türkiye, 91 yıllık Cumhuriyet tarihinin ölüm ilanıdır. Ancak, Milliyetçi Hareket buna izin ve onay vermeyecektir.”

İşin ilginç tarafı da PKK ve siyasi uzantıları bir taraftan “Bölünmek istemiyoruz” diyor, diğer yandan da fırsat bulduklarında “özerklikten” söz ediyorlar. Nitekim DTK’lıların son Diyarbakır’daki kongrelerinde yine “bölünme”,yine “özerklik” talepleri çıktı. Bunun için de refandum çağrısı yapıldı.

Bölücü örgütün ortaya çıkan koşullar doğrultusunda hareket ettiğini bir kez daha gördük. Zayıf olduğumuz bir noktada bugüne kadar gelen isteklere yenilerinin de eklenebileceği gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzun da bilinmesi gerekiyor.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

             necdetes@mynet.com

 

 

            

 

 

NECDET BULUZ - 1437809520747

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir